Siyasete talip olmak isteyenlerin dikkat etmesi gerekenler…

Halkla iç içe olmanın, halkın nefesini hissetmenin güzel bir tespiti…

Bildiğiniz malum hikâye…

Fatih İstanbul’u fetih için bütün hazırlıkları yapar.

Halkın da bu büyük fetihe hazır olup olmadığını görmek için bir tebdili kıyafetle halkın arasına girer.

Sabah sabah bir esnafa uğrar bir batman bal ister ve alır.

Bir batman da yağ ister, esnafın tarihleri aşıp giden şu veciz sözü yankılanır: ‘’Ben bugün siftahımı yaptım, komşum yapmadı yağı da ondan al’’

Fatih Sultan Mehmet yandaki komşudan yağı alır, bir batman da pirinç ister.

Bu defa esnaf da başka birini gösterir.

Cevap yine aynıdır,

‘’Ben bugün siftahımı yaptım komşum daha siftah yapmadı. Onun da çoluk çocuğu var. Pirinci de ondan al” der.

Fatih paylaşımı, kardeşliği ve dostluğu görünce; “Bu millete değil İstanbul’u dünyayı fetheder” deyip yola çıkar.

Milletin arasındaki bu kaynaşma ve beraberlikle aşılmaz denen dağlar aşılır.

O yüce insan, peygamber duası almak için yola çıkar.

Olmazı oldurur.

Ya bugün Fatih’in torunları ne halde?

Hep bana hep bana diyen bir nesil ortaya çıktı. Bizi unuttuk. Ben’i yaşıyoruz.

Bugün ülkeyi yönetmeye talip olan vekiller, aynı makamda sürekli ben olayım ben olmazsam tufan olur diyorsa…

Fatih’in yedi cihanı dize getiren ruhundan mahrum kalmış demektir.

Hizmete talip olanlar da arada bir dinlendirilmelidir.

Bu yöneticiler zaman içerinde halktan kopmakta, ayaklar yere basmamaktadır.

Aynı simaların tekrar sahaya sürülmesi toplumdaki heyecanı kaybettirmekte ve insanların davaya olan inancını azaltmaktadır.

Halktan güç alamayan hiçbir yapı ilelebet devam edemez.

Adaylık sürecinde, kendilerini merkezin adayı görmek kadar vahim bir durum yoktur.

Siyasiler merkezin değil, halkın adamı olmalıdır.

Seçimlerde adaylara oyu verecek merkez değil halktır.

Halkın önüne sunulan adayların halkta karşılığı yoksa halk gerekli dersi verir.

Yeni Türkiye’de halk, yeni simalar yeni canlar arzulamaktadır.

2023 süreci, halkın daha fazla demokrasi daha fazla hukuk istediği bir süreçtir.

Tepeden servis edilen adaylar halkta karşılık bulamaz.

Yapılacak tek şey;

Kerameti kendinde gören kişiler, merkezin gözünden kaçıp aday olsalar da, çevrenin tepki ve tavırlarını görüp, “halkın gönlünde olmayanın mecliste yeri yoktur” diyebilme cesareti gösterebilmeleri kişiyi yüceltir.

Yoksa halkın gönlünde olmayan adaylarla, dört ayda bir seçime gitmeye başlarız ki,

Bu hem ülkenin hem de toplumun felaketi olur.

Erdemli bir siyasi, siyasi ikbalini değil; ülkenin geleceğini düşünür.

Sade, gururlu vatandaş olmak; bol apoletli bol unvanlı olmaktan iyidir.

Kendini bulunmaz hint kumaşı görenler,

Yarın selam verecek bir çift göz bulamayabilirler.

Halkta karşılığı olmayan ama Bizans oyunlarıyla bir yerlerde ikbal hazırlayanların yarını meçhuldür.

Bu oyunlar sadece kendilerini değil, yaşadıkları toplumları da gerilere götürür.