Mağdurdan fail yaratmaya çalışmak!

Mağdurdan fail yaratmaya çalışmak!

Referandum yaklaşıyor. Süre azaldıkça gerginlik tırmanıyor. Özellikle “hayır” çalışması yapanlara yönelik baskılar artıyor.

Sanırım bu baskılar giderek daha da artacak. Gidişat öyle görülüyor!

Cumhurbaşkanının Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na yönelik sert eleştirileri, bu duruma örnektir.

Belki de bir KHK ile “hayır” çalışmalarına bazı yasaklamalar da getirilebilir.

Örneğin Barolara KHK ile referandum çalışmalarında yasak gelebilir!

Derneklere ve sendikalara da gelebilir.

Nasıl olsa OHAL var.

Ülkeyi yönetenlerin OHAL nedeniyle eli rahat! KHK hakkı var. KHK’ lar yargı denetimine de tabi değil.

MHP içinde “evet” oyları beklenen oranda değil.

Tavan “evet” dese de, tabanın çoğu muhalif isimlerle birlikte hareket ediyor ve “hayır” diyor.

Bu durum “evet” cephesinde AKP’nin elini zorla sokuyor. Referandum minderinde tek kalmasına neden oluyor.

Oysa “hayır” cephesinde ana muhalefet partisi tek değil.

MHP’nin muhalif isimleri tüm baskılara, tehditlere rağmen oldukça başarılı bir kampanya sürdürüyorlar.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile Anayasa Hukuku konusunda uzman olan Prof. Dr. Süheyl Batum, ülkeyi karış karış dolaşıyor.

İstanbul Barosu önceki Başkanı Doç Dr. Ümit Kocasakal etkin bir “hayır” çalışması sürdürüyor.

Vatan Partisi, Saadet Partisi “hayır” diyor.

Sol, sosyalist partiler ile Birleşik Haziran Hareketi “hayır” diyor.

Pek çok sendika ve kitle örgütü “hayır” diyor ve çalışıyorlar…

CHP’de de yük sadece genel başkanda değil. Önceki Genel Başkan Deniz Baykal, hem ekranlarda hem de ülkeyi gezerek “hayır” çalışması yürütüyor.

Muharrem İnce, gerek ekranlarda gerekse pek çok ile giderek etkin bir “hayır” çalışması yapıyor.

Partili başka isimlerde Anadolu’yu dolaşıyor.

Adeta bir seferberlik var!

****     ****

“Evet” cephesi bu nedenle gergin görünüyor. O gerginlik yüzlere de, sözlere de yansıyor. “Hayır” diyeceklere “terörist” suçlaması yapmaları bu gerginliktendir.

MHP’li muhaliflere yapılan engellemeler ve saldırılar bu gerginliktendir.

Cumhurbaşkanının, Feyzioğlu’na yönelik sert eleştirilerinin arka planında bu gerginlik vardır.

Ya “hayır” kazanırsa kaygısı yaşanmaktadır…

Adeta bu çevreler referandumu, Bilecik Milli Eğitim Müdürü’nün “son savaş” nitelemesi gibi görmektedirler.

Durumdan vazife çıkaranlarda var.

Bunun bir örneğini de Bulancak ilçemizde yaşadık. Aralarında CHP milletvekili Bülent Bektaşoğlu’nun da olduğu gruba yapılan saldırı, durumdan vazife çıkarmadır.

Aslında saldırıya bütünüyle bakıldığında, organize işler olduğu görülecektir.

Plan şudur:

Kahvehanede okey oynayan dört kişilik ekip, aslında cadde boyunca esnaf ziyareti yapan CHP ekibinin kahveye gelmesini beklemektedir. Okey bahanedir!

Kahvehaneyi işleten de partilidir. Kahvehanede “evet” afişi duvarda asılıdır.

Dört kişilik okey ekibi(!) CHP ekibi kahveye girip, masalarına gelince plan gereği sözlü sataşmada bulunarak partilileri tahrik edecektir.

Ardından kendilerine yanıt verilince de ayağa kalkacak, bağırıp çağıracak ve kargaşa çıkaracaktır. Bir arbedenin yaşanması sağlanacaktır. Bu arada orada bulunan başka bir arkadaşları da video çekimi yapacaktır.

CHP ekibi kahvehaneden çıkınca planın 2. Aşaması devreye sokulacaktır.

Çekilen video youtube yüklenecektir.

A Haber ve Kanal 24 gibi yandaş kanallara servis edilecektir. Az sonra ilçenin AKP ‘li Belediye Başkanı Kanal 24 ‘de yayına bağlanarak saldırıyı CHP ekibine ve milletvekiline yükleyecektir.

Kamuoyunda, CHP milletvekili “evet” diyenlere saldırdı algısı oluşturmaya çalışacaktır.

Giresun’da ve ilçede A Haber muhabiri olmadığı halde, olaydan kısa zaman sonra kahveye A Haber muhabiri gelecek ve olaya karışanlarla görüşecek ve onlardan görüntülü olarak olayı anlatmalarını isteyecektir.

Kurgu haberi de çalıştığı kanal üzerinden servis yapacaktır. Diğer yandaş kanallarda bu haberi kamuoyuna sunacaktır.

Bu yolla, CHP ‘li vekilin “evet” diyenlere saldırdı algısı oluşturulmasına katkı sunacaktır.

Algı yaratma amaçlı bir hamle daha yapılır.

Bir yerel gazeteye baskıya geçmemesi ‘flash haberi’ beklemesi söylenir. O gazete beklerken diğer gazeteler baskıya geçer.

O gazete, partili etkin isimden gelen “haberi manşetten ver” talebine uymak zorunda kalır.

Ertesi gün haberi manşetten veren tek gazete olacaktır!

Bu plan adım adım uygulanır.

Amaç ne idi?

Amaç, bir mağdurdan fail yaratmaktır…

Bu yolla mağduriyet yaratmak ve “evet” oylarını artırmaktır…

Geri tepti…

Yatsıya kadar dahi mumları yanmadı…

Mağdurdan fail yaratamadılar…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?