ESKİDEN BEREKETLİ TOPRAKLARIMIZ VARDI BİZLERE YETTİĞİ GİBİ DIŞARIYA DA SATARDI

ESKİDEN BEREKETLİ TOPRAKLARIMIZ VARDI BİZLERE YETTİĞİ GİBİ DIŞARIYA DA SATARDI

 

Bugün:16 Ekim…

16 Ekim tarihi 1945 yılından bu yana “Dünya Gıda Günü” olarak kutlanıyor…

Ama biz niye bu hareketin içindeyiz onu anlamakta biraz güçlük çekiyorum doğrusu…

Yani demem o ki; elin-oğlu ‘hasat mevsiminin’ bitimine doğru yıl içerisinde ürettiği ürünlerden; ne kadarını dışarıya satmış ve yılı ne kadar karla kapatmış, bunun hesabını yapmak için böyle bir ‘gün’ düzenlemeyi düşünmüş olabilir…

Ama biz neyi düşüneceğiz bu 16 Ekim Dünya Gıda Gününde?

Neyin dökümünü yapacağız?

Tarım ve hayvan yetiştiriciliği konusunda kamuoyuna hangi raporu sunacağız?

Buğdayı; Rusya, Almanya, Fransa ve Ukrayna’dan aldığımızı mı?

Arpayı; İngiltere ve Hindistan’dan…

Samanı; Gürcistan ve Ukrayna’dan…

Pamuğu; ABD,Yunanistan, Türkmenistan ve Hindistan’dan…

Mısırı; ABD, Arjantin ve Brezilya’dan…

Çeltik ve pirinci; ABD, Vietnam, İtalya ve Tayland’dan…

Kuru fasulyeyi; Etiyopya, Bangladeş, Mısır ve Çin’den…

Nohut ve yeşil mercimeği; Kanada’dan…

Bezelyeyi; ABD, Kanada ve Ukrayna’dan binlerce dolar ödeyerek aldığımız için mi övünelim?

Kuru soğan ve karpuzu; İran’dan…

Siyah çayı; Sri Lanka’dan…

Havucu: Avustralya dan…

Kırmızı biberi; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden…

Yaprak kerevizi; İspanya’dan…

Elmayı: Şili den…

Kavunu; Kostarika dan…

Nohut: Meksika’dan, ithal ettiğimizin bayramını mı yapacağım 16 Ekim Dünya Gıda Günü tarihinde?

Yoksa;

Sığır etini:Polonya,Fransa, Macaristan, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Hollanda’dan kırmızı et ithal ediyorduk. Şu son günlerde de her nedense Sırbistan’dan da 5 bin ton -lop et- ithal edeceğimiz dile getirilmektedir…

Zaten sizlerinde bildiği gibi ‘canlı hayvan ithalatımızı’ Almanya ve Fransa, Polonya, Hollanda’dan yapıyorduk…

Bunun övgüsünü mü yapacağız 16 Ekim tarihinde?

Şimdi buraya kadar olan sohbetimizi sizinle birlikte ‘yorumlu-soru’ biçimine dönüştürelim isterseniz…

Ve aklımıza gelen soruları kısaca şöyle sıralayalım;

Biz 783. 562 Kilometre kare toprağa sahip bir ülke olarak; 41. 543 metre kare toprağı olan Hollanda’dan;

  1. 873 Metre kare toprağı olan Belçika’dan;
  2. 197 metre kare toprağı olan Bosna Hersek’ten;
  3. 361 metre kare toprağı olan Sırbistan’dan;

Çölü yeşerten ve eti-budu (.öt kadar) olan İsrail’dan tarımsal ürün ve canlı hayvan ithal etmeye utanmıyor veya yüzümüz kızarmıyor mu acaba?

Evet, yorumlu-soruya devam edecek olursak;

Biz eskiden birçok tarım ürününü dış-satım (ihraç) ederken şimdi ne oldu da, en çerezlik tarım ürünlerini bile dışarıdan ithal edip, satın alıyoruz?

Biz otuz-küsur yıl önce köylülüğü rafa kaldırmayı kaldırdık da!…

Acaba bununla birlikte ‘tarımcılık’tan da mı iyiden-iyiye vazgeçtik?

Bir zamanlar ülkemizin belli bölgelerinde kendimize besi hayvanı yetiştiriciliği yapılır ve ‘et kombinaları’ gibi kurumlarımız vardı diye biliyorum ben. Acaba şimdi onlar faaliyetini yine sürdürüyorlar mı?

Bizim ülkemizde dört-mevsim bizatihi yaşanırken ve bastığın her yerin altından su fışkırırken ve bir zamanlar Anadolu topraklarının adı “Bereketli Topraklar” olarak anılırken, şimdi birdenbire ne oldu, ne değişti de “bereketsiz topraklar” şekline dönüştü?

Üzerinde düşünmeye değmez mi yoksa?

Düşünmeye değmez diyorsanız, bundan sonra fazla sıkmayalım canımızı!

Kim nereye ve hangi yöne giderse gitsin!

İsteyen ot-yaprak, isteyen “helal gıda” adı altında domuz eti yesin!

Çıtım çıkarsa, rahatsız olursam anam-avradım olsun!

Nereden inceyse oradan kopsun!

Bugün 16 Ekim Dünya Gıda Günüymüş…

Ne diyelim; böyle bir günü düşünen iyi düşünmüş…

Adamlar tarım-sanayi yolculuğunu birlikte yaparken,bizlere de; “Yahu bırakın şu köylülüğü, tarım sizin neyinize gerek” diye-diye bizimkilerin beynini çürütmüş!

Adeta gözlerinin önüne perde örtmüş!

Örtmüş ki; kendi tarımsal çalışmalarını bizler görmeyelim…

Sonuç;

Elin-oğlu; tarımsal çalışmalarıyla, sanayi ve teknolojik çalışmasını birlikte götürüyor…

Bizim ise ne yaptığımız ve ne yapacağımız hala bilinmiyor…

Ve elin-oğlu haklı olarak ‘dünya gıda gününü’ içine sindire sindire, keyif çıkara-çıkara etkinliklerini yapıyor…

Biz ise hala işin muhabbetinde olup;

“Manda yuva yapmış söğüt dalına,

Yavrusunu sinek kapmış gördün mü?” türküsünü söylüyoruz!

Dünya Gıda Gününüz kutlu olsun…

GDO’lu tarım ürünleri ve ‘Helal Et’ ithaline devam…

Cem-i cümlemize afiyet olsun…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?