Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BİR VARMIIIIŞ BİR YOKMUŞ ESKİDEN YOKLUK ÇOKMUŞ
  • 0
  • 170
  • 22 Ocak 2021 Cuma
  • +
  • -

Ama;

Yapmacık olmayan dostluklar…

Naylon ve sentetik ipliklere bağlı olmayan arkadaşlıklar; yürekleri dolduracak kadar bolmuş…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Görselde paylaştığım 1936 tarihli fotoğraf üzerine ve o yılları tahlil edecek bir ‘sohbet yazısı’ yazmak istedim; bir türlü yazamadım…

İster konu bulmakta zorluk çektiğimi düşünün…

İsterseniz konu seçmekte zorlandığımı…

Neden sayarsanız sayın; bugün görselde paylaştığım tarihi fotoğrafın çekildiği yılları analiz etmek istiyorum…

Ve şunu da unutmadan belirtmeliyim ki;

Görselde paylaştığım fotoğraf her ne kadar ‘Giresunspor’ olsa da…

Tarihi sohbetimizin içerisinde Ordulularla-Giresunlular var…

Yani -geçmişte yapılan- mahalli şakayla ifade edersek;

Kabakçılarla-Sırgancılar!…

Ancak, konuya girmeden önce -çok kısa olmak koşuluyla- küçük bir tasvir yapmak istiyorum…

Şöyle ki;

Sohbetini yapacağım tarihlerde henüz denizler kirlenmemişti…

Yaylalardan yola çıkan dereler gürül gürül akardı…

Yani günümüzde olduğu gibi kuruyup çekilmemişti…

Deniz kenarında upuzun uzanan kumsallar tertemiz olup, henüz bozulmamıştı…

Yani, kayalardan taşınan taşlarla doldurulmamıştı…

Sözünü edeceğimiz tarihlerde;

Mahallelerde henüz gökdelenler yükselmemişti…

Yani, sahilden başlayan yeşillikler daha yok olmamıştı…

Mahallelerde komşuluk ilişkileri bozulmamıştı…

Ve bu ‘organik değerler’ çok-çok gerilerde kaldığı içindir ki;

O güzelim günleri ‘miş-mış’ takısı ekleyerek anlatmak zorunda kalıyorum…

Ki;

Sohbet başlığımızı da zaten bu yüzden ‘Bir Varmıııış, Bir yokmuş” diye koydum…

Her neyse…

Sözü daha fazla uzatmadan….

Şimdi asıl anlatmak istediğim konuya girmek istiyorum…

Efendim;

Eskiden Giresun-Ordu birbirine mesafe olarak çok yakın olmasına rağmen, doğru-dürüst araba yolu yokmuş…

Var olan mevcut yolda da, ilden-ile en az bir ve bir buçuk saatte varılıyormuş…

O da büyük tehlikeler atlatarak..

Ve bu yüzdende Giresun-Ordu arası ulaşım daha çok –deniz yoluyla- motorlarla ve kayıklarla yapılıyormuş…

Örneğin;

Ordulu fındık üreticisi veya fındık tüccarları ’30 Ağustos Fındık Bayramına’ katılmak için Giresun’a mı gelecek?

Daha çok motor ve kayıklarla gelirlermiş…

Örneğin;

Giresun’dan bir amatör futbol takımı –hazırladığı kültür ve sanat programını- komşusu Ordu’da da mı gösterime sunmak istiyor?

Bir motor kiralayarak, deniz yoluyla Ordu’ya gidermiş…

Pardon…

Duyamadım…

“Amatör bir futbol takımının, sanatla-kültürle ne işi var mı dediniz?”

Olmaz olur mu canım kardeşim, olmaz olur mu?

O günkü futbol takımlarının ‘olmazsa-olmazlarından’ birisi de sanat ve kültür etkinliği yapmaktı…

Yani sadece futbol oynamak değil…

Üstelik her iki ilde de –kendi aralarında- rekabet yaptıkları gibi, komşusunun amatör takımlarının hazırladıkları ‘kültür-sanat’ etkinlikleri konusunda da yarış halindeydiler…

Yani, amatör futbol takımlarının hazırladıkları ‘kültür-sanat etkinlikleri’ şampiyonluk kadar önem taşırdı…

Ve bu hazırlanan etkinlikler iki il arasında ‘turne’ yapmazsa eksiklik sayılırdı…

Bilenler biliyor da…

Bilmeyenler için söyleyecek olursak;

Siz Orduluların-Giresunlulara neden ‘SIRGANCI’ dediğini…

Giresunluların ise Ordululara neden ‘KABAKCI’ sözünü yakıştırması yaptığını nereden kaynaklandı sanıyorsunuz?

İşte bu ‘sanat ve spor etkinliklerinin’ yapıldığı süreçte yapılan ‘şakalaşma’ sonucu ortaya çıktı bu tatlı yakıştırmalar…

Ve bizim gençlik yıllarımıza kadarda yol-alıp geldi…

Bu şakalaşmanın nasıl ortaya çıktığını mı merak ediyorsunuz?

(Bunu bir kez bu sayfada yine anlatmıştım ama)

Okumayanlar ve bilmeyenler için bir kez daha anlatayım…

Şöyle ortaya çıkıyor;

Hani Giresun’la-Orduluların mutfak kültürleri üç aşağı-beş yukarı birbirine benzemiş olsa da…

Ordulular ‘kabağı’ daha çok seviyor…

Giresunlularda ‘sırganı’ genellikle sofrasından eksik etmiyor…

İşte o günün amatör sporcuları ve sanatçıları bunu –kendi aralarında-şakalaşmaya çeviriyorlar.

Şöyle ki;

Giresunlular denizden motorla yolculuk yaparken, motorun direklerine ‘dilimlenmiş kabak’ halkalarını Ordulu arkadaşlarına ‘hediye’ olarak götürüyorlar…

Ordulular da, Giresun’a gelirken motorun direklerine astıkları ‘Sırgan’ bitkisini ‘hediye’ olarak getiriyorlar…

Yani kendi aralarında böyle şakalaşıyorlar…

‘Kabağı’ ve ‘sırganı’ bir tarafa bırakıp, özetleyerek sohbetimizi sonlandıracak olursak;

Keşke o ‘kültür ve sanat’ içerikli ‘şakalaşmalar’ günümüzde de olsa…

Keşke, günümüz amatör takımları da, bir yandan futbol etkinliklerini sürdürürken, öte yandan da sanat ve kültür etkinlikleriyle de uğraşsa…

Fena mı olur?

Bu temennilerle;

Hoş kalın,

Hoşça kalalım…

NOT;

Görseldeki fotoğraf 1936 yılında kurulan GİRESUNSPOR’dur..

Fotoğraf: Talat Hakyemez arşivinden…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM