ELEKTRİĞE ÜST-ÜSTE ZAM YAPILMIŞ AMA ARTIK BU KADARI DA FAZLAYMIŞ

ELEKTRİĞE ÜST-ÜSTE ZAM YAPILMIŞ AMA ARTIK BU KADARI DA FAZLAYMIŞ

Hiçte değil…
Az bile yapıyorlar…

Neymiş efendim;
“Elektriğe zam daha bundan iki ay öncesi 1 Temmuz tarihinde yüzde 14.98 yapılmış.

Üzerinden iki ay geçmeden…
Tüketilen elektriğin iki aylık borcu daha ödenmeden…
Kalkıp da elektriğe yüzde 14.9 zam yapmak hiç yakışık alır mıymış.”

Neymiş efendim;
Şu sıralar vatandaş güz yağmuru beklerken, zam yağmuru altında kalıvermiş…

Benzine zam…
Mazota zam..
Şekere zam..
Yiyeceğe zam..
İçeceğe zam..
Sigaraya zam..
Doğal gaza zam..
Elektriğe zam..
Ulaşıma zam..
Ulaşamayanlara zam…

Suyun başında oturanların…
Bal tabağını elinde tutanların;
Maaş ve ödeneklerine zam…
E, geriye vatandaşa ne kaldı?
Budaklı bir zam kazığıyla birlikte yaşayacağı GAM!

Eeeeee!
Neymiş efendim;
Değerli büyüklerimiz…
Yüce yöneticilerimiz, iki ayın içerisinde üst-üste ve toplamda yüzde 30 dolayında elektriğe zam yapmış…

Bana göre az bile yapmışlar!
Vallahi de az yapmışlar, billahi de az yapmışlar!
Ben olsam öyle yüzdelik dilimlerle, küsurlarla uğraşmak yerine;
Yüzde 70, 80, 90, hatta yüzde-yüz gibi artış zamları yapardım..

Hani bilinen bir halk öz deyişimiz vardır ya;
“Doyurmak istediğin aç adamı tam doyur” diye..

İşte bu -ulu benzetmeden-dolayı bende diyorum ki;
Zam yapacaksanız…
Vatandaşa ‘zam kazığı’ sokacaksanız; öyle iki-üç günde bir ağır ağır, alıştıra alıştıra sokmak yerine, bir kerede sokun ki, acısı bir kere çekilsin ve daha sonrada -hafıza-i beşer- felsefesi ve ilacını kullanarak unutulup gitsin!
En önemlisi de;büyüklerine olan saygısını ve güvenini yitirmesin!
Öyle değil mi ama?

Ne diyorduk?
Ha, anımsadım;
Elektriğe üst-üste yapılan zamlardan söz ediyorduk…
Ve şöyle diyorduk;
“Bu yapılan zamlar az bile” diyorduk..

Niye böyle düşünüyorduk?
Çünkü -az öncede ifade ettiğim gibi- yaşanan olayları, düşünsel yorumlarla konuları birbirine bağlamayı değil…
Yarınlara taşımayı değil…

Hafıza-i beşer aklını kullanarak unutmaya yeğleyen veya işin hep kolaycılığına kaçarak ‘sonuç’ üzerinden değerlendirmeyi seven bir toplumuz…

Tıpkı;
Hidroelektrik (HES) konularını çarçabuk unuttuğumuz gibi…
Tıpkı;
Dağlarımızdan-taşlarımızdan gürül gürül akan derelerimizi birileri; “Sizlere bol elektrik getireceğiz”
“Bize muhalif olanların yanında değil, eğer bizim yanımızda durursanız; oğlunuza-kızınıza iş vereceğiz” vaatleriyle halkın birçoğunu peşinden sürükleyenler, HES konusunda hangi aşamaya geldiler?
Yani şu an kaç tane HES ünitesi elektrik üretiyor bilen var mı?
Zam kazığı yiyen halk tarafından; sorup soruşturan var mı?
Yok…
Ne üstüne vazife!…

Şu an ülkemizde 2400 küsur dolayında ÇED raporu alıp ve HES (Hidroelektrik Santralı) kurmak için yapılan müracaat olduğu söyleniyor…
Ve ülkemizin dört-bir köşesinde ÇED raporu alıp,1800 dolayında HES ünitesi ve regülatörü kurulduğu gazetelerde yazılıp çiziliyor.
Peki bunlardan kaç tanesi elektrik üretimi yapıyor?
Bunları sorup, soruşturmayacak mıyız?
Yaaaaa!
Efendilerimizin heyecan dolu nutuklarını dinlemek iyiydi..
Gerçekleri dile getirenleri -efendilerine şirin görünmek için- sosyal medyalarda dağını-taşını, ırmağını-deresini savunanları yerden yere vurmak iyiydi!

Demek ki gazın ayağı öyle değilmiş…
Demek ki her inişin bir yokuşu varmış…
Demek ki rüzgarın ardından yağmur ve yağmurun ardından kar yağarmış!
Yani…
Yanisi;
Her mevsimin bir sonu varmış…

Şimdi sohbetimizin ‘zam kazığını’ daha fazla dallandırıp budaklandırmadan, özetleyip sonlandıracak olursak;
Neymiş efendim;
“Şu sıralar her şeye zam geliyormuş”
Üstüne üstlük iki ayın içinde elektriğe de zam yapılmış…

Normaldir normal…
Üstelik normalde karşılamalıyız…
Tam tersine zamlar gecikince üzerinde düşünüp şaşırmamalıyız!

Son sözü Nazım Hikmet’in bir şiir dizesiyle bitirelim mi ne dersiniz?…
Evet öyle yapalım…
Ne diyordu şair ‘Akrep gibisin’ şiirini bitirirken;
(…)
“Şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak;
Kabahatin çoğuda senin….
demeye de dilim varmıyor ama…
kabahatin çoğu senin be kardeşim.”

NOT: düşünerek yaşayanlar,
Yaşadığı dünyayı sorgulayanlar,
Yarası olup gocunmayanlar,
Sohbet içinde geçen sitemli sözcüklerden alınmasınlar…
Sözün nereye gittiğini; arif olanlar anlar!…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?