Örneğin;
Bugün Atatürk’ün kurduğu çatının altından bulunanlardan acaba kaç kişi Atatürk’ün tarihi söylevini (nutkunu) okumuştur inanın bana çok merak ediyorum…
Hatta okuyup-okumadığını öğrenmek içinde açıkçası şöyle bir hınzırlık düşünüyorum…
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Millet Meclisi çatısı altında milletvekili olmak isteyenleri sadece Atatürk’ün tarihi ‘Söylevinden’ yazılı ve sözlü sınava tabi tutulsun;
Vallahi birçoğu sınıfta kalır ve milletvekilliğine talip olamaz!
Hatta lafı hiç eğip-bükmeden sözü bugünkü Meclis çatısı altında bulunan ve başta Atatürk’ün kurduğu partinin milletvekilleri olmak üzere diğer meclis üyeleri üzerinden de düşünüyorum;
Bugün o Atatürk’ün kurduğu Türkiye Millet Meclisi çatısı altında bulunan milletvekillerini Atatürk’ün söylevini (nutkundan) sınava tabi tut; inanın bana 600 kişilik mecliste 50-60 kişi ya kalır, yada kalmaz…
Bu kadar uzun bir ‘giriş’ yaptıktan sonra sözü şuraya getirmek istiyorum…
Bugün: 15 Ekim 2019
Bundan 92 yıl öncesinin 15 Ekim tarihinde ünlü söylevini (nutku) Meclis Üyelerine sunuyor…
Ve (belli molalar verilerek yapılan sunum) tam 6 günde bitiyor…
Yani başka bir ifadeyle 36 saat 33 dakika sürüyor…
Yaptığı tarihi ‘sunumun’ bir yerinde şöyle diyor o büyük adam;
“Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.
Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.”
Burası bence çok önemli…
Neden çok önemli diyorum?
Çünkü diye düşünüyorum;
“Mesleği askerlik olan ve askerliği en iyi bilen bir komutan; neden kurduğu Cumhuriyeti askerlere değil…
Polislere değil…
Öğretmenlere değil…
Hatta Kurduğu Meclis çatısı altında görev yapanlara değilde, gençliğe emanet ediyor veya etmiştir” diye hep düşünürüm…
Hatta ‘Bursa Nutkunda’ gençleri dahada cesaretlendirmek istercesine;
“Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır”
Ne dersiniz üzerinde düşünmeye değemez mi?
Bence değer…
Kim bilir belki bizlerde dönemin gençleri olarak Atatürk’ün bu sözlerini çok romantik bulmuş olmalıyız ki, bize bırakılan emanete doğru-dürüst ve gözümüz gibi bakamadık…
Sözü daha fazla uzatmadan, özetleyerek sonlandıracak olursak;
Atatürk’ün Söylevini (Nutkunu) okumadıysanız ve yaşınız kaç olursa olsun; mutlaka okumalıyız diye düşünüyorum…
Yok, eğer okumaya üşeniyorsanız; okumayan gençlerin okuması için Atatürk’ün o tarihi ‘Söylevi’ (Nutkundan) gençlerin okuması için alıp hediye etmenizi öneririm…
Her birlikte öyle bir kampanya geliştirelim ki…
Bugünden tezi yok; gençlere Atatürk’ün ünlü Söylevi olan Nutuk kitabını okumaları için satın alıp, gençlere hediye edelim…
İnanın bana çok güzel olacak…
En azından gençlerimiz kitap okuma alışkanlığı kazanacak…
Allah’ın her günü ‘cep telefonlarından’ yaptıkları abur-cubur ‘çetleşme’ dedikleri saçmalıklardan kurtulacaklar…
Hadi o zaman iş bayına…
Atatürk’ün ‘Söylevini’ (nutkunu) okumadı isek okuyalım…
Okuduktan sonra da, okumayanlara ve gençlere bağışlayalım.
İnanın çok güzel olacak…
Ve siz değerli dostlarla bugün başlattığımız bu maya tutacak..
Yoksa…
Yoksa…
Atatürk’ün, emperyalizme verdiği savaşı öğrenemezsek;
Bu gidişle emperyalizm bizi yutacak…