İktidar yetkililerin söylemi ile ülkemizde “ileri demokrasi” varmış. Şu örneklere bakacak olursak “ileri demokrasi” ne imiş daha iyi anlarız!
***
Mısır’da Mursi yönetimi devrildiğinde bizimkiler hemen Mursi ’ye destek açıklamaları yaptılar. 2013 Temmuz ayı başına yapılan açıklamalar arşivlerde duruyor.
Dönemin Başbakanı Erdoğan, “Seçimle gelen seçimle gider” dedi. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ’da benzer açıklamalar yaptı.
Dile getirilen demokrasinin en temel kurallarından teki idi.
Çünkü demokrasilerde seçimle gelenlerin yine seçimle gitmesi esastır.
Halkımızın söylediği bir söz vardır.
Der ki halkımız, “ele verir talkını kendisi yutar salkımı.”
Nitekim bizde de öyle oldu…
İBB Başkanı Kadir Topbaş, seçimle göreve geldi. Ancak istifa ettirildi. Yani seçimle gitmedi… Düzce Belediye Başkanı da seçimle geldi. O da seçimle gitmedi. İstifa ettirildi.
Şimdi sırada başka belediyelerin olduğu konuşuluyor.
Ankara, Bursa, Balıkesir, Niğde, Nevşehir ve Bolu Belediye Başkanlarının topun ağzında olduğu söyleniyor.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!
***
Mursi için “seçimle gelen seçimle gider” diyenler, belediye başkanları için aynı demokrasi kuralını işletmediler.
O zaman şu soruyu sormak gerekiyor.
Bu istifaları sadece “metal yorgunluk” ile açıklamak olanaklı değildir.
İstifa edenler ve edeceği söylenenler ‘FETÖCÜ’ olarak suçlanıyorsa,
Herhangi bir yolsuzluğa adları karışmış ise,
Veya başka bir suçları var ise,
“İstifa et” demek yerine savcıların harekete geçmesi gerekmez mi?
Yoksa partide çalkantı olur kaygısı ile mi savcıların devreye girmesi yerine “istifa et” baskısı yapılıyor?
Ya da ‘yaptığınız yanınıza kâr kalsın’ mantığı ile bir anlaşma mı yapıldı?
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, 7 Eylül tarihinde partisinin il başkanları toplantısında, “ Yolsuzluk yapanı kapının önüne koyacağız” demişti.
Oysa ‘yolsuzluk yapmak’ hukuka göre suçtur.
‘Kapının önüne’ koymak yerine yargının önüne çıkarmak gerekmektedir.
‘FETÖCÜ’ iseler bu da ‘kapının önüne’ koymak yerine yargının önüne çıkarmayı gerektirir…
Bu yapılmıyorsa “istifa et” denilen belediye başkanları ile iktidar arasında bir ‘uzlaşma-anlaşma’ var demektir.
Bu anlaşma, ‘yaptığın yanına kâr kalsın koltuğu bırak’ anlaşmasıdır…
Ne de olsa devir “ileri demokrasi” devri!
***
AKP Giresun İl başkanı vefat etti. Koltuk boşaldı. Normal demokrasilerde ne olur? Ya yönetim kendi içinden yeni bir başkan seçerek kongreye kadar devam eder.
Ya da olağanüstü il kongresi gerçekleştirilir.
Adaylar ortaya çıkar. Partililer özgürce yeni yönetimi belirler…
“İleri demokrasi” uygulamasında böyle olmuyor.
Ne mi oluyor?
Hemen kim yeni il başkanı olsun diye bir ‘eğilim yoklaması’ yapılıyor. Bu yoklamada “ileri demokrasi” tüm kuralları(!) ile uygulanıyor…
Sonra ismi öne çıkanlar Ankara’ya davet ediliyor.
İlin güçlü ismi ile partinin güçlü ismi Ankara’ya gelenler arasında bir değerlendirme yapıyor.
İçlerinden teki ‘seni il başkanı seçtik’ diyerek göreve getiriliyor.
Ne tabanın söz hakkı var.
Ne de üyelerin…
Birde derler ki “yeter söz milletin!”
Sen daha üyelere söz ve karar hakkı tanımıyorsunuz ki…
Eh ne de olsa “ileri demokrasi” ile yönetiliyoruz.
***
Önceki gün öğretmen arkadaşlar, lise 11. Sınıflarda okutulan İngilizce “Student’s Book” kitabının 8. Sayfasından bahsettiler.
Kitabı inceledim. Talim Terbiye Kurulu tarafından 21.03.2017 tarih ve 11 sayılı karar ile 2017-2018 öğretim yılından itibaren 5 yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiş.
Kitabın adı SUNSHINE ENGLISH…
Kitabın 8. Sayfasında sağ alt köşede AKP logosu belirgin şekilde görülüyor!
Bu durum eğitimin ne hale getirildiğine sadece bir örnektir.
Ne de olsa eğitimde de “ileri demokrasi” uygulamalarını görüyoruz…
“TEOG kalkacak” deniyor. Yetkililer ‘baş üstüne’ diyor.
“Üniversite sınavları kaldırılacak” deniyor. Yetkililer ‘baş üstüne’ diyor.
Biat ve itaat…
Bu sözcükler, “ileri demokrasi” uygulamasının iki sihirli sözcüğüdür.