CHP seçmeni küserse…

CHP seçmeni küserse…

Yerel seçimler sonbahardan itibaren gündemde daha çok yer alacaktır. Belki de yerel seçimin erkene alınması konusu daha yüksek sesle tartışılacaktır.
Bilindiği gibi yerel seçimlerin erkene alınması için anayasa değişikliği gerekiyor.
İktidar, değişiklik için TBMM’de yeter sayıyı bulacağını gördüğü an bu adımı atmak ister. Aksi halde yerel seçimler Mart 2019 tarihinde gerçekleşir.
Ekonomik durum da,
Siyasal gelişmeler de seçim tarihi konusunda belirleyici olacağa benziyor.
TBMM’nin tatilde olması ve 1 Ekim’de açılacağı da düşünülürse, yerel seçimlerin zamanında yapılacağını düşünmek daha mantıklıdır.
CHP’de yaşadığı sorunlar nedeniyle seçimlerin zamanında yapılmasını ister.
İYİ Partide, yaşadığı sıkıntılı süreçler nedeniyle yerel seçimlerin erkene alınmasını istemez.
İktidarda istemez.
Ekonominin durumu ortada…
Enflasyon almış başını gidiyor. Zamlar halkın belini büküyor.
Doğalgaza ve elektriğe yapılan son zamlar önümüzdeki aylarda, vatandaşın bütçesinde ‘deprem etkisi’ gösterecek gibi görülüyor. Yani bu daha iyi günler!
Ve yeni zamlarla ‘artçı sarsıntılar’ sürecektir.
Ekonomik krizlerin iktidarları götürdüğü gerçeği de ortada iken, Erdoğan’ın yerel seçimlerin erkene alınmasına sıcak bakacağını düşünmüyorum.
Sadece HDP yerel seçimlerin erkene alınmasını ister.
O da kayyumda olan belediyeleri yeniden kazanmak için ister…
Kayyum eli ile bölgedeki belediyeleri iktidarın kontrol ediyor olması da Erdoğan’ın işine geldiği için, iktidar erken yerel seçimi istemez.
***
Yerel seçimlerin sonucunu etkileyecek pek çok faktör vardır. Aday seçimi ve seçim yöntemi bunlardan en önemlisidir.
Kadroların kurulması da önemlidir.
Gayrı resmi veya resmi ittifaklar ile işbirlikleri de önemlidir.
Bu seçimde CHP seçmeninin tavrı da önemli ve belirleyici olacağa benziyor.
24 Haziran seçimleri öncesinde gerek cumhurbaşkanı adayı belirlemede, gerekse milletvekili adaylarını belirlemede yaşanan sorunlar var. Seçim gecesi yaşanan sorunlar var. Seçimlerin ardından parti içinde yaşanan sorunlar var.
Muharrem İnce ekibinin, “Değişim ve Umut Kurultayı” için delegelerden imza toplama çalışması var.
Genel merkezin ‘kurultay olmasın’ çabaları var.
Karşılıklı sözler var. Karşılıklı hatalar var.
Ve yandaş medyanın soruna ‘benzin dökme’ çabaları var.
Tüm bu gelişmeler sonrası, CHP seçmeninde oluşan sandığa gitmeme, yerel seçimleri boykot etme eğilimi var…
Bu eğilim yerel seçimlere kadar sürerse, o tarihe kadar sorun çözülemez ise önemli sonuçlar doğurabilir.
CHP seçmeninin sandığa gitmeme tavrı pek çok yerde alınabilecek belediyelerin kaybına yol açabilir.
‘Parti dibe vursun da bu yönetimden kurtulalım’ anlayışı seçmene dar bir perspektiften doğru bir tepki imiş gibi gelebilir. Fakat daha geniş düşündüğümüzde son derece yanlış bir tepkidir. CHP seçmeninde oluşan bu tavrı giderecek söylemler ve eylemler yerine genel başkanın, seçimlerin değerlendirildiği son PM toplantısında söylediği ve bir liderin asla söylememesi gereken “…küskünler seçimleri boykot edeceklerine gitsinler doğrudan AKP’ye oy versinler” sözler de yanlıştır.
İki yanlıştan bir doğru çıkmaz!
***
CHP seçmeni genel başkanı ve genel merkez yönetimini eleştirebilir. Değişim isteyebilir. Gerçekleşmemesi moralini bozabilir.
Yaşadığı kentte pek çok yanlışı görüyor olabilir.
Doğru tavır parti içinde mücadeleye karalılıkla devamdır.
Sandığa gitmeme, seçimleri boykot etme partinin oylarını düşürür mü? Evet düşürür.
Bu harakiri yapmak değil midir?
‘Pireye kızıp yorgan yakma’ değil midir?
Alınabilecek bazı kentleri baştan kaybetmek değil midir?
Elinde bulunan belediyeleri teslim etme değil midir?
İktidarın geneli ve yereli tümüyle yönetmesine katkı sunmak değil midir?
O halde ‘sandığa gitmeyeceğim’ düşüncesinde olanlar oturup sağlıklı bir değerlendirme yapmalıdırlar. Kişilere kızarak partiye ve ülkeye zarar vermenin tarihi sorumluluğu oldukça ağırdır.
CHP seçmenine küsmek değil, mücadele etmek yakışır!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?