DEMOKRASİ YAŞAM BİÇİMİNE TAŞINMIYORSA HUKUK DEVLETİNDE HUKUK TARTIŞILIYORSA

DEMOKRASİ YAŞAM BİÇİMİNE TAŞINMIYORSA HUKUK DEVLETİNDE HUKUK TARTIŞILIYORSA

 

Biz neyin tartışmasını ve neyin kavgasını yapıyoruz?

Cumhuriyet kurulalı tam 94 yıl olmuş ve biz hala ‘Reklam aralarında’ Cumhuriyetin ömrünün dolup-dolmadığını tartışıp duruyoruz!

Parlamenter demokrasiye geçeli; yetmiş yılı çoktaaan geçmiş ve biz hala demokrasi var mıdır, acaba yok mudur tartışmasını asla gündemimizden düşürmüyoruz!

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 5 kez Anayasa değişikliğinin altına imza atmışız; bayram sevinci içerisinde her yaptığımız yeni anayasamıza ‘Kabul’ mührü basmışız ama daha sonra ise büyük coşkularla yaptığımız ‘Anayasa hükümlerini’ tanımamışız ve yine kendimiz uymamışız!

Ülkemizde bugün itibariyle 84 Hukuk Fakültesi ve bu Fakültelerin başında 84 Rektör, Dekan, yüzlerce Akademisyen var. Bunların varlığını hiçbir zaman duymuşuz, nede farkına varmışız!

Ama 84 tane Hukuk Fakültemiz var diye göğsümüzü kabartarak sağda-solda hava atmışız!

Ki, bunlar bu zamana kadar yapılan tüm anayasa değişikliklerin de ne ortalarda görünüyorlar, nede “Yapılan yasanın şu tarafı iyi, şu tarafı kötü ” diye bir fikir beyan ediyorlar!

Ama fazlada haklarını yemeyelim; ara-sıra (kendilerini oralara kimler getirip, kimler tayin ettiyse) onların hem ekmeklerine yağ sürmek ve hemde yağlama-yıkama yapmak için demokrasi ve hukuk adına iyi fetva veriyorlar!

Onun dışında da zaten başka bir şeye karışmıyorlar!

Birlikte yaşadığı halkı “Demokrasi ve hukuk” konusunda yeteri kadar bilgilendirmek ve bu konuları içselleştirmeleri için bir çaba göstermekmiş, onların alanına girmez!

Bizde hukuk ve demokrasi öğrenilse-öğrenilse; en iyi siyasilerin seçim dönemlerinde “oy peşine” düştüğü dönemlerde öğrenilir!

Ya da televizyon kanallarında ondan bundan!

Sözün kısası ve en kestirme yoldan şunu demek isterim ki; “Biz oldum olası bize benzeriz”

Yani bizde hangi şey pratiğe taşınmıyorsa; biz onun en büyük tabelasını dikeriz!

İsterseniz aklımıza gelenleri şöyle bir sıralayayım bakalım doğru mu söylüyorum, yoksa uyduruyorum mu?

Tarım ve Hayvancılığı ortadan kaldırıp yok etmişi ama sizinde çok iyi bildiğiniz gibi “Tarım Bakanlığımız” var.

Ormanlarımızı yaka-yıka, talan ede-ede anasını ağlatmışız ama “Orman Bakanlığımız” var.

80 Milyonluk nüfusa sahip bir ülkede yüz kişiden-dördü kitap okuyor ve en babayiğit kitabın baskısı on bini geçmiyor ama bizde “Kültür Bakanlığı” var.

Hemde bir yandan “Kültür-Sanat Merkezlerinin” kapılarına kilit vurulurken!

Yaşamımızda her Allah’ın günü haksızlıklar ve adaletsizlikler yaşanıyor ve bir türlü bu adaletsizliklerin önü beri alınmıyor ama “Adalet Bakanlığımız” ve “Adalet Saraylarımız” var çok şükür!

Ve günümüzde hala “Hukuk ve Hukuksuzluk” tartışmaları sürgit devam ediyor ama tam 84 tane Hukuk Fakültemiz mevcut!

Kadınlar üzerinde yapılan baskılar, şiddetler ve ikinci sınıf yerine koymalar hala tarihe karışmamış ama “Aileden Sorum Bakanlık” gibi bir “Bakanlığımız” var…

Yani hangi konuyu yaşamımızda işe yarayacak hale dönüştürüp ve pratiğine taşımamışsak onun bizde ‘Bakanlığı ” vardır…

Bakın ülkemizin üç tarafı denizle çevrili olmasına karşın ve ülke içerisinde bir sürü göl ve derelerimiz, akarsularımız olmasına rağmen “Deniz-Göllerden sorumlu Bakanlık diye bir bakanlığımız var mı; yok!

İşte biz böyle anlaşılmaz bir milletiz!

Oldum-olası hep elde edemediğimiz şeyleri tartışırız.

Toplumsal mutluluğu birlikte yakalamak içinde, hiçbir zaman iyi ve güzel şeylerin yanına yaklaşmayız!

Çünkü “güzel” şeyler efendilerimize layıktır!

Bize düşen görev ise; Allah’ın her günü onların mutluluğuna uzaktan bakıp ve lak-lak yapmaktır!

Ve bu yaşam biçimi de bize müstahaktır!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?