Turan, Yüzakı Oldu

Turan, Yüzakı Oldu

Milli İradenin Gür Sesi Hasan Turan İle Gazi Meclis İzlenimleri

Milli mücadelede olduğu gibi tarihin her döneminde devleti ve milletine gönülden bağlı olan Giresun uşaklarının TBMM temsilcisi ve milli iradenin gür sesi İstanbul Milletvekili Hasan Turan, 15 Temmuz sonrası duygularını kamuoyu ile paylaştı.

Röportaj: Sadi Toygar

Ataşehir Giresunlular Kurucu Başkanı Gürbüz Ekinci ve Hisar Yapı Yönetim Kurulu Başkanı ile Giresun Medya Platformu olarak yaptığımız ziyarette, milli iradenin kalbine yapılan hain saldırı için Gazi Meclis Milletvekili Hasan Turan’a toplum adına geçmiş olsun dileklerini iletiyoruz.

– Sadi Toygar: “Milli iradenin kalbine yapılan bu saldırıyı nefretle ve şiddetle kınadık ve 15 Temmuz’dan bu yana meydanlardayız. Siz de aynı şekilde 15 Temmuz hain saldırıları ve diğer gündemler ile ilgili değerlendirmenizi alalım Sayın Vekilim.”

“GAZİ MECLİS BİZİM GURURUMUZ”

– Milletvekili Hasan Turan: “Öncelikle 15 Temmuz darbe girişimi milletimize, memleketimize yapılmaya çalışılan bir işgal girişimiydi.

Emperyalist güçler adına bu ülke üzerinden hesabını ve karanlık emellerini hiç eksik etmemiş küresel bir takım yağmacıların Türk silahlı Kuvvetlerin içine sızmış bizim üniformamızı giymiş maalesef bir çete eliyle memleketimize ve milletimize vurulmak istenen büyük bir darbe girişimiydi.

Milletimiz bunu gördü Allaha şükür. Bunu fark etti yapılmak istenen şeyin ne olduğunu topyekûn harekete geçti hiçbir siyasi etnik mezhebi ayrışıma düşmeden birlik oldular.

Tabii Sayın Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun, Allah ömrünü uzun etsin. Onun dirayetli ve cesur kararlı özelliği ile Hükümetimizin dik duruşu Başbakanımızın siyasi partilerimizin Genel Başkanlarının birlik beraberlik içerisindeki tutumuyla bu süreç atlatıldı.

TBMM milli iradenin ve milletimizin kalbidir. Milletimize hizmet etmek milletimizin seçtiği vekiller eliyle yasama faaliyetlerinin yürütüldüğü en önemli mekândır. Unvanı Gazi Meclis’tir. Gazi Meclis olmasının sebebi 23 Nisan 1920’de kurulan bu Meclis, İstiklal Harbi’ni vermiştir. Bu anlamda gaza etmiştir. Dolayısıyla Gazi Meclis olarak anılır. Gazi Meclis 1920’den bu yana 15 Temmuz’da tekrar gaza etmiştir. Milletimizin vekilleri, milletimizin temsilcileri milletimizle birlikte burada bombalara rağmen, kurşunlara rağmen dik durmuş, hepimiz gerekirse burada öleceğiz ama milletimizin iradesinin teslim ettirmeyeceğiz, milletimizin iradesine ipotek koydurmayacağız diye canhıraş bir mücadele vermiştir, kahramanca bir mücadele vermiştir. Bu da bizi gururlandırmıştır.

Maalesef Meclisimizin birçok yeri bombalanmıştır. 9 defa bomba atılmış çatısı uçurulmuştur. Başbakanımızın odası yıkılmıştır. Milletvekillerimizin gezdiği kulisler vurulmuştur. Milletvekillerimizden yarananlarda olmuştur aileleriyle birlikte. Yılmadık, pes etmedik, mücadele ettik. 15 Temmuz’dan bu yana da mücadelemiz meydanlarda milletimizle birlikte devam ediyor. Millet devlet el ele bu mücadeleye devam ettiği sürece kimse bu milletimizin geleceğini karartamayacaktır. Milletimizin yarınları aydınlıktır.

Bu konuda endişemiz olmasın. Yeter ki biz birbirimize düşmeyelim. Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır bilinciyle hareket edelim. Bu vatan varsa, bu memlekette gelişmişlik varsa, demokrasi varsa, insanların hur iradesiyle seçtiği hükümetler iş başındaysa el ele vererek problemlerimizin hepsini halleder çözer, yarınlarımızı daha güzel oluştururuz. Çocuklarımızın gençlerimizin nesillerini geleceğini çok daha güzel kurarız. O yüzden memleket ve millet ortak paydasında diğer tüm ayrımcıları bir kenara bırakarak birlikte hareket etmemiz lazım, ümitsizliğe düşmememiz lazım, karamsar olmamamız lazım.

Düşman güçleri ne kadar kuvvetli olursa milletlerin iradeleri çelik zırh gibidir. Onu eğmek, bükmek mümkün değildir. Yeter ki bir ve beraber olalım. Birlik ve beraberlik olunca neler olduğunu 15 Temmuz’da gördük. Belki bugün bir açıdan baktığımızda memleketimize milletimize devletimize vurulmak istenen büyük bir darbe girişimiydi ama; ‘Sizin şer bildiklerinizde hayır, hayır bildiklerinizde şer vardır’ diyor. İnancımızın kitabı içinden alınabilecek dersler vardır. Zira yine; ‘Bir musibet, bin nasihate denktir’ diye söylemişler.

Bu musibetten alacağımız derslerle birlikte yarınlarımızı fırsata dönüştürerek çok daha iyi kurabileceğimizi düşünüyorum. Şu anda da bakın işte bundan sonra OHAL ilan ettik ama sokaklarda hiçbir şekilde OHAL havası görüntüsü yok. Ne ekonomide, ne sosyal hayatta, ne de demokratik yaşamda hiç bir şeyde olağanüstü bir hal yok. Sadece suçlularla ilgili devletin kendi içinde millete tuzak kurmaya yeltenenlere karşı yürütülen bir önlem var. Sokağa yansıyan korku ve endişe yok, insanımız bu anlamda yaşamını tehdit eden bir şey yok. Her şey yolunda gidiyor.

İşte bu demokratikleşmede bu anlamda bir ders bir nasihat alarak sağlanıyor. Demokrasinin üzerindeki tehdit unsuru olabilecek güç dengesi dengesizliği olarak algılanabilecek vesayet oluşturacak yapılar bu anlamda sivil otoritenin tamamen emrine milletin seçtiği siyasetin hükmettiği alanlara dönüştürülmelerinde düzenlemeleri yapıldı.

Savunma Bakanlığımıza bağlı silahlı unsurlar bu memleketle niye beslenir? Memleketini dış düşmana karşı korusun, savunsun, sınırlarımızı korusun, milletimizi korusun diye. Milletimize her hangi bir tehdit ihtimali varsa, bu ihtimallerin ortadan kaldırılması lazım. Çünkü en büyük tehdit demokrasi için demokrasinin başında sallanan demokrasi kılıcıdır.

O kılıcı kaldırırsak, tam demokrasi büyür ve bağımsız bir demokratik yaşam kurulabilsin. Bu anlamda krizden reformlar üretebilmenin de doğrusu heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Yarınlarımızla ilgili endişe etmeyeceğiz, endişe endişeyi besler sonra beraberinde de korku getirir. Başımızı dik tutacağız. Yaralanan ve şehit olan kardeşlerimizi gördük. Hepsinin ne kadar vakur, onurlu ne kadar dik durduklarını gördük, ne kadar cesur olduklarını gördük. Onlara gözümüz gibi bakacağız.

Milletimizin ihtiyar, genç, kadın, erkek, yaşlı demeden sokaklardaki hiçbir şeyden çekinmeden milli duruşlarını Çanakkale ruhuyla meydanlara dökülmelerini gördük.

