ABD,60 BİN KİŞİLİK PYD ORDUSUNU NİYE DONATIYOR?

ABD,60 BİN KİŞİLİK PYD ORDUSUNU NİYE DONATIYOR?

Büyük Ortadoğu Projesi’nin ne olduğunu sanırım pek çoğumuz biliyor. Bilmeyenler için Dış İşleri Bakanlığı döneminde Condalizza Rice’nin şu sözü üzerine düşünmelerini öneriyorum.

“ BOP ile Türkiye dâhil 22 İslam ülkesinin sınırları değişecek.”

Amaç gayet net açıklanmış…

Peki, bu 22 ülkenin sınırları nasıl değişecek?

“Arap Baharı” bu süreç için uygulamaya konulmuştur.

Suriye ve Irak’ta ki gelişmelere bu pencereden bakmamız gerekiyor…

ABD’nin 1.Körfez Krizi sonrasında 36. Paralelin kuzeyinde uçuş yasağı uygulaması da bu nedenledir. Bu uçuş yasağı ile Kuzey Irak (Musul ve Kerkük dâhil) Bağdat yönetiminin denetiminden- yönetiminden çıkarılmış ve Irak bir bakıma fiilen bölünmüştü.

Kuzeyde Barzani’nin Erbil merkezli kendi özerk yönetimini kurması için adımlar atıldı. Ankara’da bu süreçte ABD’nin yanında yer aldı!.

Karşılığında da ABD ülkemize tanker uçak sattı!

ABD’nin bu stratejisinin amacı ne idi? Elbette ki Kuzey Irak petrollerine egemen olmaktı.

1992-2003 yılları arasında ABD önderliğinde Kuzey Irak’ta gereken ‘ön çalışmalar’ yapıldı. Sıra geldi petrollerin Akdeniz’e akıtılması için adımların atılmasına…

***

ABD, ilk adım olarak şu planı devreye sokmak istemiştir.

Irak’ta Saddam yönetimi devirmek için gerekçe yaratmak ve İskenderun Körfezine askeri yığınak yapmak.

Türkiye’den, İskenderun limanından Habur’a kadar olan güneyde sınır boyunca askeri hareket için kullanacağı bir ‘koridor’ talep etmek.

Kuzey’den Irak’a girmek ve Saddam yönetimine son vererek Irak’ı parçalamak…

Gerekçe hazırdır.

“Saddam muhaliflere karşı kimyasal silah kullanıyor.”

Bu algıyı tüm dünyaya yaydılar. Yani gerekçe yaratıldı.

Ancak 57. Hükümetin Başbakanı Ecevit topraklarımız üzerinden ABD askerinin Irak’a yapacağı kara harekâtına karşı çıktı.

Sonra ne mi oldu?

  1. Hükümet yıkıldı ve MHP liderinin çağrısı ile 3 Kasım 2002 erken genel seçimlerine gidildi. Kısa süre önce kurulmuş olan AKP tek başına iktidara geldi.

Ardından AKP, 1 Mart 2003 tarihinde, ABD askerlerinin İskenderun –Habur hattını kullanabilmesi için tezkereyi TBMM’ye getirdi.

Tezkere, CHP lideri Baykal’ın etkili çabaları ve henüz ‘milli görüş’ gömleğini çıkarmamış olan AKP’li milletvekillerinin de desteği ile reddedildi.

Böylece ABD’nin 1. hamlesini TBMM bozmuş oldu.

***

  1. Körfez harekâtı sonrasında Saddam devrildi. Erbil Merkezli Barzani yönetimi güçlendi. Bağdat yönetimi yeniden oluşturuldu. Talabani Irak Cumhurbaşkanlığına getirildi.

Şimdi Irak’ta ABD’nin eli daha güçlü idi…

Bu kez Kuzey Irak petrollerinin Akdeniz’e akıtılması için 2. Plan devreye sokuldu.

Bu plana göre;

Suriye ile Türkiye arasında iyi ilişkiler kurulacaktı. Nitekim bu gerçekleşti. Esat ile Erdoğan dost oldular. Ortak bakanlar kurulu toplantısı yapıldı. Bodrum’da birlikte tatil yapıldı…

Sonra da gündeme planın yeni aşaması geldi.

Madem Suriye ile aramız son derece iyi, o halde iki ülke arasında mayınlı araziye ne gerek vardı?..

Temizleyelim gitsin denilmeye başlandı.

Kamuoyu hazırlandı…

Sonra gündeme mayınlı arazilerin temizlenmesi karşılığında 49 yıllığına İsrail’e kiralanması geldi!

550 km uzunluğuna ve 350 metre genişliğindeki arazi 49 yıllığına İsrail’e bırakılacak ve ABD İsrail’e bırakılan topraklarımız üzerinden Akdeniz’e petrolü akıtacaktı…

Konu tartışma yarattı.

TSK karşı çıktı.

CHP ve diğer muhalefet partileri karşı çıktı.

AKP oyları ile TBMM’den mayın temizliği konusu geçti. CHP konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü ve iptal ettirdi. (CHP 25 Haziran 2009 günü AYM’ye başvuru yaptı. Başvuruda MHP’li milletvekillerinin de imzası vardı)

CHP ve Baykal, ABD-AKP işbirliği ile gerçekleştirilmeye çalışılan büyük bir oyunu bozdu.

Sonra ne mi oldu?

Baykal’a kaset komplosu kuruldu!

MHP’li lere (AYM başvurusunda imzaları olan Genel Başkan yardımcılarına) kaset komplosu kuruldu.

TSK’ya karşı ‘kumpas’ başladı

***

Kısa bir süre sonra Suriye krizi başladı. Aslında bu kriz, ABD’nin 3. adımı olarak bilinmelidir.

Çünkü ABD, enerji koridorunu biraz daha güneye kaydırmıştı.

Kuzey Irak ve Kuzey Suriye üzerinden Akdeniz’e ulaştırmak istiyordu.

Tabi bizimkiler yine baş destekçilerden idi…

Şam yönetimine karşı ‘rejim muhalifleri’ adı altında ‘cihatçı ‘ örgütlerin oluşturulmasında rol oynadık.

Onlara ‘eğit-donat’ kapsamında askeri eğitim verdik.

Yaralananları ülkemizde tedavi ettik.

Mayınlardan temizlenmiş olan sınır yolgeçen hanına çevrildi…

PYD’ye yardım amaçlı olarak Kuzey Irak’tan peşmergelerin topraklarımızı kullanarak Suriye topraklarına geçmesine izin verildi. (29 Ekim 2014 tarihi de ilginçtir!)

ABD’nin devreye soktuğu 3. planı Esat’a destek olan Rusya ve İran bozdu.

Hatta ABD-YPG ittifakı ile ‘aldatılma’ sendromu yaşayan Türkiye’de giderek Rusya-İran işbirliği ile yakınlaştı.

Şimdilik 3. plan büyük oranda bozuldu.

***

ABD bu boş durur mu?

Bölgedeki gelişmelere dikkatli bakacak olursak boş durmadığını görüyoruz.

ABD, İngiltere ve İsrail bir tarafta…

Rusya ve İran diğer tarafta…

Bölgede piyonlarda var.

Satranç oyunu devam ediyor.

Ya bizimkiler bu oyunda nerede?

İç politika amaçlı malzeme üretme peşinde…

Ancak ufukta ‘koridor’ amaçlı 4. hamle ve ona karşı hamlelerin olacağı da muhakkaktır.

ABD boşuna 50-60 bin kişilik PKK-PYD ordusunu donatmıyor!.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?