Okumak…
Okulda okumak…
Okur-yazar olmak…
Okuyup adam olmak…
Okuma-yazmayı öğrenip veya adam olduktan sonra kitap okumak!
Siz listeyi eğer uzuyorsa uzatın uzatabildiğiniz kadar…
Ancak bizim bugünkü konumuz ‘kitap okuma alışkanlığı’ üzerine olacak.
Başka toplumları bilmem ama bizim üyesi bulunduğumuz toplumda kitap okuma alışkanlığı (söylemesi ayıp) biraz angaryacılık sayılır!
Kitap okumaya zaman ayırmak boşuna zaman harcama olarak düşünülür!
Hatta bizim toplumda ömründe bir kez kitap yüzü açıp okumayanlar, kitap okuyan birisini görünce:” Şuna bak şuna, nasılda gösteriş yapıyor” diye küçümseme haklarına bile sahiptirler!
Kitap okumak…
Boşu boşuna fuzuli yere kitap’a para vermek!
Durup dururken, boşu-boşuna zamanı öldürmek!
Bunlar bizim sanki vazgeçilmezlerimiz saydığımız alışkanlıklarımızdır!
Yalan mı?
Bilgisayarımın internet denilen sayfasına şöyle bir göz atıp, diğer ülkelerle aramızdaki ‘Kitap okuma indeksine’ şöyle bir baktım da, ne yalan söyleyeyim şu yukarıdaki yaptığım ‘saptamaları’ eksik bile yapmışım…
İşte diğer ülkeler ile aramızda olan farklılıklar;
‘Kitap Okuma Alışkanlığı’ başka ülkelerde gündelik ihtiyaç sıralamasında ilk sıraları alırken, bizde 235. Sırayı alıyor…
Bu konuda Afrika ülkelerinin bile arkasında nal topluyoruz!
Japonya da toplumun %14’ü Amerika’da %12’si, İngiltere ve Fransa’da % 21’i düzenli kitap okurken, bizim Türkiye’de 10.000 kişide bir kişi düzenli kitap okuyor…
Nüfusu 7 Milyon olan Azerbaycan’da kitaplar ortalama olarak 100 bin tirajla basılırken bizim 77 milyon nüfusa sahip ülkemizde bu rakam 2-3 bin veya taş çatlasa 4-5 bin civarında basılmaktadır.
Ülkeler arası kitaplara ayrılan ortalama para ise şöyle; Norveçli 137 dolar.
Alman 122, Belçika ve Avusturyalı 100 dolar ve Güney Koreli 39 dolar ayırırken, Türkiye de bir kişi kitap’a yılda ortalama 0,45 dolar ayırıyor…
Ve şu istatistik bilgiyi de verdikten sonra ‘konunun başlığına’ geri dönmek istiyorum…
Türkiye de Kahvehane ve Kütüphane kıyaslaması şöyle imiş:
49.000 kişiye bir kahvehane düşerken, 122 kişiye bir kahvehane düşüyor.
Dedikten sonra şimdi yazının başlığını oluşturan: “Giresun’da Sokak Kütüphaneleri/Kitap Okuma Alışkanlığı Kazandırıyor” konusuna dönüverelim.
İlimizde yıllar önce ilk kez ‘Can Akengin Sanat Merkezinin’ karşısındaki dar sokakta bir “Sokak Kahve” isminde bir mekan ve içerisinde büyük bir kütüphane ile müşterisine hizmet vermeye başlamıştı ve halada hizmet vermeye devam etmektedir.
Daha sonra ise Giresun Belediyesi, mimari tanzimini yaptığı Cumhuriyet Meydanına tüm kitap-severlerin yararlanıp kitap okuyacağı ‘Alan Kütüphanesi’ açtı…
Biri randevu verdiği bir kişiyi beklerken veya yorgunluğunu atarken alıyor eline bir kitap okuyor okuyabildiği kadar, sonra da aldığı yere geri bırakıyor…
Şimdi de Gazi Caddesi Yokuşunda ve Topuz Kuru Kahvecinin tam karşısına gelen ‘Tahir Merdiveni-Neşe Çay Evinin’ duvar üzerine ‘Dolap Kütüphane’ olarak ve içinde her türlü kitapların bulunduğu bir kütüphane bulunmaktadır.
Ve çayını kahvesini söyleyen alıyor eline kütüphaneden bir kitap, hem çayını-kahvesini içiyor -hem kitap’ını okuyor…
Olmadı okuduğu kitap’ı yanına gelen arkadaşıyla tartışıp yorumluyor…
Kısacası bu ‘Sokak ve Duvar Kütüphaneleri’ sayesinde yavaştan da olsa, okuma alışkanlıklarımız kıpırdıyor!
Demem o ki, bu sıralar sadece “Giresun içinde iki sokak arası” türküsü söylenmiyor, iki sokak aralarına açılan ‘Kütüphanelerde’ kitaplarda okunuyor…
Dışarıdan Giresun’a gelmek isteyenlere ve gelenlere duyurulur…
Ve bu vesileyle de bu kütüphaneleri düşünüp açanlara teşekkür ettiğimi de belirtmek isterim…