DAHA ÖNCELERİ NERELERDEYDİNİZ?

DAHA ÖNCELERİ NERELERDEYDİNİZ?

Aradan iki hafta geçmesine karşın gündemin ilk maddesindeki yerini korumakta.

Görsel, yazılı ve sanal medya üzerinden gerçekler öğrenildikçe, ülkemizin çok büyük bir tehlike atlattığı, neredeyse sırat köprüsünden geçildiğini anlamamak olası değil.

Hedefleri Anayasa, bağlı tüm kurum ve kuruluşlarla laiklik, demokrasi, hukuk devletinin ortadan kaldırılması, Cumhuriyet rejimi yerine kendi görüşleri doğrultusunda farklı bir yönetim kurmaktı.

Onların planına göre ordu, polis ve halk çatışma içersine gireceklerdi.

Kuracakları yönetim biçimi, 12 Eylül faşist cuntasını mum ışığı ile aratacaktı.

Dönüşü olmayan, bir saat sonrasının görülemediği, iç savaş ve sonucunda ülkenin bölünmesine kadar gidilebilecek bir durum ile karşı karşıya kalınacak, ülke elden gidecekti.

Kısaca, Türkiye Cumhuriyeti’nin sona erdirilmesi amaçlanmaktaydı.

Ülke çok derin bir uçurumun kenarından döndü.

Atatürkçü askerler, emniyet kuvvetleri, siyasiler ve tüm yurttaşların darbeye karşı duyarlı davranması, duyulduğu andan itibaren birlikteliği ve toplumsal muhalefet etmeleri darbenin gerçekleşememesinin en önemli nedeni oldu.

Bu başarı sadece tek düşünceye değil, toplumdaki farklılıkların beraberliklerine aittir.

Toplumun her kesimi darbeye karşı ulusal bir duruş göstermiş ve başarmışlardır.

Onların önü kesilmeseydi bugün çok farklı bir Türkiye’de yaşayacaktık.

Darbe esnasında halkın meydanlara inmeleri çağrısı bazı kesimlerce eleştirildi.

Sonuçları itibariyle başarıya ulaşıldı.

İlk günlerdeki karmaşanın sonunda Atatürk, cumhuriyet ve demokrasiyi görmezlikten gelenlerin birçoğu hızla yitirilen değer ve kavramlara sahip çıkmaya başladılar.

Alanlara inilerek adına “demokrasi nöbeti” koyulan sahiplenme olumlu bir işaretti.

Ancak, bir kısmı asla inandırıcı değiller.

Maaşını devletten alıp, hizmeti ilah belledikleri şahsa yapanlar da meydanlarda.

2004 yılında ADD Şube Başkanı Hilmi Taşkın ile mahalli TV’de yaptığımız programda, H.Taşkın’ın “Gülen Cemaati kamu kurumlarını ele geçirmekte, Giresun’da 55 ışık öğrenci evi bulunmakta, yetkililerden yardım görüyorlar, devlete sızıyorlar..” benzeri sözler söylemişti. Ertesi gün dönemin emniyet yetkilisi telefonla arayarak, “..hocam bu konuya fazla değinmeseniz, onlar ülke adına çalışıyorlar…” demişti.

Ziyaret için makamına gittiğimiz ilçe yöneticisine, “…eğitimi ele geçirmeye çalışan cemaate dikkat etmek gerekiyor…” dediğimde, ilgili şahıs “…hocam onlar hizmet hareketi olup, devletine bağlıdır, size katılmıyorum…”  tepkisi göstermişti.

Adını hatırlamadığım bu kişiler acaba meydanlarda “demokrasi nöbeti” tutuyorlar mı?

Hiç hak etmediği halde, cemaat aracılığı ile bulunduğu yere ışık hızıyla yükselen ve her ortamda onlardan övgü ile söz eden şahsın hafta içinde elindeki Türk Bayrağı ile Atatürk Meydanı’nda “ demokrasi nöbeti” tutarken görüntü verdiğini duyunca, diğerleri ile birlikte söyleyecekleri, ünlü bir siyasetçimizin “dün dündür, bugün de bugün”  sözünü anımsadım.

Bu ve benzerleri asla inandırıcı değilsiniz.

Daha düne kadar önünde diz çöktüğünüz, kendisini ulaşılmaz bir güç ve ilah olarak gördüğünüz ilkokulu dışarıdan bitiren mahlûk başarılı olabilseydi, bugün meydanlarda  “demokrasi nöbeti” tutuyoruz diye caka satma yerine, o şahıs adına yapılan törenlere katılacaktınız

Amerika’dan, Ankara Esenboğa Havaalanına inmelerini sabırsızlıkla bekleyecektiniz.

Onlara önerimiz, size hiç yakışmayan “Türk Bayrağı” nı elinizden bırakınız.

Çünkü sizler, o anlayışa hizmet ederek topluma ihanet ettiniz.

 

“…..Ülkemizi dünyada tanıtıyor, hiçbir beklentisi ve kötü niyeti yok, her şeyi ülkesi için yapmakta, masumca yapılan hizmet hareketidir…“ diyerek yıllarca değirmenine su taşıdığınız, ilah olarak bellediğiniz, toz kondurmadığınız zat amacına ulaşamayınca, meydanlarda nöbet tutuyorum diye boy gösterenler,

Bu yapılanmanın ülkemiz adına yıkım olacağını söyleyenlere karşı savaş açanlar,

Devlet makamlarını hak etmeyen liyakatsiz kişilerle doldurulurken, TEOG, KPSS, LYS ve diğer tüm sınavlarda sorular birilerine verilirken sesleri çıkmayan, görmezlikten gelenler,

Ve niceleri, DAHA ÖNCELERİ NERELERDEYDİNİZ?

Tebaa, kul olmuş, aklını kiraya veren beyinleri kirlenmişler meydanlarda ne işiniz var?

Kirlenen el, vücut yıkanarak temizlenir ancak, ya beyinler nasıl temizlenecek?

Biliniz ki, çağdaş uygarlığı yakalama, başarılı olabilmenin yolu Atatürkçü düşünce,

ilke ve devrimlerini benimsemek, içselleştirmekten geçer.

Önemli olan şahıslara değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?