MİLLETVEKİLLERİNE MAAŞLARI YETMİYORMUŞ HEPSİDE AY SONUNU ZAR-ZOR GETİRİYORMUŞ

MİLLETVEKİLLERİNE MAAŞLARI YETMİYORMUŞ HEPSİDE AY SONUNU ZAR-ZOR GETİRİYORMUŞ

Yazık..
Vallahi çok yazık…

Ülkemizin kalkınması için gecesini gündüzüne katan;
Halkının mutluluğa kavuşması için her türlü fedakarlığı yapan;
Yerine göre kavga, yerine göre bizim için yakasını-bağrını yırtan;
Bizleri kör karanlıklardan kurtarıp, altın çağın aydınlığına bırakan;
Saygıdeğer milletvekillerimizin içler acısı ekonomik durumunu öğrenince, sahiden çok üzüldüm…

Sizlerde duydunuz mu bilmem…
Duymadıysanız duyun;
Milletvekillerimize ayda aldıkları 22 bin TL yetmiyormuş…
Bu parayla geçim sıkıntısı çekiyorlarmış..
Ay sonunu getiremiyorlarmış…
Milletvekili olmadan önce aldığı aylıklarla daha iyi geçiniyorlarmış…
Mış-mış da mış-mış!

Dalga geçmiyorum dalga!
Üstelik koskoca milletvekilleriyle dalga geçmek benim ne haddime!
Ben Türkiye Cumhuriyetinin 2 numaralı protokol koltuğunda oturan Meclis Başkanımızın, Haber Türk Kanalında yaptığı konuşmanın yalancısıyım…
Bu sözleri ben uydurmuyorum ya…
Koooskoca Türkiye Cumhuriyetinin, Kooskoca Meclis Başkanı söylüyor bütün bunları…
Duymayanlar için söyleyecek olursam, özet olarak şöyle diyor Sayın Meclis Başkanımız Mustafa ŞENTOP;

“Maaş miktarı şüpnesiz kamuda maaş alan memurların maaşına göre hesaplanıyor.
Fakat milletvekili harcamalarıyla ilgili kimsenin bir hesaplama yaptığı yok.
Milletvekilleri malum hafta içi Ankara’da, hafta sonu memleketlerine gidiyorlar..
Sadece gidiş-gelişle ilgili harcamaları var.
Mecliste milletvekillerimizi ziyarete gelenler, harcamalarını kendileri ödemiyorlar.
Biliyorum ki birçok arkadaşımız seçmenleri otellerde misafir etme, hastane masraflarını ödeme gibi harcamalar yapıyor. (burayı ben anlamadım)
Daha önce aldığı maaşın yarısını alan milletvekili o maaşla geçinirken, milletvekili olduktan sonra geçinemiyor. (gel de şimdi burada iç geçirip ağlama)
Aracı olmayan vekiller toplu taşıma araçları ile Meclise gidip geliyorlar.
Maddi durumu müsait olmayabilir” diye içler acısı bir konuşma yaptı…

Şimdi benim gibi bazı art-niyetliler de diyeceklerdir ki;
“Yahu 2020 TL askeri ücret alan birisine bu para ay sonuna kadar yetiyor da, 22 Bin TL alanlar bu maaşı niye az buluyor?”

“Hatta ve hatta değil 2020 TL askeri ücretle çalışan, elinde iki üniversite diploması olmasına rağmen, bir yerde 1200, 1500 TL’ye çalışanlar “iş buldum” diye sevinip bayram ederken ve “hiç yoktan iyidir” diyerek, yavan ekmekle ay sonunu getirdikten sonra “çok şükür bu ayda ölmedik” diye dua edenler varken bunlar niye halinden şikayetçi oluyorlar? Diye düşüneniz varsa, düşünmesin derim…

Çünkü onlar ne yapıyorlarsa; bizim için yapıyorlar!
Hatta Meclis Başkanımızın da ifade ettiği gibi bizler Ankara’ya gittiğimizde bütün masraflarımızı onlar çekiyorlar!
Daha nasıl yetsin 22 bin TL?

Yine Sayın Millet Meclisi Başkanımızın da ifade ettiği gibi;
Bugün bizler son model sıfır kilometre arabalara binerken, birçok sayın milletvekilimiz, büyük fedakarlıklar yaparak; toplu taşıt arabalarına binerek Meclise gidip geliyorlarmış…
Yersen!…
Sen yemezsen yeme; yiyenler çok!

Üstelik sen 3.sınıf lokantalarda ‘et haşlamasının’ porsiyonuna en az 15 TL öderken, saygıdeğer milletvekillerimize aldıkları 22 bin TL maaş yetmediği için onlar meclis Lokantasında;
Fırın kebabını 3 TL’ye yiyorlar..
En pahalı et yemeği 4 TL…
(Ama doğrusunu söylemek gerekiyorsa ‘hak’ ediyorlar!)
Her neyse…
(Görselde yemek fiyatlarının tamamını görebilirsiniz)
Yavaş yavaş özetleyerek sonlandıracak olursak;
Saygıdeğer milletvekillerimiz, böylesine mağdur ve böylesine telef olacaklarını bilseler; hiç bu yola girerler miydi?
Çünkü milletvekili olmadan önce aldığı maaşlar bizlere nasıl yetiyorsa, onlara da yetiyordu…
Hatta ‘yettiği’ gibi bir kenarda para da biriktiriyorlardı…

Ama vatan-millet aşkı işte!
Bu aşk öyle bir aşk ki; atsan atılmıyor, satsan satılmıyor!
Yapışmış bizi seven milletvekillerimizin yakasına bir türlü bırakamıyor!

Peki son söz olarak, vatandaşın cephesinden bakacak olursak durum nasıl görünüyor?
Hemen yanıtlayalım;
Sevgili vatandaşlarımızın çoğunluğu uykuda olduğu için bu durumu fazla görmüyor…
Öyle ince eleyip, sık dokuyup; fazla umursamıyor!
Veya (görse de görüldüğü gibi)i sesini-soluğunu çıkarmıyor; boylu boyunca yatıyor!
Sesini çıkaramıyor!
Hatta onu iliklerine kadar sömüreni ayakta çılgınca alkışlıyor.
Onun alkışladığını eleştirenler olursa da; ona ana-avrat küfür ediyor…
Yani (görselde paylaştığım karikatürdeki vatandaş gibi) ya derin derin uyuyor, ya da kendi yoksulluğunun ve açlığının türküsünü dinliyor…
Yalan mı?
Yanılıyor muyum yoksa?

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?