Anlayana…

Hayat bazen ucuz masalarda oturan, görüntüsü berbat olsa da yüreğinde kopan fırtınaları saklayan hayat kadınlarının öyküsü kadar acımasızdır;

Ne garip iki satır söze baktığınızda,

Kimi derinden bir ah çeker bir baksanız içime roman olur der.

Kimi hayat bana böylede güzel der sıyrılır işin içinden .

Kimi doğruyu söyler dokuz köyden kovulur. Kovulduğu yetmiyormuş gibi ardından söylenmeyen kalmaz. Söylenenler bilmezler ki kendi acı sonlarını hazırlarlar.

Kimi yalanları ile methiyeler düzer ardında sürü gezer. Söyledikleri yalanlara kendileri de inanır inanmasına da sonrasında gelen felaketin içerisinden yine sıyrılacak yolu bulurlar.

Bu nasıl bir hayat diye sorgulamak ise garibanlara düşer.

Suçludan önce neden suç işlendiğinde, yalandan önce yalanın kimin söylettiğine bakacaksın.

Sahi kimdi suçlu?

Evde itibar görememiş, horlanıp aşağılanan kadın mı?

Yoksa adamı yanlış yetiştiren ve yine bir kadın olan “ana mı?”

Kim suçlu ?

Yoksa yaşam haklarının adil olmadığı düzen mi ?

Neydi insanlığı bu noktaya getiren.

Var mı bilen ?

Elbette hepimiz biliyor ve işimize gelen pencereden bakıyoruz gibi görünüyoruz.

Kimimiz susmayı, kimimiz konuşsak ne olur demeyi ,kimiz de sonuna kadar mücadele etmeyi tercih ediyoruz.

Bence doğru bildiğimiz her konuda el ele verip birlik olmalıyız.

Kulağımda küpe gibi saklı kalan rahmetli matematik hocamın sözü çınlıyor.

“Toplumlar ahlaki değerlerini yitirdiklerinde içten içe yok olurlar. Öyle bir zaman gelecek ki ! sözde din adamları dinimizle alakası olmayan fetvalar verecekler. Kadınlar ve erkekler kendilerine yakışmayan örtülerin içerisine girecekler .”

Çokta eski tarih sayılmaz aslında sene 1978 bu sözleri söylediğinde merhum İsmail Değirmencioğlu’nun söylediği sözler.

Ülkenin “faşist ve komünist diye bölündüğü yıllar.

Cennet gibi bir coğrafyaya sahip olduğumuz Ülkemiz üzerinde ne hain oyunlara gebe kaldık ta yıkılmadık ayaktayız .

Unuttuğumuz en önemli şey ise “NAMUS” bacak arasında değil e “BEYİN’ de” olduğunu unuttuk.

İslam dininde “kadınları ve çocukları koruyunuz” sözünü unutup her iki varlığında üstünden geçen cennetlik geçmeyeni cehennemlik sayıldığına seyirci kaldık.

Yok böyle bir dünya ,her gün kadın cinayeti, çocuk tacizcileri ve adaletin terazisinin ağırlı tartamadığı günler.

Aklıma takıldı ,acaba babası tarafından taciz edilip tecavüze uğrayan kız çocuğu Devletimiz tarafından koruma altına alınır .Baba hapsi boylar. Ve baba ben kızımla evlenmek istiyorum derse Devletimiz bu çocuğu babaya teslim edecek mi ?

Sonuçta ortada bir tecavüz ,birde mağdur var. Ve böylece sayısını bilemediğimiz aile içi tecavüze uğramış bir yığın çocuk var.

Birde vay geldi erkek çocuklarının başına. Gerçi içsel kanayan bir yarada olsa üstü örtbas edilen erkek çocuklarımıza yönelik taciz ve tecavüzler.

Az keza içeride hapis yatan biri çıkıp ta bende evlenmek istiyorum derse ne olacak .

Kim bilir belki de Hollanda’ya gönderirler nikah kıyar bir daha geri dönerler.

Kadına kalkan eller kırılsın dersem ,kırılır mı ?

Cinsiyet ayrımı yapmadan içlerinde ki pis sapıklık duygularına engel olamayan hainlerin uzuvları lime lime olsun dersem olur mu ?

Acaba…

Ey kendini her türlü fetvayı vermeyi mübah sayanlar, oturduğunuz yerde bir eliniz yağda bir eliniz orada fetva verene kadar Müslüman Ülkeleri kan ağlıyor. Kasalarınızda biriktirdiklerinizin birazını gönderseniz binlerce çocuğun hayatı kurtulur. Verdiğiniz fetvalar üzerinden pirim yapana kadar son zamanlarda esefle izlediğim miniminnacık İmam hatip orta kısım çocuklarının videolarına bir bakın derim. Bugün günlerden “cumartesi” içimizi karartın diyenlere gelsin ..

“ANLAYANA”

Güneş’in ışığı çaldı gözlerime

Bir tutam mavi

Bir tutam yeşil

Bir tutam gökyüzü

Bir tutam ah o’ çınarımın

Rengârenk yaprakları

Cebimde umutlarım

Mavi/beyaz “gökyüzüm”

Güneş çaldı gözlerime

Gün umut

Gün sevda