Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ ‘8 OCAK DA BİR GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ’
  • 0
  • 260
  • 10 Ocak 2020 Cuma
  • +
  • -

Adı; Metin
Soyadı: Göktepe idi
1968 Sivas-Gürün’de doğdu
Ve Çipil köyündendi
Yani aile bir tarım emekçisiydi
Elleri toprak kokan,
Elleri nasırlı,
Elleri soğuk sudan çıkmayan;
Fadime’nin oğluydu
Ve çocuklar yaş sırasına dizildiğinde;
8 çocuğun 7. sırasında yer alıyordu!

Metin Göktepe ilkokulu kendi köyünde ve tek gözlü dershanesi olan bir okulda okudu…
Hırslıydı, çalışkandı…
Ailenin geçim kaynakları olmadığı için arkadaşlarıyla oynamaya pek zaman bulamazdı.
Yani arkadaşları köy meydanında oyun oynarken, o; ya keçilere bakar, yada anasının tarif ettiği bir işe koşardı..

Derken köyde geçim iyiden-iyiye zorlaştı…
Ailenin büyükleri “Boğulursan da büyük gölde boğul” özdeyişine uyarak 1979 yılında İstanbul’a taşındı..

Sivas-Gürünlü Metin yarım kalan tahsiline Esenler’deki Harp Dinçsoy İlköğretim Okuluna kayıt olarak 5. sınıf diplomasını bu okuldan aldı..
Ve daha sonra Ortaokulu ve Liseyi de Esenler lisesinde bitirdi..

Anadolu’nun karayağız delikanlısı Metin, bir yandan çalışıp aile bütçesine katkı sağlarken, bir yandan da küçük kardeşinin dershane paralarını karşılıyordu…

Derken Evrensel gazetesinin acar bir muhabiri oldu…
Nerede bir zor haber varsa…
Nerede bir emek sömürüsü yapılıyorsa..
Ve nerede bir Anadolu insanı horlanıp dışlanıyorsa; taktı boynuna fotoğraf makinesini o zor haberleri fotoğraflayıp haber yapmak için oralara koştu…

Son yapmak istediği ‘8 Ocak 1996′ tarihli haber ise Ümraniye Cezaevinde öldürülen tutukluların cenazesini izlemek için Alibeyköye gitmişti..

Gidiş o gidiş…
Yani Evrensel Gazetesinin muhabiri Metin Göktepe, öldürülen tutukluların cenazesini izlemeye gelenlerle birlikte gözaltına alınıp Eyüp Kapalı Spor Salonuna götürülmüştü…

Götürülüş o götürülüş…
Metin Göktepe bir daha geriye dönememişti.
Çünkü götürüldüğü yerde polisler tarafından dövülerek öldürülmüştü…
Ve daha sonrada cansız bedeni boş bir arsaya götürülmüştü.

Yani buraya kadar olan kısmı özetleyip ’10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününe’ bağlayacak olursak; toplumun çıkarları için oradan-oraya koşan…
Ezilen, horlanan insanlar için kalem oynatan!
Kalemini satmayan!
Bol kazançlar uğruna sahte haberler yapmayan!
Beynini asparagas haberlerin sahibine kiralamayan…
Onurlu duruşuyla her zaman ve her yerde dimdik duran;
Metin GÖKTEPE, ne yazık ki bundan 24 yıl önce ‘8 Ocak Çalışan Gazeteciler’ gününe iki gün kala hunharca katledildi…

Ve işin en garip ve düşündürücü yanıysa; bu katliamı yapanlar önce saklanmak istendiği gibi; günlerce, aylarca ve yıllarca inkar edildi…
Ama nasıl ki ‘güneş balçıkla sıvanamadığı’ gibi gerçeklerinde üstü fazla örtülüp saklanamadı!
Yarım ağızla da olsa itiraf edildi…

Şimdi bu 24 yıl önce kaybettiğimiz onurlu gazetecinin ‘onurlu öyküsünü’ burada saygıyla noktalayıp ve konuyu güncelleyerek günümüzün ‘çalışan gazetecilerine’ bağlayacak olursak…

Öncelikle bir yanlışlığa meydan vermemek için şunu özellikle belirtmeliyim ki; bütün gazetelerin altyapısında çalışan emekçiler ’emeğini kiralamaktan’ başka hiçbir şeyleri yoktur…
Bu nedenle onların emeğinin karşısında saygıyla eğiliyorum…

Ve birde yaşam koşulları ne kadar zor olursa olsun; üç-şeş kuruş fazla alacağım diye kalemini satmayan…
Beynini başkalarının çıkarı için kiralamayan…
Ve -açta kalsa- bildiği doğru yoldan şaşmayan ve gece-gündüz haber peşinde koşan muhabirinden-fotoğrafçısına…
Namuslu gazeteciliği ilke edinen imtiyaz sahibinden köşe yazarı gazete çalışanlarının önünde saygıyla eğiliyorum…

Ve bütün bunların dışında kalan -sözüm ona gazetecileri- ben zaten gazetecileri ve gazeteci yalakalarını ‘gazeteci’ veya gazete çalışanı olarak saymıyorum..

Kısacası;
Efendisinin verdiği talimata göre kalem oynatanları…
Efendisi ‘yaz’ deyince yazan..
‘Yazma’ deyince yazmayan…
Özgürlüğünün elinden alınmasına ses çıkarmayan gazeteciler(!) güruhunun niye böyle bir günü olsun ki…
Sizce de öyle değil mi?

Onun için sözü daha fazla uzatmadan şöyle bitirmek istiyorum;
Kalemini toplumun doğru bilgilenmesi için oynatan….
Ve beynini egemenlerin çıkarı için kiralamayan…
Tam tersine ezilen, sömürülen, horlanan halkı için yazı yazan…
Kendisini kurtarmak için üç kuruşa ona-buna cazgırlık yapmayan ve canı pahasına da olsa; halkının mutluluğu için çırpınan..
Tüm gazete çalışanlarının bu özel günleri olan;
“10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü” en içten dileklerimle kutlar ve onların emeğinin karşısında saygıyla eğildiğimin bilinmesini isterim…

Bu duygularla;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın,
Ve en önemlisi;
Her gazeteyi gazete sanmayın!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM