Emeklilikte Yaşa Takılanlar Gündemin Birinci Maddesine Oturdu

Emeklilikte Yaşa Takılanlar Gündemin Birinci Maddesine Oturdu

Kısa adı EYT olan Emeklilikte Yaşa Takılanlar, gündemin birinci maddesi olmaya devam ediyor. Son mahalli seçimlerde Ak Partiye büyük şehirlerde kaybettirdiği öne sürülen EYT’liler özellikle sosyal medyadaki aktif çalışmaları ile gündemi işgal edip, kendilerinden bahsettirmeye devam ediyorlar. 1999 yılının netameli günlerinde millet can derdinde iken zamanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan da harıl harıl iş kanunu ve sosyal güvenlik hukuku değişiklikleri yapıyordu. 19 Ağustos 1999 İzmit Depreminin etkileri daha milletin gündemini meşgul ederken hükümet de mecliste yasa değişiklikleri yapıyordu.
Nihayet 25 Ağustos 1999 tarihinde meclisten geçen 4447 Sayılı Kanun 8 Eylül 1999 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giriyor ve sosyal güvenlik tarihinde milat tarihlerden biri oluyordu. Bu kanun sosyal güvenlikte bütün bildiklerimizi altüst ederek emeklilik sistemini değiştiriyordu. Bilinen ülkenin sosyal güvenlik batağına doğru hızla adım attığıydı. Yeteri kadar istihdam sağlanamadığı için çalışan/emekli dengesi hızla bozuluyor ve bütün aktüeryal dengeler alt üst oluyordu. Buna bir çare bulunması lazımdı bulunan kısa vadeli çözüm ise emeklilik sistemini yeniden düzenlemekti ve alel acele o yapıldı. Millet meclisi takip edemiyor, milletvekilleri ise 28 Şubat’ın soğuk günlerinin hala etkisindeydi. Asker yap diyor meclis şak diye yapıyordu.
Halk ise bozulan ekonomik sistem altında yapılan düzenlemenin ne manaya geldiğini fark edemiyordu bile. Ancak mecliste küçük bir grup yapılan bu düzenlemeye ateş püskürüyor ve yapılanın yanlış olduğu anlatılmaya çalışıyordu. Ancak iktidardakilerin buna aldırdığı yoktu. Yapılan düzenleme hızlıca cumhurbaşkanı tarafından noter gibi onaylandı. O zamanın Fazilet Partisi ki bugünkü iktidarın da anası niteliğindeydi konuyu derhal Anayasa Mahkemesine götürdü. Anayasa Mahkemesi memurlardan oluştuğu için kendilerini de ilgilendirdiği için kanununun bazı maddelerini anayasaya aykırı bularak iptal etmekten çekinmedi. İptal edilen maddeler esas itibariyle memurları ilgilendiren hükümler olsa da kademeli emeklilik de anayasaya aykırı bulundu.
Ancak devlette devamlılık esastır. Zaman geçti gelen Ak Parti hükümeti kendi arkadaşlarının yaptığı efsanevi muhalefeti unutarak bu yasanın iptal edilen maddelerini yeniden düzenleyerek meclise getirdi. Kısa bir müzakereden sonra 4759 sayılı yasa olarak kabul etti. Kabul etti ama eline de pimi çekilmiş bir bombayı almış oldu. 17 yıldır kendisine yapılan muhalefetin çok önemli bölümü bu yüzden olmuştur. O yıllarda çok fazla hissedilmeyen bu kanunun olumsuz yönleri 17 yıldır birike birike devam etti. Toplumsal muhalefetin çok önemli bir kaynağını oluşturdu. Muhalefetin kaşıdığı önemli yaralardan biri oldu, olmaya da devam ediyor. Gerçi daha sonra çıkarılan 5510 sayılı yasa ile emeklilik sistemi daha da muhkem hale getirildi ama hep 4459 sayılı yasanın getirdiği sistem koskoca bir muhalefetin doğmasına da zemin hazırladı.
Evvelki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ tutturmuşlar EYT. Niçin erken emeklilik? Bırakalım ne zaman emekli olması gerekiyorsa o zaman olsun. İskandinav ülkelerinin hepsi erken emeklilik sistemiyle battı. Herkes vaktinde emekli olmalı. Hem erken emekli olduğu zaman ideal ücreti alamayacak hem de ikinci bir iş arayacak, bu da işsizliğe öncü olacak. Bu hesap kötü, şer, zararlı bir hesaptır. Biz bunu politik hesaplarla yapmayacağız. Arkadaşlarıma söylüyorum beni bu yola asla teşvik etmeyin. Seçim kaybetsek de yokum. Bütün dünya bizim sistemimizi kendine uygulamaya çalışıyor bizdeki bazı köhne kişiler sistemi çökertmek için koşuyor” demesi işin tuzu biberi oldu.
Bir kere batan bir İskandinav ülkesi yok ama istenen erken emeklilik değil zaten; emekliliğin işe başlandığı tarihteki hükümlere göre olması. EYTliler erken emekli değil zamanında emekli olmak istiyorlar ama bu ülkenin içinde bulunduğu genel durum ve Sosyal Güvenlik Kurumunun içinde bulunduğu özel durum göz önüne alındığında hiç te kolay değil; hatta imkânsız. Sosyal güvenlik açıkları inanılmaz boyutlara ulaşmışken bir de milyonlarca kişiyi emekli etmek hiç kolay değil. Siyasi birinin oy almak hoşuna gitmez mi elbette gider, hele Ankara ve İstanbul gibi ülkenin en büyük şehirlerini kaybetmişken bir daha kaybetmek ister mi? Ama önüne gelen bilançonun ne demek olduğunu anlamak için kâhin olmaya gerek yok, deniz bitti. Ya hep beraber batacağız ya da işi zamana yayacağız.
Yapılacak kısa vadeli çözüm yıl ve prim süresini dolduran bağkurlu kardeşlerimizden prim almamak, onları genel sağlık sigortası gibi cüzi primlerle sağlık yardımlarından faydalandırmak olabilir. Bir diğer önemli konu da çalıştıkça, prim ödedikçe maaşların düşmesinin önlenmesi olmalıdır. Böyle bir sistem olur mu, prim ödedikçe maaş düşer mi? Buna derhal bir çare bulunmalıdır. Bunun için de esnaf ve ticaret odaları, bunların birlikleri öncü olmalı ve hükümeti ve Cumhurbaşkanımızı bu konuda bilgilendirmelidir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?