Tespitler

Tespitler

Ülkemizin 2016 yılı dış ticaret açığı 56 milyar dolar oldu. Resmi rakamlar böyle söylüyor. Dış ticaret açığı sattıklarımız ile aldıklarımız arasındaki farktır.

Aldıklarımıza ödediğimiz parayı sattıklarımızdan kazandığımız para ile karşılayamıyoruz.

Bu açığı kapatmak için turizm oldukça önemlidir.

Geçtiğimiz yıl Rusya krizi nedeniyle turizm gelirlerimizde oldukça düştü.

Bu yaz da durum düzelmeyecek görünüyor.

Bu durum dış ticaret açığımızı artıracaktır. Ekonomide yeni zorluklar yaratacaktır.

Üretim yok.

Dış satım her yıl düşüyor. Dış alım kalemleri artıyor.

24 Ocak 1980 kararları amacına ulaştı… Müşteri olduk!

Açığın temel nedeni de budur…

***    ***

Ülkemiz için dış ticaret açığını kapatmanın en kolay yolu turizmdir. Ülkemizin potansiyeli buna son derece uygundur.

Geçtiğimiz günlerde turizm sektöründen bir tanıdıkla sohbet ettim.

Bu sene de yabancı turistten umut yok dedi.

Ege ve Akdeniz otellerinden rezervasyon iptalleri yapılıyormuş.

Özellikle de Avrupa ülkeleri ile yaşanan son kriz bu iptallerde etkili olmuş.

Frankfurt Turizm Fuarında, ülkemizin standına ilgi yok denecek kadar azmış…

Sonra sözlerine rakamlarla devam etti.

Ülkemize yılda 35 milyon turist geliyormuş. Turist başı ortalama harcama 800-900 dolarmış.

Ortalama yıllık turizm gelirimiz 30 milyar dolarmış.

Geçen yıl bu ortalamanın altında kalmışız.

Turizm gelirlerimizde, turist sayımızda  %30 azalma olmuş. Gelir, 22 milyar dolarda kalmış. Turist sayısı da 10 milyon azalarak 25 milyonda kalmış.

Bu düşüşün ana nedeni olarak Rusya ile yaşanan uçak krizi ile Suriye konusu ve terörün etkili olduğunu anlattı.

Ayrıca bizden kaçan turistler daha çok Yunanistan ve İspanya’ya gidiyormuş. İspanya geçen yıl rekor kırmış…

Devam etti turizmci arkadaş.

Ülkemize en çok turist Rusya ile Almanya’dan geliyormuş.

Sonra da İngiltere’den…

Rusya’dan gelen turist sayısı yılda 5 milyon civarında imiş. Bir o kadar da Almanya’dan geliyormuş.

Hollanda’dan gelen turist sayısı ise 1 milyon kadarmış.

Son Almanya ve Hollanda krizi ile bu yaz en iyimser rakamla 20 bin turistin ülkemize geleceğini ve turizm gelirimizin de 18-20 milyar dolarda kalacağını anlattı.

İspanya ve Yunanistan’ın bizden kaçan turistleri çekmek için müthiş kampanyalar yaptığını da söyledi.

Yeni yerlere giden ve memnun kalan turist artık kaybedilmiştir, onları yeniden kazanmak uzun zaman alır diyor.

Araplar ve uzak doğudan bu kayıp karşılanamaz mı diye sordum. Uzak doğudan en çok Çin ve Japonya’dan turist geliyormuş.

Ancak yaşanan sorunlar nedeniyle uzak doğulu turistlerde kaçmış. Özellikle Çin, bizim boğazlardan geçen Ukrayna’dan aldığı uçak gemisi Varyag karşılığında vermiş olduğu 1 milyon turist sözünü yerine getirememiş.

Bunda Suriye sorunu ile terör saldırıları etkili olmuş.

Çinliler daha ziyade İspanya’yı tercih ediyormuş.

Arap turist sayısında artış olsa da, kayıpları kapatacak kadar değilmiş.

İktidar, daha çok Arap turist için özel çaba harcıyormuş.

***     ***

Suriye krizi ile ülkemize gelen Suriyeliler için devletin kasasından bugüne kadar 25 milyar dolar harcandı.

Bu harcama devam ediyor!

Turizm gelirlerimizdeki kayıp bu sene 12 milyar dolar olacaktır.

Rusya krizinin ülkemize toplam maliyeti 11 milyar dolar oldu.

Hazine garantili köprüler, tüneller için 2017 yılı sonunda yabancı şirketlere ödenecek para dolar cinsinden ciddi rakamlara ulaşmıştır.

Bu rakamlar, daha çok ekonomik sorunlar, daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk demektir.

Hal böyle iken vekil sayısını artıyoruz.

50 vekil artışının hazineye maliyeti 5 yılda 187 milyar TL’dir.

Adeta ‘ayranı yok içemeye’ gibi davranıyoruz.

Vatandaş İŞ KUR kapısında…

İktidar üyeliği karşılığında asgari ücretle 6 aylık iş bulabilmek için çırpınıyor. İktidar işsizliği ve yoksulluğu siyaseten sömürüyor.

Tarikat ve cemaatler yoksulluğu sömürüyor.

Artan sosyal sorunlar, banka borçları ve icra dosyaları da yaşanan durumun göstergeleridir.

Buna rağmen iktidar çevrelerinin bir eli yağda bir eli balda!

***      ***

Geçtiğimiz hafta CHP’li vekil İlhan Kesici TV ‘de bir kavramdan bahsetti. O kavram “ekonomik milliyetçilik” idi.

İzmir İktisat Kongresinde alınan “milli ekonomi” kararı gibi…

İktidar sık sık “yerli ve milli” kavramından bahsediyor.

Oysa ne yerlilik var, ne de millilik…

İlhan Kesici diyor ki;

“Ülkesinde otomobil üreten tüm ülkelerin liderleri ve üst düzey yöneticileri ürettikleri o yerli otomobili makam aracı olarak kullanırlar.

Yerlilik ve millilik budur.

Bizimkiler hem ‘eyy Almanya’ derler. Hem de hepsinin makam aracı Alman…

Hollanda’ya kızıyorlar. Hollanda Başbakanı ülkesinde üretilen bisiklete biniyor.

Bizimkiler lafla peynir gemisi yürütmeye çalışıyorlar. Ama yürümüyor.”

CHP’li vekil İlhan Kesici son derece haklıdır.

***      ***

Başbakan Binali Yıldırım, göreve getirildiği ilk günlerde Davutoğlu’na gönderme yaparak söylediği bir söz var.

“Dostlarımızın sayısını artıracak, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız.”

Ancak dış politikada yaptığımız hatalar nedeniyle dostlarımızın sayısı giderek azalmaktadır.

Bunda diplomasi yerine “eyyy” diye başlayan efelenmelerin etkisi büyüktür.

Efelenmelerle dış politika olmaz.

Diplomasinin kendisine has dili ve yöntemleri vardır.

Bu dili beceremediğimiz için artık en iyi dostumuz Katar oldu. Ayrıca diğer dostlarımız ise Suudi Arabistan ve devlet nişanı verdiğimiz Kuveyt oldu.

Ayrıca bir de bağımsızlığını tanıdığımız Barzani var…

Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizi çağdaş medeniyet ligine yükseltmeyi hedeflemişti.

Yani hedef süper lig idi…

Hatalı dış politikalar ile düştüğümüz ligin adını siz koyunuz!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?