A MİLLİ FUTBOL TAKIMI KÜME DÜŞTÜ

A MİLLİ FUTBOL TAKIMI KÜME DÜŞTÜ

A milli futbol takımımız grubunda oynadığı son maçında yenilerek, UEFA Uluslar Ligi’nde en alt kümeye düştü.
Milyonlarca dolar/euro alan antrenör ve sporcuların umurlarında bile değil.
Onlar hak etmeden kazandıkları parayı tanır, bilirler.
Altyapına önem vermez, kendi değerlerine sahip çıkmaz, diğer ülkelerde ıskartaya çıkan ve yaşı 30’un üzerinde olan oyuncuları baş tacı edersen olacağı buydu.
Sadece futbolda değil, sporun diğer dallarında da aynı durum söz konusu.
Jamaika, Etopiya, G.Afrika, Kenya, Ekvator, Gana.. gibi ülkelerden sporcu satın alarak, uluslar arası yarışmalarda madalya kazandığımızda, (sonrasında bayrağın rengini, şeklini unutacaklarla) başarı sanarak, “Tarihi başarı. Türk bayrağı zirveye taşındı. Yine tarih yazdık. Türk’ün gücünü gösterdik…“ gibi sevinç çığlıklarıyla manşetlerde yer almıştık.
80 milyon olan ülkemiz, kendisinin onda biri kadar nüfusa sahip olanlar karşısında adeta diz çökmekte ve küme düşmekte.
Anlayana, bu ayıp bize yeter.
Küme düşen spora haksızlık yapmayalım.
Biz, sadece sporda değil, yaşamın tüm alanlarında da bir alt lige düşeli yıllar oldu.
Önceki dönemlerde orta sıralarda yer alırken, AKP iktidarı ile birlikte;
Toprak verimliliği, bitki ve canlı çeşitliliği yönünden dünyanın ilk beş sıralamasında bulunan ülkemizin, 100’e yakın ülkeden tarım ve diğer ürünlerin dışalımının yapılması, hayvancılığın bitirilmesiyle,
AKP iktidarı döneminde değiştirilen altı bakanın, farklı sistem uygulaması ile eğitimin ‘yaz-boz tahtası’ haline getirilmesi, ‘Bremen Mızıkacıları’ örneği her kafadan bir ses çıkarılması, program ve sistemin karmaşaya dönüştürülmesiyle,
4+4+4 uygulamasının başlaması ve ders programlarının değiştirilmesiyle,
Yapılan protokol ile eğitimin tarikat, cemaat ve bazı derneklere ortak edilmesiyle,
Her kademede tamamen kadrolaşmaya yönelik, vasattan öte, liyakatten yoksun olanların yönetimin en tepelerine atama yapılmasıyla,
Bilinçli olarak toplumun yönünün değiştirilmesi, ahlaki değerlerin çökmesiyle,
‘…Nuh tufanı esnasında cep telefonu ile görüşme yapıldığı, dalgalara dayanıklı çelik levhadan yapılmış nükleer enerji ile çalışan gemi inşa edildiği… iddia eden, okumuşları görünce beni afakanlar basmakta, cahilin ferasetine güvenirim…’ diyen sözde akademisyenlere karşı durulmamasıyla,
Yıllarca yan yana beraber yürünen, yağan yağmurda birlikte ıslanılan,’Muhterem Hocaefendi Hazretleri’ diye hitap edilen, üst makamlara tırmanılmanın garantisi olan zat ile güç, rant ve yönetim kavgasında yer alan siyasilerin yargı önüne çıkarılamamasıyla,
‘Dokuz yaşındaki kız çocuğu evlenebilir, anne olabilir.. annesinin dizini gören oğlu tahrik olabilir…’ diyebilecek kadar alçaklaşan kişilere tepki verilmemesi, ‘..keşke Yunan kazansaydı..’ diyen kişinin diyanet başkanının resmi giysisi ile ziyaret edilmesiyle,
Ekonomide yaşanan krizi fırsata çevirenlere göz yumulmasıyla,
Her il, neredeyse ilçelere açılan, 200’ün üzerinde bulunan üniversitelerinin dünya sıralamasında ilk 500’e girememesiyle,
Toplumsal barış ve birlikte yaşam, hak, hukuk, adaletin sarsıntıya uğratılmasıyla,
Siyasetçilerin birbirlerine ağır söz ve hakarette bulunmasıyla,
Üretmeden, tamamen tüketime ağırlık verilmesiyle
Eğitimden siyasete, yargıdan toplumsal yaşama, spordan ekonomiye…. daha yüzlercesini sıralayabileceğimiz söz, tutum, davranış ve uygulamalarla ülkemiz, dünya ülkeleri arasında en alt sıralamada bulunmakta, maalesef çoğunlukla ikinci, hatta üçüncü ligde yer almaktayız.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?