HAC VE HACI  KAVRAMLARI

HAC VE HACI  KAVRAMLARI

Hac, belirli günlerde ibadet niyeti ile Kâbe’yi tavaf, Arafat’ta vakfe ve ihrama girmektir. Bunlar fıkıhla ilgili kavramlardır ve doğrudur. Ancak, bir başka ifade ile Hac, Allah’ın mal-mülk ve servet bahşettiği varlık sahibi bir takım insanların, kendilerine verilen bu nimetlerin şükrünü eda etmeleridir. Olaya bu zaviyeden bakmakta faydalar vardır.

Hac görevini ifa etmek suretiyle, zenginliğinin şükrünü eda edenler, bir farizayı da yerine getirmiş olurlar. Kendilerine verilen ve bir imtihan vesilesi olan mal ve mülkün şükrünü eda etmeyenler ise günahkar olurlar, Allah’a hesap vermek durumunda kalırlar. Hac ibadetine bu şekilde değerlendirilmelidir, yanlış yorumlanmamalıdır. Yani, bir ibadetin edası gereğinden fazla büyütülmemelidir, abartılımamalıdır.

Son devir Müslümanları olarak, bid’at ve hurafeler fazla itibar ettiğimizden ve ibadetlerimize riya karıştırdığımızdan, Hac ibadetini reklam aracı yaptık ve marka haline getirdik; bu hem çok yanlıştır,hem de itikadî açıdan arızalar oluşturur.

Bizler diğer ibadetleri eda edenleri o ibadet ile anmıyoruz ama, üzerlerine farz olan Hac ibadetini ifa edenleri HACI diye adlandırıyoruz, acaba neden, veya bu doğru mudur? Buna gerek var mıdır?

Namazını eda edenlere hitap ederken, isimlerinin önüne namazcı anlamında “musalli” kelimesini; oruç ibadetini eda edenlerin isimlerinin önüne oruçcu anlamında “musavmi” kelimesini koymuyoruz da, Hac görevini eda edenlerin isimlerinin önünde “HACI” kelimesini neden kullanıyoruz, bunun makul ve mantıklı açıklamasını yapabilecek bir baba yiğit var mıdır?

Hacı-hacı diyerek bazı insanların isimlerini unutma seviyesine geldik. Hacı Efendi, Hacı amca, Hacı hanım, Hacı abla demek bir gelenek oldu. Hem de öyle bir gelenek ki, “Hacı” diye hitap etmeseniz, bazı insanlar darılıyor, üzülüyor, bu ne haldir arkadaş?

Peygamberlerin, sahabe-i Kiram’ın, Tabiin’in, Mezhep İmamlarının, evliyanın, tanınmış Allah dostlarının, keramet sahibi Hak yolcularının isimlerinin önünde “hacı” sıfatı neden yoktur acaba? Yoksa onlar hac ibadetlerini eda etmediler mi?

Unutulmaması gereken bir noktayı zikretmekte fayda vardır. Bazı insanlar vardır ki, O’nlar Kâbe-i Muazzama’ya yaklaştıkça, Kâbe O’nlardan uzaklaşır. Bazı insanlar da vardır ki, O’nlar imkân bulup Kâbe’ye gidemezler, ama Allah’ın lütfu ve muradı ile Kabe-i Muazzama O’nlara gelir.

Hac yolculuğunu turistik hale getirmek istemeyenler, riyadan uzak durmaya mecburdur. İhlas, samimiyet, takva, ihsan gibi duygulardan arındırılan Hac yolculuğu ancak macera olarak kalır, turistik seyahate dönüşür.

Maneviyat aleminde nasibi olmayanlar, madde aleminde kral olsa ne olur, şah-padişah olsa ne fayda…

Selam ve dua ile…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?