Güzel taktik değil mi?

Eh, artık; “Gözümüz aydın mı” desem…

“Tüm Giresunlulara hayırlı olsun” mu desem…

“Cenabı Rabbülalem başımızdakileri eksik etmesin” mi desem!

Veya da; “Çok şükür bugünleri de gördek” mü desem!

Vallahi ne ‘desem’ bilmem ki ne desem, hangi duayı etsem az gelir diye düşünüyorum!

Duydunuz mu bilmem…

Duymadınız ise benden duyun;30 il daha ‘Büyük Şehir’ yapılacakmış ve bu otuz ilin içinde GİRESUN ili’de varmış…

Şimdi gel de sevinme!

Eğer damarlarında bir nebzecik Giresunlu kanı varsa, kalbin arada- sırada’da olsa; azıcık tık-tık Giresun-Giresun diye atıyorsa; bu güzel habere nasıl sevinmeyiz Allah aşkına!

Şahsen ben sevincimden havalara uçuyorum!

Ve içimden sürekli şu duyguyu tekrarlıyorum;

“Hey Allah’ım” diyorum…

“Çok şükür” diyorum…

“Sana hamdü-selalar olsun ki!” diyorum.

“Bize -Büyük Şehir- unvanını laik görenlerden Allah razı olsun vede onları ilel-ebet başımızdan eksik etmesin” diye şu sıralar bol-bol dua etmeye başladım!

Nasıl etmem birader!

Nasıl etmem be has kardeşim!

Nasıl dua etmem benim canım-ciğerim, sevgili yol arkadaşım!

İsterseniz gelin bundan sonrasını hep birlikte düşünelim;

Bu Giresun ki; kimselerin yapamayacağı,hatta kimselerin cesaret bile edemeyeceği birçok işlerin altına imza atmasına karşın, hiçbir karşılık bulamadı!

Sırtı bir kere olun “Aferin sana” denilerek sıvazlanmadı!

Örneğin; bugün yurdumuzda birçok il ve ilçenin “Kurtuluş Günleri” adı altında kutladığı ‘günleri’ vardır; Giresun’un yoktur…

Çünkü Giresunlular düşmanı hiçbir zaman kapıdan içeri sokmamıştır

Ya Tirebolu-Harşıt’tan geri çevirmiştir…

Yada Canik Dağlarının arkasına püskürtmüştür!

Kurtuluş Savaşının hazırlık günlerinde ‘Kongrelere’ tam altı (6) kişi gönderdiği gibi Kuvvayi-Milliye Hareketinin içinde de ilk yerini alan Kuvvayi-Seyyare (Milis Güçleri) Giresun’un yurt-sever insanlarıdır.

Afyon’da vardılar…

Sakarya’da vardılar…

Dumlupınar’da vardılar…

Ama bu güne kadar birçok İl’e “Kahramanlık” unvanı verdiler, fakat Giresun iline “Kahramanlığı” unvanını çok gördüler!

Cumhuriyet döneminde en büyük ‘idareciler’ bu kentten, sanatçılar ve yazarlar takımının ‘en büyükleri’ bu kentten çıkmasına rağmen hiçbir kimsenin aklına gelip’de bize; “Büyüksünüz” demediler!

Şimdi bizi birileri kalkıp ilk defa “Büyük Şehir” unvanına laik görüyor ve “Bu size çok yakışır” diyorsa nasıl sevinilmez Allah akına!

Sevinme değil ya; göbek atarım vallahi!

Ayıplamayacaklarını bilsem sokaklarda çifte-telli oynarım!

“Büyük Şehir” oluyoruz be, boru mu!

Gerçi ‘Bir Milyona’ yakın Giresunlu il dışına göç etmiş ve dışarılara gidip yerleşmiş ama bize içerideki 450 bin kişilik nüfus Büyük Şehir olmamıza yeterde artar bile!

Öyle değil mi?

Şimdi içinizden bazılarının; “Yahu hocam, biz bu zamana kadar il olarak büyük göç vermişiz. Şimdi Büyük Şehir olsak ne yazar. Bize ne kazandırır?” dediğinizi hisseder gibiyim!

Ve böyle düşünüyorsanız da, hiç öyle düşünmeyin!

Çünkü “Büyük” şeylerimiz olmasa da “Büyük Şehir” unvanı yeter bir kere!

Sakına-sakın içinizden ‘hayır’ demeye kalkmayın, hayatımızda bir kerede biz ‘büyük’ olalım!

Hem bak ‘Büyük Şehir” olunca neler yapılacak neler!

Giresin’un kaç ilçesi varsa; o ilçelere birer-ikişer fabrika kurulacak!

Dur hemen ‘kuramazlar’ diye itiraz etme..

Yüksek okulda ‘kurulamaz’ denilmişti ama gördüğünüz gibi kuruldu!

Derelerin üzerine ‘Elektrik Santralları’ da yapılamaz denilmişti ama yapıldı!

Üstelik bu kadar HES projesi ve Santrallar niye yapıldı?

Kurulacak fabrikaların enerjisini sağlamak için yapıldı!

Bu kadar yayla ve yaylak toprakları yabancılara neden satılıyor veya satılmak isteniyor?

Gurbette giden binlerce insan geri dönsün de burada çalışsınlar diye böyle bir proje ürettiler!

Bugün İstanbul’da 700 binin üzerinde Giresunlu gurbetçi var…

100 bine yakın İzmit ve yöresinde var.

100 bine yakın Giresunlu Bursa dolaylarına yaşıyor.

Diğer illerdeki ufak-tefek rakamları da bunun üzerine ilave edersek, bugün itibariyle Giresun’u (geçim sıkıntısından dolayı) terk etmiş bir milyon ve bir milyonun üzerinde Giresunlu il dışında yaşıyor…

Yanı bu zamana kadar Giresun dışarıya “BÜYÜK GÖÇ” vermiştir…

Bugün nüfus iyice dibe vurunca da “BÜYÜK ŞEHİR” oluyoruz.

Bence yakışır…

Ne demişler “Boğulursan da büyük gölde boğul”

Her zaman “BÜYÜK SIKINTILAR” çekeceğimize!

Her zaman dışarıya “BÜYÜK GÖÇ” vereceğimize!

Her zaman elin “BÜYÜK GÖLÜNDE” boğulmaktansa!

Bir kerede kendi “BÜYÜK GÖLÜMÜZDE” Boğulalım!

Acaba biz, hem büyük lokma yiyip,büyük sözler mi ettik; ne halt ettik!

Çok yakın bir zamanda kurulacak olan “Büyük Şehrimiz” vatana ve millete hayırlı olsun…