MUSİBETLERİN ARKASINDAKİ MESAJ…

MUSİBETLERİN ARKASINDAKİ MESAJ…

 

‘Bazı sözlerin muhatabı kulaklar değil; kalplerdir. Duymuyorsa, zorlama!’ (İbrahim Tenekeci)

Allah (c.c.), bizim açımızdan musibet olarak görünen bir olayı bize yaşattırarak bir mesaj vermeyi, bizi farklı (daha iyi) bir noktaya ulaştırmayı murad etmektedir.

Nasıl ki kişi hasta olduğunda şifaya kavuşmak ve tedavi olmak için hiç hoşuna gitmeyen bir şurubu içiyorsa; yaşadığımız bir takım acı olaylar ve musibetler bizi, bulunduğumuz noktadan daha ileriye taşımak üzere zemin oluşturmaktadır.

Bunu daha net açıklayabilmek için şöyle örnek verebiliriz: Şu dünya üzerinde Allah’a (c.c.) ulaşmayı dilemeyen ne kadar insan varsa, onların etrafında vücuda getirilen her olay, onların Allah’a (c.c.) ulaşmayı dilemeleri içindir.

Allah, insandan asla vazgeçmez. Ancak unutulmaması gereken şey, bu tür olaylarda Allahû Tealâ’nın bir tek muradının olduğudur. O da kullarının mutluluğu…

İnsanlar; ‘Başıma çok musîbetler geliyor. İki yakam bir araya gelmiyor.” diyorlar.

Hâlbuki ‘Kul sıkışmayınca hızır yetişmez.’ diye bir söz vardır. Kul sıkışmadığı sürece Allah’ı (c.c.) dilemez. Eğer Allah’ı (c.c.) dilemezse, Allah’ı (c.c.) ve dolayısıyla O’nun (c.c.) yardımını çağırmamış olur. Fakat eğer kul kalben Allah’ı (c.c.)dilerse mutlaka O’nun (c.c.) yardımını alır.

Allahû Teâlâ, her türlü sıkıntıda Kendisine (c.c.) müracaat edilmesini ister, başka yerlere değil. Kullarını sürekli test eder, kapıların hepsini önce birer birer kapatır.

Eğer insanlar Allah’a (c.c.) müracaat eder ve Allah’a (c.c.) ulaşmayı dilerlerse o zaman Allah (c.c.), onların üzerine kapanan bütün kapıları açar. Bir tek dilek… Bu dünya hayatını yaşarken, ölmeden evvel, Allah’a (c.c.) ulaşmayı kalpten dilemek… Bu talebin fikirde, dilde değil kalpte olması gerekir..

ALLAH’A (c.c.) ULAŞMAYI DİLEMEK MUSÎBETLERİ ÖNLER Mİ?

Allah’a (c.c.) ulaşmayı dilememiş olan bir kişinin etrafında vücut bulan her olay, onun Allah’a (c.c.) ulaşmayı dilemesi içindir. İnsanlar başlarına gelen musîbetlerden ders çıkartmazlarsa olaylar devam edecektir. Musîbetlerin hepsinin sebebi bu dünyadır.

Nitekim Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz; “Her kötülüğün başı dünya sevgisidir.” diye ifade etmişlerdir.

İnsanın önünde 2 yol vardır; ya dünya hayatını diler ya da Allah’a ulaşmayı diler. Biri mutsuzluk, diğeri mutluluk yoludur. Allahû Tealâ (c.c.), bu konuda da şifreleri Kur’ân-ı Kerim’e koymuştur:

ÂLİ İMRÂN – 14: “İnsanlara, ‘kadınlara, oğullara, kantar kantar biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, hayvanlara ve ekinlere olan sevgiden oluşan’ şehvetleri (aşırı düşkünlükleri) güzel gösterildi. Bunlar, dünya hayatının menfaatleridir.”

VE ALLAH (c.c.), O’NUN (c.c.) KATINDAKİ EN GÜZEL SIĞINAKTIR

Şeytan insanlara dünya hayatını cazip gösterir. İnsanı dünya hayatıyla meşgul edip aslî hedeflere ulaşmasını engellemek ister. Çünkü şeytan bütün insanların mutsuz olmasını ister. Bir kişinin kalbinde Allah (c.c.) varsa ve Allah’ı (c.c.) zikrediyorsa mutludur. Devamlı Allah’ı (c.c.) zikreden bir kişinin zarurî ihtiyaçlarını da Allah (c.c.)o kişiye teslim eder.