Bunlar bize hep ümit vadetti, geleceğimiz adına gerçekten ümitlendik.

“DÜN GÖNÜLLÜYDÜK, BUGÜN DE GÖNÜLLÜYÜZ”

Afyon Şehitliğimizin malum biliyorsunuz bizim Milli Kurtuluş harbinde 2 tane Gönüllü Alay kurmuşuz. Vatanın bugünlere gelmesinde dedelerimizin ve kahraman ecdadımızın büyük katkıları olmuş. Hem de gönüllü gitmişler şehit olmuşlar. 2 tane Gönüllü Alay’ın tamamına yakını şehit olmuş. Biz her yıl onları görkemli törenlerle durdukları mekânlarda anardık. Çünkü biliyoruz ki Türkiye şehitleriyle beraber yaşıyoruz. Bayrakları, bayrak yapan üstündeki kandır. Bu toprağın uğruna ölen kahraman ecdadımız vardır.

15 Temmuz’la birlikte birleştirdiğimizde aslında Giresunluların çok alışık olduğu hiçbir zaman mücadeleden kaçmadığı her zaman bu memleket için vatan için ve mukaddes değerleri için şehit olmaktan kaçınmayan ve mücadele vermeyi onur ve gurur gören bir toplumun bireyleriyiz. Öyle gören bir ecdadın torunlarıyız. Dolayısıyla hiç yabancı olmadığımız bir manzara oluştu.  Bu günlerde bizim Giresun Şehitliğimizin 27 Ağustos’ta milli mücadelede atalarımızın verdiği 15 Temmuz’da milletimizin verdiği topyekûn mücadeleyi birleştirerek bu seneki yapacağımız törenin çok daha anlamlı olacağını düşünüyoruz. Zaten hazırladığımız görsellerde de onu ifade etmeye çalışıyoruz.

Sloganımız; ‘Vatan için her zaman nöbetteyiz’ diye arkadaşlara söyledik. Onu üzerine çalışalım dedik. ‘Dün nöbetçiydik. Bugün de nöbetçiyiz. Dün gönüllüydük, bugün de gönüllüyüz.’ Aynen bunu çağrıştıracak sloganla çıkalım dedik. Dolayısıyla bu sene bizim hemşerilerimizin Afyon’da yapacağı görkemli tören yine Türk bayraklarımızla meydanlarda olduğu gibi çok anlamlı olacaktır yani her sene gitmek çok anlamlıydı şehitliğimizi anmaya ama bu sene anlamın ötesinde vazifedir.

Her Giresunlunun yaşayacağı hatta Giresunlu olmayan vatandaşlarımızın da gelip şehitlikte yapacağı büyük bir tören tarihe altın harflerle yazılacak bir levha olarak kazınacaktır.

Bu sene Giresun’da gurbette olan basta İstanbul olmak üzere Bursa’da Yalova’da Giresunlular nerede yaşıyorsa bütün hemşerilerimizin akın akın içinde bulunduğu su surecide iyi okuyarak ülkemiz üzerinde emelleri olan küresel haydutlara karsı durusunu göstermek hem de milli mücadele ruhuna Çanakkale ruhuna istiklal harbi ruhuna ne kadar bağlı olduğumuzu Giresun topluluğu olarak göstermek açısından manidar olacağını düşünüyorum.

Dünyanın gözü nasıl bizim üzerimizdeyse İstanbul’daki mitingin üzerinde 81 vilayetin üzerindeyse belki 27 Ağustos’ta da hemşerilerimiz dünyanın gözünü bizim üzerimize çevirecektir.  Bütün hemşerilerimizi özellikle Afyon Şehitliğinde dedeleriyle buluşup; ‘Ey Dedeciğim, dün siz bu vatan için 2 tane Gönüllü Alay kurdunuz, cepheden cepheye koştunuz. Bugün de biz sizin torunlarınız olarak bıraktığınız bayrağı yere düşürmedik. Aynı şekilde şanlı bir şekilde dalgalandırıyoruz ve Türkiye’nin her bir tarafında savunma hattındayız’ diye dedelerine arzda bulunması ve onların ruhuyla buluşması çok anlamlı olur.

