TBMM Başkanı İsmail Kahraman, “yeni anayasada laiklik olmamalı” dedi! Kahramanca(!) konuştu.
Önce akla şu soru geliyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve ilk başkanı olduğu TBMM’nin son başkanı, bu sözlerini neden etti? Kişisel görüşü müdür? Yoksa bir misyonun gereği mi ağzından baklayı çıkardı?
Kişisel görüşü olduğunu sanmıyorum!
Her ne kadar tepkiler üzerine yaptığı açıklamada “şahsi düşüncem” dese de, bu sözleri inandırıcılıktan uzaktır.
İki adım ileri bir adım geri taktiğidir.
Başbakanın ve cumhurbaşkanının bu konuda yüreklere su serpen(!) “yeni anayasada laiklik yer alacaktır” açıklaması da bir stratejinin ürünüdür.
Toplumdaki tepkiler test edilmiştir.
Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri ile vatandaşlardan gelen tepkiler üzerine ‘çark edilmiştir’…
***
TBMM Başkanı sıradan bir isim değildir. O makamdaki kişi, sözlerini iki kez düşünerek ifade etmelidir. Devlet teşkilatımız içinde 2. Sırada yer almaktadır!
Bu açıdan bakıldığında da ettiği söz, “kişisel düşüncem” diyerek geçiştirilecek bir söz değildir.
Bilerek ve bilinçli şekilde bu söz edilmiştir.
Geçmişten bugüne taşıdığı misyonda bu sözleri etmesine uygundur.
“Abi sana ihtiyacımız var” diyerek uzunca bir aradan sonra siyasete davet edilmesi de, TBMM Başkanı yapılması da, ona gösterilen “hedef 2023” yolundaki önemi göstermektedir!
MTTB birliği Başkanlığını yapmıştır. Onun başkanlığı sırasında yaşanan “Kanlı Pazar” olaylarında başkanlığını yaptığı MTTB önemli rol oynamış, ABD askerlerini protesto eden gençlere, MTTB mensubu gençler saldırmışlardır!
AKP’ye kadro yetiştiren Birlik Vakfı başkanlığını yapmıştır. Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı kuruculuğu ve Mütevelli Heyeti Başkanlığı yapmıştır.
Şu an Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı olan Av. Hamza Akbulut, yaptığı basın açıklamasında , “laiklik ilkesinin anayasada yer almasının ‘olmazsa olmaz’ bir prensip olmadığı” görüşünün “TGTV Anayasa Değerlendirmesinde” yer aldığını ifade etmiştir.
Akbulut, “TBMM Başkanımızın laikliğin anayasada yer almaması gerektiği fikrini destekliyoruz” demektedir.
Bu açıklamada TBMM Başkanının sözlerinin “kişisel görüş” olmadığını göstermektedir.
Ayrıca TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın kurucusu ve milletvekili seçilene kadar Mütevelli Heyeti Başkanlığını yaptığı TGTV, 02.02.2016 tarihinde kamuoyuna açıkladığı “Yeni Anayasa Değerlendirmesi ve Tekliflerimiz” başlıklı metinde de ilginç öneriler vardır.
“Anayasaya değiştirilemeyecek madde önermek, dayatmacı bir tavrın tatbik isteğidir” denmektedir.
Demek ki “yeni anayasada” değiştirilemez madde olsun istenmiyor!
Aynı metinde laiklikle ilgili olarak ise ; “Ülkemizin toplumsal yapısı ve yaşadığı tarihsel sürecin gereği olarak, Anayasasında laiklik kavramının bulunmasına muhtaç değildir.” Denilmektedir.
TGTV’nin web sayfasında yer alan “ Yeni Anayasa Değerlendirmesi ve Tekliflerimiz” başlıklı metinde ilginç öneriler yer almaktadır!
Birlik Vakfı ve TGTV nin iktidar ile olan yakınlığı bilinmektedir.
TBMM Başkanı Kahraman’da bu vakıfların eski yöneticisidir. Bu vakıflarla düşüncesi örtüşmektedir.
Bu nedenle TBMM Başkanının düşüncesi “kişisel düşünce” olmaktan uzaktır.
İktidarın ve yakın çevresinde yer alan sivil toplum örgütlerinin düşüncelerinin ifadesidir. Toplumda tepkiyi görünce şimdilik geri adım atılmıştır!
İki ileri bir geri taktiğidir yapılan…
***
Laiklik, günümüzde çağdaş demokrasiler için olmazsa olmaz bir ilkedir. Din ve inanç özgürlüğünün teminatıdır.
Devletin, dinsel inanışlar ve mezhepler karşısında tarafsızlığı ve eşit mesafede durmasıdır.
Anayasasını ve yasalarını hazırlarken dinden referans almamasıdır. Akıl ve bilimden referans almasıdır.
Çünkü devlet, tüm yurttaşların devletidir.
Herkesi kucaklayabilmelidir. Dışlamamalıdır. Ötekileştirmemelidir.
Din ve vicdan özgürlüğüdür.
Ülkemiz vatandaşları farklı dinlere ve inançlara sahiptirler. Büyük çoğunluğu Müslüman’dır. Ancak Müslümanlar arasında da farklı inanışlar ve mezhepler vardır.
Sünni çoğunluk içinde dahi farklı mezhepler vardır!
Alevi inancına sahip olanlar vardır. Şii inancına sahip olanlar vardır.
Hıristiyan olan vardır. Musevi olan vardır.
Ateisti vardır.
Ancak hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eşit yurttaştırlar.
Ve Anayasada 24. Madde vardır. Din ve Vicdan Özgürlüğü maddesi vardır.
O zaman Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet yapısı içinde olmalıdır. Farklı inanç ve mezheplere eşit durabilmek için bu zorunludur.
Aksi halde din ve mezhep savaşları yaşanır.
İslam tarihi bunun örnekleri ile doludur. Irak’ta, Suriye’de ve Yemen’de yaşananlar da yeni örneklerdir.
Bu nedenle iktidar yetkilileri, iktidara destek veren dernek ve vakıflar, bir kez daha düşünmelidir.
Ama akılla… Ama bilimsel olarak…
İnançları ile değil!
Türkiye Cumhuriyeti; gerek demokrasinin gereği olarak, gerekse toplumsal yapısı gereğince laik bir cumhuriyet olmak zorundadır.
İktidar ve yandaşları da bunu görmelidir.