BORÇLARINI ÖDEYEMİYORLAR TOPLUCA İNTİHAR EDİYORLAR

BORÇLARINI ÖDEYEMİYORLAR TOPLUCA İNTİHAR EDİYORLAR

Evet, evet…
Yanlış okumadınız.
Aynen üst başlıkta okuduğunuz gibi borçlarını ödeyemeyen 4 kardeş siyanür içerek intihar ediyor…
Yani onurlu duruşlarına yenik düşüp; birlikte ölüme gidiyor…

Bu üzerinde düşündürücü ve acı olay nerede mi oluyor?
Duymayanlar için hemen söyleyelim;

Çağ atladığı iddia edilen benim bu güzel ülkemin en kalabalık kenti olan İstanbul’un Fatih semtinde oluyor…

“Benim çağ atlayan ülkem” deyince;
Neden bıyık altından gülüyorsunuz?

Ülkemizin ‘çağ atladığını’ ve ileri fırlayarak gelişmiş ülkeler arasında yer aldığını…
İşsizliğini azaltıldığını…
Milli gelirin eşit dağıtıldığını…
Yoksulluğun ortadan kaldırıldığını..
Alım gücünün yükseltilip, enflasyonun aşağılara çekildiğini söyleyen ben değilim ki; bana bıyık altından gülesiniz!

Aaaahh, aahh!
Nasıl anlatsam bilmem ki;
“Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” misali..
Bazen nereye tüküreceğini şaşırıyor insan…
Yani bazen acı olaylar karşısında nutku tutuluyor insanın…
Ama acıları paylaşmakta yarar var düşüncesiyle bende üç-beş kelam etmek istiyorum bu konuda…

İstanbul-Fatih semtinde 4 kardeş bir arada yaşıyor.
Yaşı 48 olan kardeş hasta olduğu için çalışamıyor…
Kardeşlerden 54 yaşındaki Oya Yetişkin Mimar Sinan Güzel sanatlar Üniversitesinde model olarak çalışıyor…
56 yaşındaki Yaşar Yetiş kardeş ara-sıra kuryelik yaparak üç beş kuruş kazanıyor…
60 yaşında olan en büyük kardeş ise yaşlı olduğu için iş bulamıyor…

Ve baba ve anneleri ölmeden önce bir hayli borç bırakıyor…
Ancak borç öde-öde bitmiyor…
Çünkü sınırlı ekonomik girdilerle hem yaşamak için yaşama tutunmak ve hemde babadan-anadan kalma borcu ödemeyi bir tarafa bırakın, 4 kardeşin bakkala-çakkala ve elektrik borçları da bir hayli birikiyor…
Ve alacaklılar para bekliyor…
Hatta daha kolay yoldan alabilmek için kardeşlerden öğretmen olan Oya Yetişkin’in maaşına el koyulmak için icraya veriliyor…
İşte tamda burada uzun süre dik tutmaya çalıştıkları onurları zedelenip kırılıyor…

Ve evin dış kapısına; “Dikkat Siyanür var” yazısı yazdıktan sonra 4 kardeş siyanür içerek intihar ediyor…

Vay be!
Egemen güç yandaşlarının, yalakalarının, kemik yalayıcılarının bu konuda ne düşündüklerini ve ne düşüneceklerini çok iyi biliyorum.
Onun için onları bir tarafa bırakıp;
Ben siz değerli sayfa arkadaşlarımın, dostlarımın bu konuda ne düşündüğünü çok merak ediyorum…

Sahi siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Sosyal bir devletin üyesi olan bu yurttaşlarımızın borç yüzenden topluca intihar ederek ölüme gitmesi üzerinde düşünmeye değer mi, değmez mi?

Hani onlar bazıları gibi ‘bir eli yağda, bir eli balda’ değildi onun için böyle bir soru sorma gereği hissettim sizlere…

Hani onlarda en az -savaş kaçkını- göçmen konuklarımız gibi bir şansa sahip değiller de onun için böyle bir soru soruyorum size değerli dostlarıma…

Yaşanılan bu acı olayı, şu sıralar yaşadığımız diğer acı olaylarla özetleyip sonlandıralım isterseniz yavaş yavaş..

Her gün kaldırdığımız ‘şehit cenazelerini’ ve trafik kazalarında toplu ölümleri bir tarafa bırakacak olursak…
Toplu yaşam alanlarında gıda zehirlenmelerine alışmıştık şimdi de evlerde ‘Ispanak zehirlenmeleri’ baş göstermeye başladı…

Ve ‘Ispanak zehirlenmesi’ daha gündemden düşmeden bu kezde ‘toplu aile intiharları’ başladı…

Bu neyin nesi Allah aşkına?
Biz birileri tarafından beddualı mıyız neyiz?
Durmadan niye bizim başımızda dönüyor felaket turnaları?
Hemde bunca tarikat ve cemaat kurumlarımız olmasına rağmen!

Acaba ülke olarak, bizi çekemeyen ülkeler tarafından göze mi geldik?
Nazar mı değdi acaba bize?
Acaba hangi derin hocamıza bir nazar duası okutsak daha etkili olur?
Hangi tarikat liderimize ‘kurşun döktürür’sek’ topluca yaşanan bu olaylar başımızdan defolur!

Aaaah, aahh!
Gördüğünüz gibi felaketler ardı ardına gelip, acılan üst-üste yaşanınca insan hangi kapıyı çalacağını şaşırıyor!
Yani bilinen o meşhur ata sözümüzde olduğu gibi;
“denize düşen yılana sarılıyor” misali, bizde neye sarılacağımızı ve yaşanan bu acı olaylar karşısında ‘başımızı hangi taşa vuracağımızı’ şaşırır olduk vallahi!

Ama biz yinede yaşama dair umutlarımızı yitirmeyelim..
Mümkün olduğu kadar aklın yolunda buluşup birlikte düşünelim.
Bu duygularla;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlık ve mutluluk içinde kalın..

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?