NEREYE GİDİYORUZ?

NEREYE GİDİYORUZ?

Sevgili Gündem Okuyucuları gazetem adına hepinize sonsuz teşekkür ederim.

Merak edilmek güzel bir şey. Sadece Ülke olarak yaşadığımız sıkıntılı süreç içinde biraz dinlenmek istemiştim. Bunu da yazımda belirtmiştim. Buna rağmen dün kulağıma gelen “Hayırdır gazetede işine son mu verildi’ sorusu çok komiğime gitti. Uzun zamandır gülmeye hasret yüzüm olabildiğince güldüğü için merak edenlere çok teşekkür ediyorum. Yazmak çok kolay olmadığı gibi sorumluluk isteyen bir iştir. Bende bu süreç içerisinde kim bilir belki de hata yapmaktan korktum. Korktum derken yanlış anlaşılmasın.

Gazeteme ve Ülkemizin sancılı sürecinde olmayacak bir şey yazmaktan bahsediyorum. Çünkü ister istemez gündemin konusu siyasete dayanınca bu kaçınılmaz bir gerçek olurdu. Kaldı ki ben bu işi severek ve gönül rızası ile yapıyorum.

Kesinlikle çıkarı olmayan keyifli bir iş. Gündelik yaşamdan aldığım kesitleri birazda süsleyerek sizlerle paylaşıyorum. Tek gelir kaynağı “sevgi” olan. Bu konuda bana destek veren ve yazdıkları ile kendisine “Cesur Yürek” lakabını taktığım Sayın Mustafa CİCİ’yede huzurlarınızda çok teşekkür ederim.

Bir gazete okunuyor ve çizgisini tarafsızlıktan yana kullanıyorsa bunda imtiyaz sahibi ve genel yönetmeninin payı büyüktür.

Siyaseti yazmaktan ziyade günü ve zamanı geldiğinde kısmet ise içinde olmayı tercih ederim. Kim bilir belki bir gün o’da olur. Şimdi yaşadığım öyküleri ve güzellikleri yazmak bana yeterli geliyor. Yazılacak o kadar çok ibretlik öykülerimiz var ki!

Belki bir gün karar verirde kitap yazarsam diye saklı tutuyorum.

Alın size bir ibretlik öyküsü dedim ama bu uzun bir hikaye.

Bunu Allah izin verirse Cuma gününe okuyalım derken kendimce her bir dizesinde ayrı bir olay anlatmak istediğim şiirimle yorulsun gözleriniz.

Bazen ne kadar uğraşırsanız uğraşın yazmak istediklerinizi yazamazsınız…

 

YALAN

Rüzgarın sesini dinlersiniz

Yıldızların ışıltısını seyre dalarsınız

İçiniz de derin bir sessizlik oluşur

İşte o zaman yazmak istersiniz

Aklınıza takılı pardon asılı kalan dizeler

İsyanları oynar …

Hayat bir tiyatro ,her gün değişik bir senaryo

Replikler tamam. Oyuna devam …

Huzurla sarmalanmış bir sabah desem

Vallahi yalan olur .Oyuncu çok

Senarist çok .Çok oğlu çok..

Söz konusu memleket olunca

Mesele çok ,hikaye çok ,yalan çok

Çok oğlu çok ….

Umutlarımı koydum heybemin gözüne

Sevgiliye sarılır gibi sarıldım uykunun

Gözüne ….

Sen misin sarılan ,olmayan sevgiliyi

Kıskanan uyku yok oğlu yok..

Anladım ki uyku yalan gece gerçek

İyi uykularda uyanık “ben”

Gerçekte yalan ,yalanda gerçek

Geceye dair tek gerçek

Rüzgar ahhh o güzelim “rüzgar”

Sevgili gibi sardı “yüreğimi”

Sardı, sardı bi daha sardı

Üşüdüm yeter diye haykırdığım yalan

Harfler isyanda gerçek yalan

Ulan harbiden üşüdüm dedim

Öylesine; esastan yalan “üşüdüm”

Sonra derin derin bir sessizlik

İçsel bir ses “itiraf et üşüdün ”

Klavye isyanda ,yeter bu kadar saçmaladığın

Yalan, özlemediğin yalan, gözlerin

Ve hatta sözlerin yalan…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?