TİYATRO’YA KİMİLERİ DIŞARIDAN BAKAR KİMİLERİNDE BİR SEVDADIR İÇİNİ YAKAR

TİYATRO’YA KİMİLERİ DIŞARIDAN BAKAR KİMİLERİNDE BİR SEVDADIR İÇİNİ YAKAR

Sevgili dostlarım,
Arada-sırada sanat sohbeti yaptığımızı sizler bilmeyi biliyorsunuz da;
Bilmeyenler için söyleyecek olursam; bugünkü sohbetimizi yine sanat sohbeti olsun istiyorum…
Hemde tiyatro sanatı üzerine olsun…
Sevgili dostlarım,
Her gün bu sayfa üzerinden ‘sayfa sohbetime’ katlananlarım!
Anlatmak istediğim konuya girmeden önce hemen şunu tüm samimiyetimle ifade etmeliyim ki; (sizde çok iyi bilirsiniz ya) ne zaman anlatmak istediğimi -tevazu göstererek- anlatmaya kalksam, sözcüklerin ayakları birbirine dolaşıyor!…
Onun için – yinede engin hoşgörünüze sığınarak- ve hiçbir tevazu falan göstermeden anlatmak istiyorum ‘anlatmak’ istediklerimi…
Ve dobra-dobra söylemek istiyorum, duygu ve düşündüklerimi!
Ve burada yine parantez içinde söyleyecek olursam;
(bugünkü sohbetimiz birazda benim özelim gibi görünüyorsa da yinede toplumsal yanı ve içeriği vardır diye düşünüyorum.)
Eğitim camiasının içinden fiilen ayrılalı 22 yıl oldu…
Yani 22 yıl önce ora-senin,bura benim oradan oraya okul-okul dolaşarak öğrenci yetiştirmeye çalıştım…
Ve her çalıştığım okulda da; öğrencilerimi hiçbirini birbirinden ayırmadan bağrıma basmaya çalıştım…
Ve hala’da birçok öğrencimle bir-şekilde görüşüyoruz…
Yani -daha dün gibi- beraberlik duygularımızı sürdürüyoruz!
Bundan yaklaşık kırk yıl öncede kendi ilçemin futbol takımının antrenörlüğünü yapmıştım, yapabildiğim ve becerebildiğim kadarıyla…
Antrenörlük yaptığım yıllarında da -hiç olmadıysa- aşağı yukarı 200 dolaylarında gencin antrenörlüğünü yapmışımdır…
Ve bu ‘spor alanındaki’ sporcu öğrencilerimi de en az okulda okuttuğum öğrenciler kadar sevmiş ve asla hiçbirisini elimden geldiği ve hafızamın sakladığı kadarıyla unutmamışımdır!
Üçüncü alan öğrencilerim ise (hala sürdürdüğüm ve sürdürmeyi düşündüğüm) tiyatro alanında emek verdiğim öğrencilerimdir…
22 yıl önce emekli olduktan sonra (beş yıl) gerek Giresun Lisesi Tiyatro gurubunda emek verip yetiştirdiğim tiyatro öğrencilerim.
Gerek (imtiyaz sahibi olduğum ve bir zamanlar özel tiyatrom olan) ŞAKA Tiyatromdaki yetişen oyuncularım ve öğrencilerim olsun…
Gerek Halk Eğitimi Merkezi çatısı altında verdiğim kurslar ve yazdığım oyunlarda ‘rol verdiğim’ öğrenci oyuncularım olsun, onların hiçbirisini ‘birbirinden’ ayırmadan sevmişimdir…
Birincil mesleğim olan öğretmenlik sürecimde (her öğretmen arkadaşım gibi) benimde yetiştirdiğim birçok değerler var…
Birçok üst-düzeyde bürokratlar var…
Futbol takımı çalıştırdığım takımdan yetişen (azda olsa) birkaç profesyonel futbolcu olan futbolcular var…
Tiyatro çalışmalarından yetişen ve Konservatuar mezunu tiyatro oyuncuları var…
Ki, bunların sayısı (şimdi sözünü edeceğim öğrencimle birlikte) sayıları tam 14 kişi oldu…
Yani bu zamana kadar Türk Tiyatrosuna kazandırdığım 14 tiyatro oyuncusunun amatör olarak sahneye ben çıkardım.
