Onların hali hal, ya halkın hali hal mi?

Onların hali hal, ya halkın hali hal mi?

Geçtiğimiz hafta neredeyse tüm illerde İŞ KUR önlerinde kuyrukları gördük. İş umudu vatandaşı İŞ KUR önlerine yığmıştı.

Aslında yoksullaştırma iktidarın bilinçli bir politikasıdır.

Yoksullaştırılan vatandaşlar, ülkedeki siyasal gelişmelere karşı tepki gösteremezler. Aş ve iş umutlarını da iktidara bağladıkları için oy deposu haline getirilmeleri de kolaydır.

%49.5 oy almanın bir nedeni de bu durumdur.

İktidar da sosyal devleti ‘sadaka devlet’ haline getirerek bu durumu siyasal olarak sömürüyor!

Geçen hafta İŞ KUR önünde iş umudu ile kuyruk oluşturan vatandaşların da umudu bu açıdan iktidardır.

Zaten çoğu, belki de hepsi “hamili kart yakınımdır” torpili peşindedirler.

Bu nedenle de iktidar partisine üye olmaya dahi razıdırlar…

Nitekim geçen yıl 1 Kasım seçimleri öncesinde bunun örneği yaşandı!

Sadece oy açısından değil başka siyasi hedefler içinde yoksulluk bilinçli olarak artırılmaktadır. Yoksullaştırılan, banka kartları ve krediler ile borçlandırılan vatandaşın siyasal gelişmeler çok umurunda değildir.

Buğdayı Rusya’dan, eti Bulgaristan’dan alıyormuşuz umurunda değildir.

Özelleştirmeler ile ülkemizin anıt kuruluşları haraç mezat satılmış umurunda değildir.

Terör azmış, her gün şehitler geliyormuş umurunda değildir.

Kendisi evine ekmek götüremezken, ülkeyi yönetenler, Suriyelilere “para kart” dağıtıyor ve geçimlerini sağlıyormuş.

Kimin umurunda?

Tek derdi iktidara yakın durup bir torpil yaptırarak iş bulmak.

Oysa yaşadığı yoksulluğun ve işsizliğin temel nedeni izlenen politikalardır. Zengini daha zengin yapan, yoksulu ise daha yoksul yapan liberal politikalardır.

Bilinç düzeyi bunu görmeye de engeldir.

Allah neden hep siyasetçilere, yakınlarına ve yandaşlarına “yürü ya kulum” diyor diye de düşünmez.

Ona başka değerler yüklenir ve o değerler ile uyutulur!

Tarikat ve cemaatler bu noktada çok önemli bir görevi yerine getirir!

***

Ülkemizde son açıklamalara göre açlık sınırı 1362TL’dir. Asgari ücret ise 1300 TL… Ülkemizde 15 milyondan fazla kişi asgari ücretle çalışıyor.

Buna resmi kayıtlara göre işsiz olanları da ekleyelim.

Ve diğer düşük gelirli vatandaşlarımızı da eklediğimizde, nüfusumuzun ciddi bir oranı açlık sınırı altında yaşamlarını sürdürmeye çabalamaktadır.

Nüfusumuzun %40 kadarı açlık sınırının altında bir gelire sahiptir…

Yoksulluk sınırı rakamı ise 4515 TL dir.

Açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayanların nüfusumuza oranı ise %75’tir.

Bu arada milli gelir dağılımdaki adaletsizlik de giderek artmaktadır. Bu açıdan Avrupa’nın en kötüsü ve OECD ülkeleri arasında ise sondan 5. Sırada bulunmaktadır.

TUİK verilerine göre en zengin ve en yoksul %10’luk nüfus arasındaki gelir farkı 15 kata ulaşmış vaziyettedir. Bu makas her yıl daha da artmaktadır.

Yoksul daha da yoksullaşmakta, zengin ise daha da zenginleşmektedir.

İŞ KUR önündeki kuyruklarda bunun göstergesidir.

***

24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile başlayan neo liberal, özelleştirmeci ekonomik anlayışın bizi getirdiği bu durum düşündürücüdür.

Kendi kendisine yeten bir tarım ülkesi olan ülkemiz, bu özelliğini çoktan kaybetmiştir.

Buğday, mısır, pirinç ve başka pek çok tarım ürünü ithal eden ülke olduk.

Trakya büyüklüğünde bir toprak ekilmiyor!

Hayvancılık zorda ve yurt dışından et ithal ediyoruz.

Ve başka tarım ürünleri de…

Büyük sanayi kuruluşlarımız özelleştirildi. Çoğu üretimin dışında kaldı. (SEKA gibi!)

Bu durum dış ticaret açığını büyüttü… Bu açığı kapatan turizmde de bu sene kriz yaşandı.

Tarım can çekişiyor. Sanayi yatırımı yok…

Bu durum da işsizlik ve yoksulluğu artırıyor. Yapılan TOKİ inşaatları, köprü ve yol inşaatları kısa vadeli istihdam sağlamaktadır.

Taşeronlaştırma ise ayrı bir sorundur.

Siyasette OHAL var ve devam ettirilecek!

Yandaşların hali de hal… Ancak vatandaşın hali hal değildir.

Vatandaş harcamalarını kısmıştır. İktidar bunu gördüğü için kart harcamalarını özendirmeye başladı.

Gıda alışverişleri dahi kredi kartına taksitlendiriliyor. Dokuz taksit 12 takside çıkarılıyor.

İktidar vatandaşı, bankaların eline –insafına- terk ediyor…

Sonra da MOODY’S bizim kredi notumuzu düşürdü diye de kızıyorlar. Bu sizin karnenizdir.

Bu izlediğiniz ekonomik politikaların aldığı nottur.

Öyle “vız gelir tırıs gider” diyerek de geçiştirilemez…

***

İşsizlik ve yoksulluk ile yaşanan iç ve dış sorunlar vatandaşın yüzünü gülmez hale getirdi.

Suratlar asık.

Gerginlik yüksek. Bunun göstergeleri ortada…

Eskiden televizyonlarda Levent Kırca ya da başka sanatçıların hazırladığı güldürü programları vardı.

Sinemalarda Kemal Sunal, Şener Şen, İlyas Salman gibi sanatçıların filmleri vardı.

Onlar vatandaşı güldürebiliyordu.

Şimdi onlarda yok ve vatandaş gülmeye hasret!

Özetle vatandaşın hali hal değil. O nedenle OHAL bile umurunda değil…

Diğer siyasi gelişmelerde…

Hali hal olanların ise keyfi yerinde…

Rant kapıları açık!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?