EĞİTİMDE ÇÖKÜŞ DEVAM EDERKEN

EĞİTİMDE ÇÖKÜŞ DEVAM EDERKEN

Geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitimi bir kenara atılmış durumda.

Diğer ülkelerle yapılan sıralamada hep arkalarda yer almaktayız.

Onlara göre okulların niceliği, öğretmen durumu yeterli.

Okul, dershane yaptık, devreye akıllı tahta girdi yetmemekte.

Bunların yanı sıra verilen eğitimin niteliği ne?

Çağdaş, evrensel değerlerle bezenmiş nitelikli eğitim birilerinin işine gelmemekte.

Muharrem İnce, ötelenen eğitimi öne çıkardı.

AKP iktidarı döneminde altı bakan da ayrı tellerden çalarak, tam bir curcuna yaşattı.

Her gelen farklı bir uygulama başlattı, ‘devrim’ yaptıklarını ifade etti.

Sınav, öğretmen tanımlaması, ders programlarına değin değişiklikler yapıldı.

Eğitim bilinen ‘yap-boz’ tahtasına dönüştürüldü.

‘Bremen Mızıkacıları’ örneği her kafadan bir ses çıktı.

4+4+4 uygulaması ile sorunlar çığ gibi büyüyerek çöküşün başlangıcı oldu.

Eğitime ideolojik bakıldı ve kendilerine uygun insan tipi yetiştirme hedefi seçildi.

En yakışıksız tanımlama ise ‘nitelikli-niteliksiz okul’ ayrıştırılması idi.

Sınavla girilen 1367 okul ‘nitelikli’, diğerlerinin tamamı ‘niteliksiz’ okul.

Çocuklara, hangi okuldasın? karşılığı, ‘… nitelikli okul’ öğrencisiyim olacak.

Takvim gereği 22 Haziran’da açıklanacaktı ancak, dört gün sonraya ertelendi.

LGS’de başarısızlık korkusu,yetersizlik seçim öncesi açıklama yapılmasını engelledi.

Bilinen gerçek ise, ‘Güneş balçıkla sıvanmaz’ derler.

Asıl sıkıntı, karmaşa, belirsizlik liselere öğrenci yerleştirme sırasında yaşanacak.

Bakan dahil, diğer tüm yöneticiler de yeterli bilgiye sahip değil.

Onlara göre ‘niteliksiz okul’lara kayıt, ‘adrese dayalı-çember sistemi’ ile olacak.

Öğrenciler her okul türünden en az iki, en fazla beş tercih yapacak.

Çocuğunun eğitimini ikinci, hatta üçüncü sıraya koyan aileler için önemi yok.

Geleceğini eğitim aracılığı ile arayan duyarlı ailelerin de sesi yetmedi.

‘Niteliksiz okul’lara yerleştirilecek öğrenciler ne olacak?

Yerleştirmeye yönelik kılavuz hazır değil.

Hangi okula, hangi ortaokuldan mezun olanların kayıt yaptıracağı belirsiz.

Okul yerleştirme kılavuzu yayınlandığında kısmen de olsa bilgi edinilecek.

Yerleştirmeye dair sorun ve sorulara yanıt verilemeyecek.

Eğitim sorunlar yumağına dönüşmüş, ipin ucu kaçmış durumda.

Yetkililerce ele, yüze, göze bulaştırılmış görüntüsü vermekte.

Mevcut iktidarın yaklaşım, anlayış ve felsefesi ile çözümü mümkün değil.

Liyakatten yoksun, yetersiz bilgiye sahip yöneticilerle buraya kadar.

Bakan, yaz tatiline giren öğrencilere ödev verilmeyecek müjdesi vermekte.

Ayrıca, liselerde devamsızlıktan sınıfta kalan 9077 öğrenci genelge ile mezun edilmiş.

Bu kadar aciz durumlara düşen MEB’den ne beklenebilir ki?

Ülkenin insanının tamamını ilgilendiren, geleceği ve var olma durumu olan eğitim bir siyasi partinin çözüm anlayışına bırakılmamalı.

Eğitimin tüm bileşenlerinin görüşleri, ortak paydası dikkate alınmalı.

Sendikalar, eğitim fakülteleri, okul-aile birlikleri, sivil toplum örgütleri belirleyici rol üstlenmeli.

Eğitimle yakından uzaktan ilgisi olmayan siyasetçiler bu alanda söz sahibi olurken, eğitim fakülte ve sendikalarının işlevsiz bırakılmasına ne demeli?

Elbette kurumsal nicelik çok önemli ancak, çağdaş norm ve evrensel değerlerle donatılmış nitelikli eğitimi uygulamaya koymadıktan sonra neye yarar ki?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?