“AFYON BULUŞMASINA BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ”

Geçen sene oranın alt yapı ve üst yapı yatırımlarıyla ilgili ciddi düzenlemeler yapmıştık. Asli ihtiyacımızı giderecek birçok mekân yoktu onları sağlamıştık. Milletvekili olduktan sonra onları üzerine yeni şeyler koymak için gayretlerimiz devam ediyor. Elektrik sorunu vardı. Onu hallettik. Üzerine bir kültür merkezi inşa edilecek. Savunma Bakanımızdan söz aldık. İnşallah üzerine müze ve kültür merkezi yapılacak. Çevre düzenlemesi çalışmaları devam ediyor. Belki Ağustos’a yetişmese de ondan sonra devam edecek.

Şehitlerimizin önemini teorik olarak biliyorduk. Camisinden, okuluna, külliyesinden, üniversitesine, siyasetinden, sosyal hayatına herkesin şehitlerimizin ne kadar önemli olduğunu memleket için toprak için İstiklal Marşımızda bile kaç yerde geçiyor. ‘Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.’ Dolayısıyla bunları teorik olarak bilmek ayrı hemen yakın zamanda yaşadığımız 15 Temmuz’da göğüslerini namlulara siper ederek gözümüzün önünde şehit olan kardeşlerimizi gördüğümüzde geçmişte ecdadımızın başına gelip o duyguları yeniden yasamanın anlamlı olduğunu düşünüyoruz.

O yüzden çağrılarımızı hem toplumumuza, hem ülkemize, hem bütün dünyaya şehitlerimizden o muazzez o aziz atalarımızın çok daha manidar olacağını düşünüyoruz. O yüzden bu seneki törenlere çok emek veriyoruz, vurgu yapıyoruz. Oranın bakımını onarımını kendi evimizden işyerimizin bakımlarından daha önemli olduğunu düşünüyorum. O bilinçle, o duyguyla öyle yaklaşmaya çalıştım ancak bu son dönemde yaşanılan olaylar ne kadar yüksek olduğunu bize bir kez daha öğretti.

“NEHİR KENDİ YATAĞINI BULUR”

Hamdolsun rabbimize hamd ediyoruz. Bizi zorluk da olsa hiç fark etmez, kutsal bir dava için çekilen her zorluk aynı zamanda büyük bir nimettir. Böyle nimetlerle sınanıyoruz. Rabbim o sınavları başarıyla verenlerden eylesin. O şehitliği ziyarete gitmiştik, başka vekillerimizi de götürmüştük, ilk defa giden vekillerimizde vardı. Oradaki geçtiğimiz yıl yaptığımız törenlerden sonraki düzenlemeler, orada astığımız görseller duruyordu daha olay sıcaktı bana arkadaşımız dedi ki; ‘Vekilim niye vekil olduğunu anladım.’ Yani demek ki Allah rızası için oralarda verilen her türlü mücadelenin Allah katında kıymeti vardır. O kıymette hiçbir zaman dünyevi bir beklenti için mücadeleci verme niyetinde değiliz, vermenin de doğru olduğunu düşünmüyoruz. Ancak nehir kendi yatağını bulur. Bugün de buradayız. Burada olmamızın anlamını, manasını ve önemini bilip esas buralara yatırım yapmamız gerektiğini, o ruhta insan yetiştirmenin gerektiğini düşünüyoruz ve ona uygun davranmaya çalışıyoruz. O minval üzerinden hal ve hareketlerde bulunduğumuz sürece Allah bize yardım edecektir.  O yüzden de o ruhtan, o duygudan, Çanakkale ruhundan, İstiklal Harbi ruhundan, ecdadımızın adanmışlık ruhundan, direniş ruhundan zulme karşı mazlumun yanında ve zalimin karsısında adaleti arzu eden haksızlığa karşı çıkan o duygudan uzaklaşmamak lazım. Biz de bu duyguları yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyoruz.

