Yine hafızalarımızdan silinmeyecek bir hafta yaşıyor olacağız.
Bugün yazıma Nelson MANDELA’nin bir sözü ile başlamak istiyorum;
“Tüm insanların uyum içinde birlikte yaşadıkları ve eşit haklara sahip oldukları demokratik ve özgür bir toplum hayali hiç aklımdan çıkmıyor. Uğrunda yaşadığım ideal bu ama gerekirse bunun için ölmeye de hazırım.”
Dilim lal, parmaklarım uyuşuk. Son günler de yaşanan onca olaylardan sonra inanın ne yazacağını şaşırıyor ‘insan.’ Haberleri dinlemek bir yana okurken diken diken oluyor yürekler.
Güzel Ülkemin kalbi kanarken hepimizin kalbi kanıyordu. Artık içimden gelmiyor sabır dilemek, gelmiyor bu da geçer demek, gelmiyor, gelmiyor…
Sadece son olsun diye dua ediyorum. Son olsun SON. Kimi evine giderken, kimi arkadaşı ile buluşma noktasına, kimi ise o noktada ekmek parasını kazanma uğraşında. Ağlamakla silinir mi kan izleri? Henüz daha hayallerini ve umutlarını hayata geçiremeden giden genç bedenler. Silinir mi, ağlasak hep birlikte yürekteki kan izleri?
Bugün beni bağışlayın dolaylı yollardan tanıdığım insanlar çok yakınlarını kaybettiler. Kelimelerimi toparlamakta güçlük çekiyorum. Ne fark eder tanıyor ya da tanımıyor olmak? Haber spikeri şöyle geçiyor; ‘Anne karnında bebek de, torununa kavuşmaya giden dede de; her yaştan giden canlara rahmet Ülkemin kalbine sabır diliyorum.’
A N K A R A PARAMPARÇA
Kimi evine gitme telaşında
Kimi sevdiceğim bekleme telaşında
Ha ben ha başkaları
Ne fark eder ki!!!
Kaç bedendi acı gömlek
Kaç beden
Çalınan yaşamlar
Kaç bedendi acı gömlek
Kaç beden
Hunharca katledilen duygular
Yıkasanız da ellerinizi
Çıkmayacak kan izleri…