İKAMETGAH CEZASI ORTALIĞI KARIŞTIRDI

İKAMETGAH CEZASI ORTALIĞI KARIŞTIRDI

Duroğlu Belediye eski Başkanı Murat Kılıçaslan’ın seçim bölgesinde ki bazı seçmenlere ikametgah değişim cezası verilmesinin yankıları sürerken , köşe yazarımız Ahmed Çıtlakoğlu diğer belde ve ilçelere yönelik bir araştırma yapılmamasını eleştirdi.
“DELİ Başkan “ başlıklı bir yazı kaleme alan Çıtlakoğlu,siyasetin seviyesinin bu düzeylere düşürülmesinin AK Parti’ye zarar verdiğini ifade ederek aynı araştırmanın Alucra’da yapılıp yapılmayacağını sordu.
Çıtlakoğlu şu noktalara işaret etti:
“Suçlu sadece Duroğlulu gariban AK Partililer mi?
Büyükşehir olmak her ilin, il olmak her ilçenin, ilçe olmak her beldenin büyük tutkusudur…
B.Şehir, il, ilçe, belde olmada en önemli kriter o yörenin yıl sonundaki nüfusudur.
Her yılsonu yaklaşırken özellikle belediye başkanları, seçim bölgelerinin nüfuslarını azalmaması, ya da artması için büyük gayret gösterirler.

Tarih: Aralık 2016..
Beldesini ilçe yapma derdini ve heyecanını taşıyan başkanlardan biri de Giresun Merkez’e bağlı DUROĞLU Belde Başkanı Murat Kılıçaslan…
Başkan Kılıçaslan; genç ve heyecanlı, idealist, davası için gözünü budaktan esirgemen tiplerden biri…
Hani “her yerin bir delisi olmalı” derler ya, Başkan Kılıçaslan da tam anlamıyla bir “Deli” Başkan…
“Deli” Başkan, belki de Ordu ilinin bir yıl içinde nüfusunun 35 bin artışla 741.000’den 770 bin üzerine çıkmasıyla Büşükşehir statatüsüne kavuşmasından ilham alarak kendi beldesini ilçe yapmak sevdasıyla belde nüfusunu arttırmak için bir hamla yapıyor… Başka bölgelerde ikamet eden Duroğluları beldelerine davet ediyor… Beldesini seven Duroğlular da bu davete koşarak ve uçarak icabet ediyorlar.. Öyle ki bir yıl gibi kısa bir zaman diliminde belde nüfusu 4.957′ den (% 130,9’luk bir artışla) 11.447’e ulaşıyor…
O tarihte bu nüfus taşıma eylemine kimse karşı çıkmıyor. Siyasetçisinden bürokratına herkes (bu fakir hariç) bu eylemi alkışlıyor.
O tarihlerde “Guinness rekor adayı DUROĞLU! “ başlıklı bir makalemde bu nüfus artışını şöyle değerlendirmiştim:
“- Duroğlu’ndan daha önce göç edenler vardı da onlar baba ocaklarına geri mi dönmüşlerdir?
– Duroğlu’na büyük iş sahaları açıldı da gelenlerin ekserisi iş arayan işsizlerden mi oluşuyor?
– Yoksa Duroğlu, turistlerin vazgeçemeyeceği bir turizm beldesi mi olmuştur?
– Belki yüksek oranda doğum artışı da vardır!
– Veya henüz akledemediğimiz makul başka sebepler de zuhur etmiş olabilir!;

– Beldeye yeni gelenler acaba hangi binalara yerleştirilmiştir?
– Mevcut konutlar, geleceği tahmin edilen böyle bir nüfus için bugüne kadar boş mu tutuluyordu?
– Yoksa gönülleri geniş Duroğlular, geniş evlerinin birer odalarını yeni gelenlere mi tahsis etmiştir?”

