BİNLERCE ÖĞRENCİ SIFIR ÇEKMİŞ BİNLERCESİ DE BARAJI AŞAMAMIŞ

BİNLERCE ÖĞRENCİ SIFIR ÇEKMİŞ BİNLERCESİ DE BARAJI AŞAMAMIŞ

Neymiş efendim;
“Üniversite Sınavlarında 41 bin öğrenci hiçbir soruya doğru yanıt veremeyip ‘sıfır’ çekmiş”
Ve;
“496 bin öğrencide barajı aşamamış”

Eeeeeee!
Ne olacaktı?
Gayet normal…
Tam tersine bunun dışında bir sonuç beklemek anormal…

Üstelik üniversite sınavlarına çeken öğrenciler sıfır çekiyor da…
Dünya üniversiteleri başarı sıralamasında sanki üniversitelerimiz sıfır çekmiyor mu?
Birçok üniversitemiz de sıfır çekip sıralamanın sonlarında nal topluyorlar!

Eeeeee?
E’si şu;
Demek ki bizim eğitim sistemimizde müzminleşmiş bir sorun var!
Hemde büyük bir arıza var…

Zaten eğitim sistemimizin arızalı dönen çarkında büyük bir arıza olmalı ki; en büyük makam koltuğuna kim otursa, hemen kendi kafasına göre bir değişiklik yapıyor…
“kendi kafasına göre” sözünü bilinçli kullanıyorum…
Çünkü benim bu güzel ülkemde yapılan hiçbir şey demokratik katılımcılığa ve teamüllere göre değil, herkes kafasına göre takılır!
Anımsıyor musunuz bilmem…
20-25 yaş altında olanlar pek bilmezler de…
Ancak o yaşın üzerinde olanlar çok iyi anımsarlar diye tahmin ediyorum…

Bundan 20-25 yıl öncesine kadar bütün köylerimizde İlkokullar, hatta birçok merkezi ve kalabalık köylerimizde ortaokullar vardı.
Hepsi de zaman içinde birer birer kapandı…

Halbuki köylerimizde ve hatta yerleşke alanı büyük ve dağınık yerleşkesi olan birçok köylerin mahallelerinde de okullar vardı.

Kısacası,öğrenci sabah kahvaltısını yaptıktan sonra köyündeki veya mahallesindeki okula gider ve ana-baba da bağda bahçede kendi işine gücüne bakardı…

Eeee, sonra ne oldu?
Ne olduysa 12 Eylül darbesi ve ardıl yıllarında oldu…

İnanılacak gibi değil ama önce be-on köyün ortak kullanımına sunulan YİBO (Yatılı Bölge Okulları) yaptılar..
Köylerdeki birçok öğrenciyi sınav sistemiyle buruya yığdılar…

Olmadı daha sonra ‘taşıma’ sistemi uygulaması getirilerek ‘taşıma suyla’ değirmen döndürmeye çalıştılar!
Daha da olmadı köy okullarının kapılarına birer birer kilit vurup en sonunda hepsini kapattılar…

Yani bir anlamda “çocuklarınızla birlikte terk edin köylerinizi ve bir an önce kapağı size en yakın kasabalara ve kentlere atin” dediler…
Ve bu sihirli ve gizemli yöntemle de köyleri boşaltıp, şehirlere doldurdular…

Bugün ise İstatistiksel bilgilere göre 81 milyonluk nüfusumuzun sadece ve sadece 6,5 ve 7 milyonu köylerde kalmış…
Yani -savaş yıllarında olduğu gibi- köyde birisi ölse, komşu köylerden cenazeye iştirak eden olmasa, neredeyse tabutu omuzlayıp, mezarlığa kadar götürecek adam kalmamış vaziyette desem bilmem ki fazlamı abartı olur?

Yani demem o ki; Köylerimizdeki köy İlkokulları kapatıldı..
Hiçbir köyümüzde okul kalmadığı gibi nüfusta kalmadı…
Ama nasıl bir hikmetse eskiden köyler kalabalıkken, köyde bir cami yetiyor ve artıyordu bile…
Ama şimdi beş-on kişiye veya her mahalleye bir Cami yapıldı…
Gel de çık işin içinden çıkabilirsen…

Özetleyerek sohbetimizi sonlandıracak olursak ve uzun sözün kısası; gerçekleri eğip bükmeye ve sağa-sola çekmeye hiç gerek yok…
Eğitim sistemimiz baştan ayağa bozuk…
Neresinden tutsan, ilmik ilmik eline geliyor ve dökülüyor…

Yok; bu yılki ‘yazı karakteri’ el yazısı mı olsun, dik mi olsun?
Yok; din derslerini birinci sınıftan mı başlatsak yoksa okul öncesi ana sınıfından mı?
Yok; ilkokula kayıt olacak öğrenciler 4 yaşında mı kayıt yapılsın, yoksa okula 5 yaşına mı başlasın?
Vesaire, vesaire…
Listeyi uzatın uzatabildiğiniz kadar, uzadıkça gidiyor…

Özetin-özeti son söz olarak şunu demek ister ve sohbetimizi iki örnekle bitirmek isterim…

12 Eylülcülerin darbesinden öncede eğitim sistemimizde bazı eksiklikler ve arızalar vardı…
Amerikalıların “bizim çocuklar” dediği 12 Eylül cuntacılarının ve onların ardıl yönetimlerinde -eğitim sistemi- iyece rayından çıktı.

Yani 12 Eylül faşist ve gerici darbe yapıldıktan sonra kendi kafa yapılarına uygun öyle insan yetiştirdiler ki sürüsüne bereket!

Örneğin:
Sivas’ta ‘İstiklal Caddesi’ ismini silip onun yerine (ne şehidi ise) Şehit Muhammed Mursi ismini verecek kadar ileri giden Sivas belediye başkanı 12 Eylül olduğunda 8 yaşındaydı ve onların eğitim sistemiyle beslenip büyüdüğü için bu kadar yürekli, cesur kararlar alabiliyor…

Yine ikin örneğim ise daha iki gön önce Bursa Belediye Başkanı da 12 Eylülde 10 yaşında olup ve onun felsefesiyle beslendiği içindir ki: “30 Ağustos Zaferi (bayramı) herkesin bayramı değil” diyebiliyor…

Son söz;
E, şimdi bu durumda ve bu eğitim sisteminde 41 bin öğrencimiz Üniversite sınavlarında ‘sıfır’ çekmiş 496 bin öğrencimiz ise puan barajını aşsa ne olur, aşmasa ne olur?

Bence üzerinde hep birlikte düşünelim…
Çünkü birlikte düşünmekten zarar gelmez..

Tekrar bir başka sohbet konusunda görüşmek üzere;
Hoş kalın, hoşça kalın,
Sağlık içerisinde kalın,
Ülke sorunlarından uzak kalmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?