“ŞEHİTLERİN YANINDA GEÇİRİLEN VAKİT EN ANLAMLI, EN GÜZEL VAKİTTİR”

Benim milletimden, arkadaşlarımızdan ve hemşerilerimizden ricam şu. 27 Ağustos’ta herkes bugünden kendi etrafında hangi imkânı bulursa bulsun otobüs yollasın. İmkân sahibi herkes bir gün önceden gidip gerekirse çadır kurup bayrağını alıp götürüp şehitlerin yanında olsunlar. Şehitlerin yanında geçirilen vakit en anlamlı en güzel vakittir. Ben su süreçte şehit ailelerimizi ve gazilerimizi ziyaret ettim. Bu ziyaretler sayesinde belki de insan olmamızı sağlayan, vicdanımızı, duygularımızı, vatan, millet aşkımızı harekete geçiren manzarayla karşılaşıyoruz. Bu bizi adeta tekrar fabrika ayarlarımıza geri döndürüyor. Bu çok önemli. O yüzden kendi geçmişini bilmeyen milletin, geleceğini başkaları yazarmış. Şu an bile bu ülkeyi bize bırakanlara ve en son yaşadığımız olayda en önce koşup kendini feda edenlere vefa borcumuz var. Bu yüzden onların aileleri, ailelerimizdir.

Hemşerimiz Sabri tankın üzerine çıkmış. O kardeşimizi İstiklal Harbi’yle birleştirin, bir de öyle çalışın dedim. Bizim içimizden yani Giresun’dan çıkmasından gurur duydum. 2 defa tankın önüne geçmiş ve altına yatmış. Demek ki bu memlekette hala cengâver, civan mert, kahraman ruhlu, hiç hesap yapmayan, ‘Evimiz kira ama vatan bizim’ diyen bir sürü vatandaşımız var. Allah razı olsun onlardan.

Çorbada tuzumuz olduysa ne mutlu. Biz millet olarak birbirimizden hep bir şeyler öğreniyoruz. Hep beraber yaşıyoruz, bu çok önemli günlerde tarihe tanıklık ediyoruz.

“İSİMSİZ KAHRAMAN, İSİMLİ KAHRAMANA DÖNÜŞMÜŞTÜR”

Biz şöyle düşünüyoruz; ‘Bu uğurda galiptir mağlup’ diye bir sözümüz var. İnandığın davan haksa, mücadelen haksa, kendin için değil; milletin, memleketin, toplumun, geleceğin ve inançların için mağlup bile olsan galipsindir. Hayatını bile kaybetsen galipsindir. Çünkü şehitsindir. En büyük unvanı alıyorsun. Bugün şehit olan kardeşlerimizin her birini kimse tanımıyordu. Şimdi herkesin hürmet gösterdiği şahsiyetlere dönüştü. Rabbimizin katında inşallah hürmetleri artacaktır.Görüyorsunuz; isimsiz kahraman nasıl isimli kahramana dönüşmüştür. Dolayısıyla bu yolun mağlubu yok. Her hâlükârda galipsin. Dolayısıyla korkmamak lazım, cesur olmak lazım.

‘Ölüm bize ne yapsın, ne yapsın bize ölüm, biz ölümsüzlüğü tattık, ne yapsın bize ölüm’ demiş büyükler. Korkaklar zaten her gün ölür, cesurlar bir defa olur. Allah için ölür, adam gibi ölür. Ülkemizde sömürgeci emperyalistlerin ‘Truva Atı’ içine gizledikleri maşaları ülkeyi yönetmesin de; gerekirse bizim hayatımız harcansın. Bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşerilerime selam ve sevgilerimi sunarım.”

hasan turan-meclis

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?