O gün bu nüfus artışına hiç ses çıkartmayanlar, her nasılsa, o “Deli” Başkan, değil belediye başkanlığından uzaklaştırılması (şimdilik) tamamen siyaset dışına itildikten sonra harekete geçiyorlar…
Aradan 2 yıl geçtikten sonra Nüfusunu Duroğlun’a taşıyan 6 binden fazla seçmenden (muhtemelen AK Partili) 750 garibanın her birine 1.469 TL maddi para cezası ile cezalandırılıyorlar… Bu iddianın da sahibi o “Deli” Başkan Kılıçaslan…
***
Başkan Kılıçaslan, (muhtemelen AK Partili) 750 garibana (iki yıl sonra, üstelik seçimlerden sonra) kesilen cezalara feryat ederken, hedef de gösteriyor: ‘AK Parti’yi bitiren, küçülten ve adeta kemiren şu anda görevde olan kişilerdir’ ve Cumhurbaşkanımızın kredisini bitiriyor ve bitirdiler. Bana kimse başarılarından bahsetmesin, bencilliğinizi, ukalalığınızı, beceriksizliğini bu şehrin insanları da çok iyi biliyor. Şimdi soruyorum:
Yasa uygulayıcılar siz o zaman neredeydiniz? Gücünüz Giresunlu’ya mı yetiyor? Yasa uygulayıcılar çifte standart uyguladı iddiası bir yana bu durum şunu apaçık göstermektedir; Giresun’un sahibi yok! ‘Efendim, Ordu’dan bakan var’ diyenler olabilir, AK Parti iktidarında bizim bakanımız olmadı mı? Hatta Başbakan Yardımcımız olmadı mı?”
***
Başkan Kılıçaslan, hedef göstermesini gösteriyor da, esas sorulması gerekeni sormuyor:
– Duroğlu beldesinin nüfusu artarken aynı yıl Alucra ilçesinin nüfusu da 9 bin104’den (%48,8’lik artışla)13 753’e yükselmişti. Acaba Alucra ilçesindeki seçmenler de araştırıldı mı?
– Nüfus kayıtları Adrese Dayalı tespit ediliyor. 750 seçmene ceza verilmesi demek, bu seçmenlerin hayali olduğunu iddia etmektir. Peki, bu seçmenler hayaliyse, bu hayali seçmeni kaydeden personel suç işlemiş olmuyor mu?
– Bu hayali seçmenlerin yazılımından o tarihteki Nüfus müdürü sorumlu sayılmaz mı?
– Bu hayali seçmenler yazılırken, bu ses çıkarmayan ve gerekli incelemeleri papmayan (yaptırmayan) o tarihteki Vali, AK Parti il Başkanı, Merkez İlçe Başkanı, Milletvekilleri sorumlu sayılmazlar mı?
***
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bir tarafta “Teşkilat içinde birbirlerine karşı çalım atanlar, dava idraki ile hareket etmeyenler, elinden ve dilinden emin olunmayanlar; bizden değildir” derke;
Parti içindeki bu hareketler; birbirlerine çalım atmak sayılmaz mı?.. Böyle hareket edenler dava idrakine uygun mu hareket etmiş olurlar? Bu tip söylemler elinden ve dilinden emin olmakla bağdaşır mı?
***
“AK Parti neden kaybediyor” diye bi’de sormazlar mı?
AK Parti’nin neden kaybettiğine başka delil mi arıyorsunuz? Bundan daha bariz delil mi olur?
***
Ticaret ve siyaset kazanmak içindir.
Bütün bunlara rağmen “Deli” Başkan Kılıçaslan’ı (hatasıyla sevabıyla) siyaset mantığı içinde takdir etmek lazım… Başkan sıfatının hakkını hakkıyla vermeye çalışıyor…
İki dönem Duroğlu’nda Belediye Başkanlığı yapan Kılıçaslan bu dönem aday gösterilmedi… AK Parti Duroğlu Belediye Başkanlığını kaybetti. Belki aday olsaydı tekrar kazanabilirdi.
Kılıçaslan’ın değil Duroğlu’nda başarılı olması, Giresun il Belediye Başkanı olsaydı belki bir yıl sonra onun bu delilik azmiyle Giresun Büyükşehir Statüsüne kavuşabilirdi!
***
Başkan Kılıçaslan’ın yerinde olsam, Guinness rekorluk bir hamle daha yapardım:
Ceza kesilen 750 garibanın cezalarını kendim öder, sonra da nüfus sayımına zamanında seyirci kalan ve alkış tutan bütün siyasetçi ve bürokratları yargıya taşırdım!
***
Harp, ısırma sanatıdır!…
Timur’a demişler ki; “Yahu her harbi kazanıyorsun. Bu ne iştir? Yıldırım Beyazıt’ı mağlup ettin. Bu ne haldir?” demişler.
Timur, soruyu soran adama demiş ki; “Parmağını ver.”
Adamın parmağını alıp kendi ağzına götürmüş, kendi parmağını da adamın ağzına götürmüş. “İkimizde ısıracağız. Harp, ısırma sanatıdır.” demiş.
Ve ikisi de ısırmaya başlamışlar. Bir süre sonra Timur’un karşısındaki adam dayanamayınca “Aaaa!” demiş ve bağırmak için ağzını açmış. Timur elini adamın ağzından çekmiş ve adamın parmağını ısırmaya devam etmiş. Bir müddet daha bağırttıktan sonra bırakıvermiş.
Demiş ki; “İşte sabır budur. “Aaa!” demek sana fayda vermez, bana fayda verir. İşte sabır budur.”
***”

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?