Bak evlat,
Sen 31 Mayıs 1971 yılında dünyaya geldiğin gün bu dünyadan öteki dünyaya Nurhak Dağlarından da üç devrimci göç ediyordu.
Şimdi sen 46 yaşında olduğuna göre, demek ki onlarda bu viran dünyadan göç edeli tam 46 yıl olmuş…
Vay be!..
Zaman ne kadarda çabuk ilerliyormuş!
Öldürülmeselerdi ve yaşama şansı verilseydi, demek ki şimdi onlarda yetmiş yaşlarında ve yetmişli yaşların üzerine olacaktı…
Niye mi öldürüldüler?
Aaahh, evlat ah!
Nasıl anlatsam bilmem ki!
Egemen güçlerin topluma yanlış bilgi vermek için; içerisini kirli bilgilerle doldurup,pompaladığı demagojilerle mi anlatsam?
Yoksa o günleri bire-bir yaşayan ve kuşağın içinde yer alanlar olarak bizim dilimizle mi anlatsam,hangisiyle anlatsam bilmem ki!
Ancak sen hangi anlatıma inanırsan inan;ben sana kendi bildiğim şekilde anlatacağım…
Bak evlat,
O senin doğduğu yıllar ve onun öncesi salt bizim ülkemizde değil tüm dünyanın ‘yayık gibi çalkalandığı’ yıllardı!
Soğuk Savaşın egemen olduğu iki kutuplu bir dünya…
Ve bu iki kutuplu dünyanın liderleri, kendi ülkelerinin çıkarları için üçüncü dünya ülkeleri üzerinde kurduğu tahakküm ve savaşlar…
Var olan demokrasileri ellerinin tersiyle kenara itip; yası dışı ve anti-demokratik keyfi uygulamalar hat safhalardaydı…
Bir ‘Kara Düzen’ ve ‘Kör Düzen’ almış başını gidiyordu!
Bizim ülkemizde bunlardan biriydi…
Mevcut 1961 Anayasasının getirdiği özgürlükler ve demokratik haklar lüks geliyor ve uygulanmıyordu…
Anayasanın hükmettiği ne kadar ‘demokratik eğitim hakkı’ ve diğer sosyal haklar varsa, hepsi rafa kaldırılıyordu…
Siyasal İdare biçimimiz ise gitgide Washington’a kayıyordu!
Kısacası gün geçtikçe Mustafa Kemal’den kalma bağımsızlığımız kayboluyordu…
İşte o dönemin bu duyarlı ‘öğrenci gençliği’ bütün bu olumsuz yolculuklara karşı çıktı…
Mustafa Kemal’in “Tam Bağımsızlık” sloganını kendisine bayrak yapıp meydanlara inip, yollarda yürümeye başladı…
İşte Nurhak Dağlarında hunharca katledilen bu gençlerde yolu; devrimden yana olan yolun yolcularıydı…
Ülkenin daha ileriye gitmesi için bir arayışın içindeydiler…
Anti- Emperyalisttiler…
Atatürkçüydüler…
Devrimciydiler…
Sosyalisttiler…
Kısacası; Yurtseverdiler…
Ama ne yazık ki bu kuşağa ve böyle düşünenlere yaşama hakkı vermediler…
Ve ellerine her fırsat geçtiğinde katlettiler!
31 Mayıs 1971 yılında Nurhak Dağlarında Katledilen;
Kadir MANGA
Alpaslan ÖZDOĞAN
Sinan CEMGİL’de acımasızca katledilen gençlerdendi…
Yedi kişiydiler…
Üçü öldürüldü, ikisini ağır yaraladılar ve ikisini de daha sonra yakaladılar…
Öldürülen bu gençler THKO isimli bir örgütün üyesiydiler.
Niyetleri; İdam kararı verilmiş Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını (güya) Malatya-Kürecik ABD Üssünden kaçıracakları Amerikalı görevlileri rehin alarak arkadaşlarını idamdan kurtaracaklardı!
Olmadı…
Amerikalı görevlileri rehin alamadılar…
Yapılan bir ihbar sonucu zamansız yakalandılar…
Ve yaşama hakkı tanınmadan iki genci ağır yaralayıp, üçünü de acımasızca hakladılar…
Cesetleri yan-yana sıraladılar…
Sonra cesetlerin tanınması için anaları katlettikleri yere çağırdılar ve Sinan CEMGİL’in anasına söz hakkı tanılar;
“Bu oğlum Sinan…Bunlarda onların arkadaşları,kardeşleri…(Yerde yan-yana yatan Alpaslan’ı ve Kadir’i kastediyor) Onlarda benim oğullarım… Bu çocuklar, bu oğullar; bu ülkeyi, bu halkı, sizleri sevdiler…Başka bir istekleri yoktu… Her biri bir dehaydı… Her biri üstün zekalı güzel çocuklardı. Dileselerdi, düzenin adamı olsalardı, şimdi burada cansız yatmazlardı… Birer milyoner olurlardı…Ama onlar halkı, sizleri sevdiler… Sizin sorunlarınızı omuzladılar.”
İşte böyle evlat…
Benden bu kadar…
Sözcükler boğazımda düğümlenmeye başladı ve bundan sonra yazamayacağım…
Sözü onlar için söylenmiş türküye bırakacağım ve bırakıyorum…
46 yıl önce aramızdan ayrılan bu yiğit devrimcileri bir kez daha anıyorum..
Ve son sözü türkünün sözlerine bırakıyorum;
Dört bir yana haber salsam
Öldü desem inanır mı
Dağlar bana geri verin
Kadir’imi, Sinan’ımı
Jandarma kurşunu çaldı
Canımı tenimden aldı
Nurhak’A abide kaldı
Dağlar aldı selamımı
Nurhak sana güneş doğmaz
Uçan kuşlar yuva kurmaz
Dökülen kan, yerde kalmaz
Soracağız hesabını
Böyle kalır sanma devran
Yola devam eder kervan
Öldü sinan, doğdu sinan
Omuzladı silahını