Sorumlu kim?

Sorumlu kim?

Ülkemizi on dört yıldır AKP iktidarları yönetiyor. Sürekli olarak tek başına iktidarlar! O halde TBMM’de güçlüler. Yürütme zaten ellerinde ve referandumlarla, yasal düzenlemelerle yargıda da etkinler.

Beştepe’de oturan Cumhurbaşkanı da adeta partili cumhurbaşkanı gibi davranıyor.

Devletin tüm kurumları da kontrollerinde hatta kadrolaşmalarla kendilerine bağlanmış vaziyette… Bürokrasi ellerinde…

Kamuoyunu yönlendirmek için medyada ellerinde…

Özetle her alanda güçlüler!

Bu nedenle yaşadıklarımızın siyasal sorumlusu da kendileri olmalıdır.

Sorumluyu başka yerde aramaya gerek yok.

***

Yıllardır dış politikada hatalar yapan kendileridir. “Kardeşim Esad” döneminden, “Şam’da Emevi Camisinde namaz kılacağız” söylemi de kendilerinindir.

Suriye’de Esad karşıtlarına destek olanda kendileridir.

 

Dünyanın çeşitli ülkelerinden IŞİD’e destek için gelenler ülkemiz üzerinden Suriye’ye rahatça geçebilmiştir.

Sınırlarımız yolgeçen hanı olmuştur.

IŞİD, ülkemizden kolayca militan devşirebilmiştir.

IŞİD’li canlı bombalar ülkemizi kolayca eylem alanı yapabilmişlerdir.

IŞİD militanları ülkemiz hastanelerinde tedavi olabilmişlerdir…

Ne İstanbul’da, ne Ankara’da ne de başka bir kentte artık insanlarımız güvende değildir.

***

Hatalı Suriye politikası gibi hatalı başka politikalarda yıllardır sürdürülmüştür.

“Oslo Tutanakları” örnektir.

İmralı suyoluna çevrilmiştir.

Habur görüntüleri ve sonrası yaşananlar vatandaşın yüreğini sızlatmıştır.

Sırrı Süreyya Önder, İmralı, Ankara, Diyarbakır ve Kandil arasında ‘postacı’ rolü üstlenmiştir.

Öcalan’ın mektubu Diyarbakır’da Nevruz’da okutulmuştur.

Barzani ile Diyarbakır’da ‘megrimegri’ türküsü eşliğinde yapılan şov unutulmamıştır.

“Çözüm süreci” ve bu sürecin sonucu olarak imzalanan “Dolmabahçe mutabakatı” ortadadır. Süreç zarar görmesin diye valilere verilen talimatlar da bizzat en yetkili tarafından açıklanmıştır!..

Bu sürecin sonunda terör örgütünün kentlerimizi silah ve militan deposu yaptığı da bir gerçektir. Nitekim bu gerçek de itiraf edilmiştir!

***

Bu hatalı politikalar, daha sonra ülkemizde terör eylemleri olarak karşımıza çıkmıştır.

Hem IŞİD terörü hem de PKK terörü kentlerimizde güvenliği tehdit eder olmuştur.

Canlı bombalar, bomba yüklü araçlar ülkemizde cirit atıyor.

Güneydoğu’da kentler savaş görüntülerini andıran bir mücadele ile “yeniden vatan yapılmaya” çalışılmaktadır!

Son bir yılda verilen şehit sayısı ortadadır…

Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere neredeyse tüm kentler güvenli değildir.

Son saldırı İstanbul Atatürk Havaalanına yapılmıştır.

Onca güvenlik önlemine rağmen IŞİD canlı bombaları havaalanına girmiş ve eylem yapabilmişlerdir!

Demek ki Başbakanın “güvenlik açığımız yok” demesine rağmen ciddi bir güvenlik açığı vardır.

***

On dört yıldır ülkeyi tek başına AKP iktidarı yönetiyor.

Yasama denetimleri altında, yürütme kendilerinde, yargı kontrol altında…

TSK, MİT, Emniyet emrinizde…

Bürokrasi bütünüyle yandaş olmuş.

5 Haziran 2015 tarihinden bugüne IŞİD ve PKK saldırıyor.

Diyarbakır ile başladı saldırı ve 20 Temmuz 2015 de Suruç ile devam etti. 10 Ekim 2015 de Ankara Gar Katliamı yaşandı. Sonra 12 Ocak 2016 Sultanahmet saldırısı yaşandı. 17 Şubat ve 13 Mart 2016 da Ankara saldırıları yaşandı. 19 Mart 2016 Taksim, 27 Nisan 2016 Bursa,1 Mayıs 2016 Gaziantep,7 Haziran 2016 Vezneciler ve 28 Haziran Atatürk Havaalanı saldırısı yaşandı.

Çok sayıda insanımız öldü, çok sayıda insanımız yaralandı.

Ve hatalı politikalarınızla kentlere inen terör örgütü ile Güneydoğu kentlerinde çatışmalar sürüyor. Neredeyse her gün şehit haberleri geliyor.

Doğrudan suçlu değilsiniz…

Ama doğrudan sorumlu olan sizsiniz.

Çünkü 14 yıldır iktidar sizsiniz.

Siyasal sorumluluk size aittir.

Halkın Can güvenliğini sağlamak sizin sorumluluğunuzdadır.

TSK emrinizdedir.

MİT emrinizdedir.

Emniyet emrinizdedir…

Ama PKK ve IŞİD saldırıları sürmektedir. Canlı bombalar, bomba yüklü araçlar patlamaktadır.

İktidarın topu taca atma gayreti boşunadır. Çünkü siyasal sorumluluk iktidardadır.

İngiliz Başbakanı Cameron, AB referandumundan sonra sorumluluk duyarak istifa kararı aldı.

Bizdekiler ise nedense o sorumluluğu bir türlü duymamaktadır.

İstifa yerine sürekli istifade mantığı geçerlidir!

Oysa kral çıplaktır…

5 Haziran 2015 tarihinden bugüne tüm bombalı araçların ve canlı bombaların siyasal sorumluluğu iktidara aittir.

Ülke yönetilememektedir.

Zaten amaçları ülkeyi yönetmek değil, kendi siyasal anlayışlarına göre ülkeyi dönüştürme iddiaları konuşulmaktadır

Yaptıkları ve yapmak istedikleri de belki budur…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?