Her şey nasıl güzel olur?

Her şey nasıl güzel olur?

Bakırköy merkezden İncirli’ye kadar Ekrem İmamoğlu’nun peşinden koşan Berkay isimli genç, otobüse yetişir ve İmamoğlu’nun göreceği bir anda duyacağı şekilde ; “Her şey güzel olacak Ekrem abi” der.
“Aynen öyle, aynen öyle” yanıtını alır.
Bu diyalog, kampanyanın sloganı ortaya çıkarmıştır.
Slogan, seçim kampanyalarında önemlidir. Etkili bir slogan her zaman işe yarar.
Bülent Ecevit’in 1970’li yıllarda ki sloganları bugünde akıllardadır.
“Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” sloganı onlardan tekidir. “Toprak işleyenin su kullananın” sloganı da…
Daha sonra gerek SHP ve gerekse CHP etkili slogan üretememiştir.
Ekrem İmamoğlu’nun “her şey çok güzel olacak” sloganı geniş kitleler tarafından benimsenmiştir. Siyasi tarihimizin en etkili sloganları arasına girmiştir.
Seçimin kazanılmasında bu sloganında etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü on yedi yıl AKP politikaları ile geniş halk kitleleri zor günler yaşamış ve yaşamaktadır…
İşsizlik her geçen gün artmaktadır. Ekonomik kriz giderek derinleşmektedir. Geçim zorlaşmaktadır.
Bir umut arayışı vardır. “Her şey çok güzel olacak” sloganı bu açıdan önemlidir. Geleceğe dair yeni bir umut ortaya koymaktadır.
Seçim kazanıldı. Hem de ezici bir çoğunlukla…
Şimdi sıra sloganın ve vaatlerin gereğini yapmaya gelmiştir. Şayet İstanbul’da yaşayan 16 milyon için her şey çok güzel olursa, bu başarılır ise CHP’ ye iktidar kapısı sonuna kadar açılır.
Bu başarılabilir mi?
Neden olmasın… Fakat burada görev sadece İBB Başkanı İmamoğlu’na düşmüyor. CHP’nin de önemli sorumluluklar alması gerekiyor.
Öncelikle kazanılan tüm Büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri ile ‘Yeni Belediyecilik Anlayışımız’ Çalıştayı düzenlenmelidir.
İnsana dokunan, halkçı ve sosyal belediyecilik anlayışı öne çıkarılmalı ve temel ilkeler belirlenmelidir.
Şeffaf belediyecilik ilkesi esas alınmalı,
Bunun için de tüm ihaleler ile meclis toplantıları canlı yayınla halka açık yapılmalıdır.
Savurganlık değil, tasarruf temel ilke haline getirilmelidir.
Ranta değil kente ve insana dönük bir anlayış ile hareket edilmesi benimsenmelidir.
Ve tüm CHP’li belediyeler arasında dayanışmacı bir belediyecilik anlayışı esas alınmalıdır. Bunun içinde ‘kardeş belediye’ uygulaması devreye sokulabilir.
Kurulacak bir komisyon tarafından güçlü belediyeler ile zayıf belediyeler eşleştirilerek, bu belediyelerin bir birleri ile ‘kardeş belediye’ olması yoluna gidilmelidir.
Bu dayanışma tüm belediyelerin daha iyi hizmet vermesine ve başarılı olmasına katkı sağlayacaktır. Sağlanan başarı da halk desteğini artıracaktır. İktidar kapısının açılmasını kolaylaştıracaktır.
Sadece bu yeterli midir?
Elbette hayır.
Başta İBB olmak üzere tüm büyükşehir belediyelerine, genel merkez ya da il- ilçe örgütlerinin talebi ile üst kadrolara atamalar yapılmamalıdır. Bu partizan görüntüyü artırır ki ‘yeni belediyecilik’ mantığı açısından doğru değildir.
Başkana kendi ekibini ehliyet ve liyakat ilkesi çerçevesinde kurabilme yetkisi tanınmalı, dayatma veya telkinler yapılarak zorda bırakılmamalıdır.
Hele de başka illerden kenti ve sorunlarını bilmeyen kimi partililere, büyükşehir belediyelerinde koltuk arayışı çabası asla olmamalıdır.
‘Milletvekili adayımız idi’ , ‘belediye başkanımız idi’ diye ‘hamili kart yakınımdır’ uygulaması da partizanlık anlayışına hizmet eder.
Bunlara dikkat edilmelidir.
Ayrıca;
Belediyeler başarılı çalışmalar yaparken, CHP’de önümüzdeki seçimler için iktidara yönelik adımlar atmalıdır.
Millet ittifakı sürdürülmelidir.
Parlamenter sistemden yana olan partilerle de iyi ilişkiler devam ettirilmelidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yanlışlıkları halka anlatılmalıdır.
Sorunlu il ve ilçeler konusunda da acil adımlar atılmalıdır.
Tüm örgütler iktidar yürüyüşü için yetkin hale getirilmelidir. ‘Yakında kurultay takvimi başlayacak’ anlayışı doğru değildir.
Gerekirse kurultay makul bir süre ertelenmeli, örgütler yetkin ve etkin hale getirilmelidir.
Yine acilen bir ‘gölge kabine’ kurulmalıdır.
‘Gölge kabinede’ görev alan milletvekilleri, görev alanı ile ilgili bir çalışma masası oluşturmalı ve çalışmalara başlamalıdır.
Yine sosyal medya etkin şekilde kullanılmalıdır.
Bunlar yapıldığında ve başarılı olunduğunda her şey çok güzel olur.
Aksi halde güzel bir slogan olarak, kulaklarda hoş bir seda olarak kalır!.
Hadi bakalım Ekrem İmamoğlu gibi kolları sıvayalım…
‘Seferberlik’ başlasın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?