Çare; Dindaş ve Soydaş Birlik mi?

Çare; Dindaş ve Soydaş Birlik mi?

Piyasalardaki istikrarsızlığın tartışıldığı bugünlerde; başarısızlıkla sonuçlanan 15 Temmuz askeri darbe girişiminin 2. ayağını ekonomi alanında gerçekleştirme çabası olarak yorumlanıyor…

Bir ekonomik malın ya da değerin pahalanması; ona yapılan aşırı taleple doğrudan alakalıdır. Bu talebin yanında güvensizlik, istikrarsızlık gibi spekülatif ortamlar oluşturmak da önemli bir faktördür. Sıcak para sahibi dediğimiz çoğu dış kökenli ve Yahudi sermayeli şirketler; bulanık suda kolay balık avlama yöntemiyle sonuca gitmeye çalışmaktadır.

Bu sadece Türkiye için değil; tüm dünya ülkeleri için geçerlidir.

İster uluslararası deyin, ister küresel deyin nasıl anlarsanız anlayın kapitalist, emperyalist ve siyonist zihniyetin kâr eksenli anlayışı budur.

Çok basit olarak istikrar ortamında o ülkenin piyasa kanalıyla kullanılabilir döviz rezervlerini uygun ve ucuz olarak almak, sonra yukarıda ifade ettiğimiz gibi suyu bulandırarak siyasi, sivil ve askeri darbe girişiminden al, terör olaylarını pohpohlamak, bazı ses getirecek sabotaj eylemler gibi halkın ve yatırımcıyı ürkütmek güvensizliğe iterek istikrarsız ortam oluşturarak sonuca gitmeye çalışmak istemeleri doğalarında mevcuttur.

Bu necîp milleti test ederlerken bilmiyorlardı ki 15 Temmuz’un sonucunu onlar da beklemedikleri şekilde yaşadılar. Ancak hâlâ gerekli dersi alamamışlar herhalde…

Daha da artar algısına kapılmayıp makul oranda dövizi bozdurmak, zorunlu mali ihtiyaçlar hariç Merkez Bankası’nın elindeki nakit parayı piyasaya müdahale adına elden çıkarmamalıdır.

Döviz bazında zararı olan şirketlere TL bazında istikrar adına destek verilmelidir.

Düşman tankına ayağındaki ayakkabısını, jetlere kuş sapanıyla taş atarak mermilerin arasında dans ederek vatanı için şehitlik dahil her fedakarlığı yapan bu millet bence ‘İkinci 15 Temmuz Kalkışması’ ki ben buna ‘Ekonomik Emperyalist Kalkışması’ diyorum; aynı direnç ve mukavemet ile mücadelesini yapmalı ve yapacağına da güvenimiz tamdır.

Küresel güçler; Türkiye’yi bölgesinde sıkıştırmaya çalıştırılmakta ve iş birliği yapabileceği Müslüman ülke İran’la karşı karşıya getirilmekte, Suriye-Irak üzerinde oynanan ve kurulan sofrada Türkiye’yi görmek istemeyen küresel güçlere karşı eksenimizin Rusya’ya kaydırıldığını görmekteyiz…

Alternatifsizlik, dış siyasette daha da büyük risk taşımakta olup çarenin uyutulmaya ve unutulmaya çalıştırılan DİNDAŞ ve SOYDAŞ siyasetinin yanı sıra; askeri ve ekonomik iş birliğinin ne kadar elzem ve ihtiyaç olduğunu bilmem vurgulamaya gerek var mı?

Selam ve dualarımla başka bir yazıda buluşmak üzere…

Fethi KARAHÜSEYİN

İslam Ekonomisi ve İktisatçısı

Toplum Bilimçi-Araştırmacı

fethikarahuseyin@gmail.com

Whatsapp: 05333839044

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?