Ve bu profesyonel tiyatro oyuncularının bir kısma özel tiyatrolar ve bir kısmı da Devlet Tiyatrosunda oyuncu olarak oynamaktadır.
Bir kısmı da tiyatroyu tercih etmeyip, sinema sektöründe oyuncu olarak sanatını sürdürmektedir…
Ve şimdi de Ankara- Hacattepe Konservautarı Oyunculuk Bölümünü kazanan bir (oyuncu) öğrencim daha var…
Adı: Sevgi Dora ÖZDOĞAN…
Aslen Kahramanmaraşlı olup, liseyi Giresun lisesinde okurken, benim Halk Eğitim Merkezi Kurslarında tiyatro öğrencim olup ve amatör oyuncu olarak benim yazdığım ve yönettiğim; “ADA’NIN SESSİZ ÇIĞLIĞI-ARATİAS” oyununda oyunculuğa başladı…
Ve daha ilk oyununda büyük bir başarı gösterip ve seyircisinden hak ettiği alkışı alınca da; adeta sanat virüsü dolaşmaya başladı damarlarında!
Her buluştuğumuzda; “Hocam ben Konservatuar sınavlarına girip oyuncu olmak istiyorum” dediğinde, ben ise eğitimci duyarlılığı ve sorumluluğumu öne çıkararak;
“Sevgi tiyatro oyuncusu olacaksın da, aç mı dolaşacaksın. Bırak tiyatro oyunculuğunu da, daha doğru-dürüst bir meslek dalı seç” desem de…
Sevgi Özdoğan’la ne zaman bir yerde görüşsek; “hocam inadım inat, ben bu konservatuar tiyatro oyunculuğu bölümüne mutlaka gireceğim” diyordu da, başka bir şey demiyordu…
Yaklaşık iki-üç yıldır görüşemiyorduk Sevgi Özdoğan ile…
Arkadaşlarından edindiği bilgilere göre -baba ocağı- Kahramanmaraş’a gittiğini duymuştum…
26.09.2018 çarşamba günü öğleden sonra telefonuma bende kayıtlı olmayan bir numara düştü ve uyarı ziliyle tanımadığım bu numaranın sahibi beni konuşmaya davet ederek ve heyecan yüklü bir ses tonlamasıyla;
“Hocam ben Sevgi”
Ben (hangi Sevgi olduğunu anlamadığım için) “Pardon kimle ve hangi Sevgi’yle görüşüyorum?”
“Hocam -Aratias Oyunundan- Sevgi Dora Özdoğan”
Ben; (hemen tanıdım) “Buyur Sevgi bu ne güzel sürpriz”
“Bu sürpriz bir şey değil hocam, ben şimdi size başka bir sürpriz yapmak istiyorum”
“Nedir o başka sürpriz?”
“Hocam ben Ankara-Hacattepe Konservatuarı Oyunculuk Bölümünü kazandım”
(sevinmedim dersem yalan olur, hemde çok sevindim)
“Tebrik ederim Sevgi’ciğim… Ne ettin ettin, üç-dört yıl bekledin ve sonunda Konservetuar sınavlarını kazandın ha?”
“Kazandım hocam, hemde sizin öğrettiğiniz bilgiler sayesinde”
(içimden bir duygu şelalesi geçmedi dersem yalan olur)
Sevgi’nin bu tiyatro aşkını inatçılığa çevirip, Konservetuar Tiyatro Oyunculuğu bölümünü kazanmasına gerçekten çok memnun oldum… (Sevgi’nin Aratias oyundan iki resmini sizinle paylaştım. 2. fotoğraftaki erkek oyuncu İlyas Koser)
Sonuç olarak;
Seni tekrar kutluyorum Sevgi’ciğim…
Sanat aşkın hiç sönmesin diliyorum…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?