Allahû Tealâ (c.c.) Kur’ân’daki birçok âyet vesilesiyle bizlere tıpkı şu mesajı vermektedir:

“SEN MUTLU OLMAK İSTİYOR MUSUN? O HALDE KALBİNDE BEN OLACAĞIM. KALBİNDE BENİM RESÛL’ÜMÜN SEVGİSİ OLACAK VE SEN BENİ ZİKREDECEKSİN. O ZAMAN GERİ KALAN HER ŞEYİ BEN YAPACAĞIM. EŞİNLE, ÇOCUĞUNLA İLİŞKİLERİNİ BEN KURACAĞIM. BUNLARI HİÇ MERAK ETME. SEN YETER Kİ İLİŞKİNİ BEN’İMLE İYİ TUT.”

Tüm mesele, kişinin sahibiyle, Rabbiyle, ev sahibiyle ilişkisini iyi tutmasıdır. Bu da bir tek dilekle gerçekleşir. Kişi kalpten Allah’a (c.c.) ulaşmayı dilemeli ve bunun neticesinde Allah’ın (c.c.) kendisine göstereceği mürşidin önünde tövbesini gerçekleştirerek zikre başlamalıdır.

HAKKA 41; “O BİR ŞAİRİN SÖZÜ DEĞİLDİR. NE KADAR AZ ÎMÂN EDİYORSUNUZ?”

Kur’ân’ı bir şairin sözü gibi değerlendirenler olmuştur. Onlara bir cevap olmak üzere bu âyet indirilmiştir.

HAKKA 42: “VE BİR KÂHİNİN DE SÖZÜ DEĞİLDİR. NE KADAR AZ TEZEKKÜR EDİYORSUNUZ.”

Kur’ân şeytanla ilişki kurarak, “Zülmanî bilgiler edinen bir kâhinin de sözü değildir.” buyruluyor.

HAKKA 43: “ÂLEMLERİN RABBİ TARAFINDAN İNDİRİLMİŞTİR.”

Kur’ân-ı Kerim âlemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) tarafından indirilmiştir.

Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyuruyor: “Tövbe-i Nasuh günahlarından mağfiret dilemen ve bir daha o günahı andıkça üzülmendir.”

Acaba Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin Hadîsi Şerifi’ndeki bu Tövbe-i Nasuh’un, Kur’ânı Kerim içerisindeki yeri nedir?

Tövbe-i Nasuh’u gerçekleştirdikten sonra kişinin bir daha günah işlememesi söz konusuysa, Tövbe-i Nasuh’un muhatabı ihlâsa ulaşmış bir kişidir. Çünkü ihlâs sahibi kul;

1- Allah’a (c.c.) ulaşmayı dilemiştir.

2- Allah’ın (c.c.) kendisi için tayin ettiği mürşide tâbî olmuştur.

3- Yaşarken ruhunu Allaha (c.c.) teslim etmiştir.

4- Fizik bedenini Allah’a (c.c.) teslim etmiştir.

5- Üçüncü emanet olan nefsini de Allah’a (c.c.) teslim etmiştir.

Ve böylece İslâm’ın 5 safhasını gerçekleştirerek bu duanın hitabına mazhar olmuş, Allah’ın  (c.c.)Tövbe-i Nasuh davetine icabet etmiştir..

TAHRİM 8; “Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Allah’a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O’nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşar. ‘Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, her şeye kadirsin.’ derler.”

Nasuh tövbesi vazgeçilmesi, bozulması (neshedilmesi) mümkün olmayan tövbedir. Böyle bir tövbe ile Allah’a (c.c.) tövbe edin ki, Allah (c.c.) bu sebeple, sizin günahlarınızı örtsün ve cennetine girmenizi sağlasın. Kıyâmet günü Allah (c.c.), Nebîleri (Peygamberleri) ve onunla beraber olanları rezil etmez. Onların nurları önlerinde ve sağlarında parıldar. ‘Rabbimiz bize salâh nurunu da vererek, nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et yani günahlarımızı sevaba çevir. Muhakkak ki Sen herşeye kaadirsin.” derler.

Allah (c.c.) razı olsun. Sevgi ile kalın.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?