ZOR KOŞULLAR ALTINDA OKUMUŞ HEDEFİNE ULAŞIP DOKTOR OLMUŞ |
Düşlerini daha da ileriye taşıyarak;
Nöroloji uzmanı diplomasını eline almış…
Ve birçok hastasına şifa olup, sağlığına kavuşturan;
Ancak bundan 20 gün önce ‘Covit-19’ baş belasından kendisini kurtaramayan ve yeni yıla iki gün kala aramızdan ayrılan bir doktorumuzdan söz etmek istiyorum sizlere…
Adı; Mustafa YİĞİT
1954 Dereli-Köknarlı Köyü doğumlu
Dar gelirli bir ailenin oğlu…
Mesleği; Tıp Doktoru
Uzmanlık alanı; Nöroloji Uzmanı
Meslek Yaşı: 41
Bundan 66 yıl önce Dereli Köknarlı köyü-Karakışla mahallesinde dünyaya gelen Mustafa Yiğit, ilkokulu kendi köyünde bitirir.
Ortaokulu ise;
Her Allah’ın günü köyden-Dereli ilçe merkezine 6 kilometre gidiş ve 6 kilometre eve dönüş olmak üzere, günde 12 kilometre yol alarak ortaokuldan mezun olur.
Ancak ‘yol alarak’ ifadesi arabayla gidiş-geliş olarak anlaşılmasın…
Çünkü o tarihlerde köyde araba olsa da, kasabaya ortaokula giden öğrencilerin her Allah’ın günü arabaya –para verecekleri- gücü yoktu…
Ceplerindeki gündelik harçlıkları ancak öğlen beslenmesine yetecek kadardı…
Yani, ceplerindeki harçlıklarını ‘dolmuş ücreti’ olarak verseler, öğleyin bir şey yiyemez ve aç kalırlardı…
Onun için; yağmur-çamurda olsa…
Tipi, sulu-sepken kar fırtına da yağsa…
Mevsimine göre en büyük kasırgalarda çıksa;
Birçok ortaokul öğrencisi gibi, Mustafa Yiğit de üç yıl Dereli Merkez’e gidiş-geliş yaparak ortaokuldan mezun oldu…
İleriye dönük düşlerini bu çamurlu yollarda yürüyerek kurdu Mustafa YİĞİT…
Çalışkandı…
Bu çamurlu yollarda yürümekten bir an önce kurtulmalıydı…
Kararlıydı…
Çektiği bu çilenin karşılığını almalıydı…
Yani; bu kadar zorluk çekmenin elbet bir karşılığı olmalıydı…
Üstelik ortaokulu da en iyi dereceyle bitirmişti…
O halde ‘Dereli ilçesinde lise yok’ diye eğitimin yarım bırakmamalıydı…
Ki, düşündüğünü yaptı;
Giresun lisesine giderek kaydını yaptırıp, üç yıl sonra diplomasını aldı…
Ve girdiği üniversite sınavlarında;
Erzurum Tıp Fakültesine girme hakkını kazandı…
Tıp Fakültesini de sömestre kaybı olmadan bitiren Mustafa Yiğit;
Diplomasını aldıktan sonra bir süre pratisyen doktor olarak çalıştı…
Çok kısa bir zaman diliminde de ‘nöroloji uzmanı’ olmak için sınavları girdi ve onu da kazandı…
Amasya’dan bir ziraat mühendisi hanımefendiyle evlendi…
Hatta eşinin memleketi Amasya’yı çok sevdiği için oraya yerleşti…
41 yıllık mesleğinin 32 yılını Amasya’da geçiren Mustafa YİĞİT;
Verdiği hizmetin yanında, insani yönünü de çok ön plana çıkardığı içindir ki, Amasyalılar tarafından çok sevildi…
Ve son görev yeri;
Amasya Üniversitesi-Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevini sürdürürken bundan (yaklaşık) 20 gün önce eşiyle birlikte Covit-19 bulaşıcı virüsü yakasına yapışıyor…
Ve bütün meslektaşları onu kurtarmaya çalışıyor…
Ancak kurtaramıyor…
Ve ‘yeni yıla’ iki gün kala ‘korona covit-19’ yüzünden kaybettiğimiz 118. Tıp doktorumuz oluyor…
Ve bugünde (baba ocağı) Dereli-Köknarlı köyünde sade bir törenle ebedi yolculuğuna uğurlanıyor…
Hani “acıyı bal eyledik” denir ya…
Mademki acıyı bal eylemeyi öğrendik…
Bu konuyla ilintili ve ‘Yiğit Ailesinin’ 2012 yılından bu yana yaşadığı iki acı olayı da bu yaşanan acıya eklenti yapayım..
Yani son 8 yılda üç acıyı üst-üste yaşıyor ‘YİĞİT’ ailesi…
Şöyle ki;
2012 yılında Köknarlı köyündeki –baba evinde- elektrik kontağından çıkan bir yangın sonucu babası yanarak hayatını kaybediyor…
2017 yılında ise;
Yani bundan üç yıl önce…
Kendisi gibi doktor olan, kardeşinin oğlu Serdar Yiğit, Van’da görev yaparken, asansörde meydana gelen bir elektrik arızası sonucu, asansör boşluğuna düşüp, genç doktor hayatını kaybediyor…
Kısacası;
Bu acı olayı bir halk özdeyişiyle sonlandıracak olursak…
Hani “tam oh! Diyecekleri zamanda onu da diyemediler”
Veya da daha absürt bir deyişle;
“Fakir hırsızlığa çıkmış da, ay akşamdan doğmuş” denir ya…
İşte bu hesap;
Bu değerli insanlarda, yoksulluktan kurtulmak için çalıştılar, didindiler…
Kurdukları düşlere eriştiler…
Ama doya-doya gün yüzü görmediler…
Son söz;
Güle güle git güzel insan…
Güle güle git…
Yolların ışık, mekanın cennet olsun..