Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ZAMLARDAN ŞİKAYET EDİYORSANIZ BÖYLEDE YAŞANMAZKİ DİYORSANIZ
  • 0
  • 200
  • 22 Ekim 2021 Cuma
  • +
  • -

Lamı-cimi yok;

Kendi-kendimize tasarruf tedbirleri uygulayacağız…

Ana kraliçemizin dediği gibi;

Gerekirse lokmalarımızı küçültüp, kemerleri sıkacağız…

En önemlisi de;

Ülkenin huzurunu kaçıran nifakçı muhaliflerin tantanasına kulak asmayacağız!

Onlar hangi telden çalarsa çalsın;

Duymamak için gerekirse kulaklarımızı pamukla tıkayacağız!

Örneğin, neymiş efendim;

Memurun, emeklinin maaşına yüzde-dört zam yapılırken, sayın cumhurbaşkanımız maaşını yüzde-14 artırarak 100 bin küsur liraya çıkarmış…

E, ne olmuş yani maaşını 100 bin liraya çıkarmışsa…

Keyfinden çıkarmadı ya…

Çarşı-pazar, hayat pahalı…

Enflasyon dersen; bilmem nerelere çıkmış!

Allah’ın her günü gelen zamlara can mı dayanır?

Üstelik saray da ‘bir Köroğlu-bir Ayvaz’ yaşasalar amenna!

İki binin üzerinde hizmet ordusunun olduğu dedikodusu yapılıyor!

Hadi bunların masrafından vazgeçtik;

Saray envanterinde 450 aracın olduğu söyleniyor…

13 özel uçağın olduğunu cümle-alem biliyor…

E, bunlar su yakmıyor ki birader…

Her birisi cayır-cayır mazot ve benzin yakıyor…

Bazı fitne ve fesatçılar diyor ki;

Yeni bütçeden müteahhitlere ‘garanti sözü verilen’ 43 milyar küsur para ayrılmış…

Ve öte taraftan din-iman düşmanları da diyor ki;

“Yeni bütçeden Diyanet İşleri Başkanlığına 16 milyar gibi büyük bir bütçe ayırmaya gerek var mıymış?”

Tövbe tövbe!..

Şimdi böyle düşünenler karşısında gel de zıvanadan çıkma!

Gel de böyle düşünenlere küfretme!

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Ne zaman ‘mazot ve benzine’ zam gelse veya ‘benzin kıtlığı’ olsa, aklıma birdenbire Süleyman Demirel’in;

“Benzin vaadı dı biz mi içtik?” sözü geliveriyor…

Şimdide çoğu zaman diyorlar ki;

“Benzin ve mazotu bizim paramızla değil beyler, dolar karşılığı alıyoruz.”

Eeeee?

E’si şu;

Dolar çıkmış ona…

Paramızın değeri düşmüş çamura!

Eh, bu durumda ‘dolar’ yükseliyorsa, kibarca fiyat artışları dediğimiz zamlarda bu artışa ayak uydurmak zorunda…

Hatta bu artışa ayak uydurabilmek için;

Memur ve emeklilerin maaşına yapılacak zamlar ‘parmak tadında’ olmalı…

En üst düzeyde oturan efendilerimizin maaşları ise ‘pahalı yaşama’ ayak uydurmalı!

Sizce de öyle değil mi?

Şimdi bu durum karşısında bazıları da diyecektir ki;

“Tamam da kardeşim..”

“Karakış kapıyı ha çaldı, ha çalacak!”

“Hatta bazı bölgelerimizde çaldı bile”

“Doğal gazı yakıp ısınmak her babayiğidin karı değil”

“Elektrikli soba ile ısınmaya kalksak, onunda doğal gazdan aşağı kalır yanı yok.”

“Peki biz nasıl geçireceğiz bu karakış da, nasıl yaza çıkacağız?” diye düşünenlere, tercübemin yettiği kadarıyla şunları önerebilirim;

Eskiden olduğu gibi tekrar klasik yaşama tekrar geri dönün derim…

Örneğin;

Vakit varken, odun ve kömür sobalarını yeniden kurun…

Biraz bahçe odunu, birazda bütçenizin yettiği kadar kömür alın…

Ve bu karakış oturduğunuz mekanı ve odalarınızı böyle ısıtıverin…

Diyeceksiniz ki;

Hadi birlikte oturduğumuz odayı sobayla ısıttık, öteki odaları nasıl ısıtacağız?

İyi ki hatırlattınız;

Öteki odaları da sobadan çıkardığınız közleri ziyan etmeyip, bir mangalın içine koyup, götürüp öteki odalarınızı ısıtacaksınız…

Diyelim ki bunları yapmaya ekonomik gücünüzde yetmiyor…

O zaman da komşularınızla çok iyi geçineceksiniz…

Yani dargın kalmayacaksınız…

Hatta önceden dargın filansanız hemen barışacaksınız…

Barışık yaşayacaksınız ki;

Her akşam olmasa da, iki akşamda bir komşunuza oturmaya gideceksiniz…

Yani, onların sobasının sıcaklığından istifade edeceksiniz…

Bunların yanında bir başka önlem biçimi de;

Evinizin içerisinde sizleri kimsenin görecek hali yok ya…

Elinizden geldiği kadarıyla eski-üskü kalın giysiler giyeceksiniz…

Aydınlanma konusunda ise;

Elektrik saatini durduracaksınız…

Karaborsaya düşmeden bir teneke gazyağı alacaksınız…

Ve bu karakışı da ‘camlı lamba’ yakarak aydınlığa kavuşacaksınız…

Yem-yiyecek konusuna gelince de;

Kış hazırlıklarınızın çoğunu mümkün olduğu kadar köyden temin etmelisiniz…

Yani, genel ihtiyaçlarınızın başında gelen; gaz, tuz ve şeker almanın dışında alışverişe çıkmamalısınız…

Sakına sakın eski alışkanlıklarınıza yenik düşüp de;

Et, balık, tavuk gibi şeyler almaya kalkışmayın ve beni demedi demeyin; aile bütçenizde büyük yaralar açarsınız!

Ha, birde unutmadan;

Öyle eskiden olduğu gibi hala ‘altın-gümüş günü’ yapıyorsanız, acilen bunu da rafa kaldırmalısınız!

Doğum ve evlenme günleri gibi ‘özel günleri’ unutmalısınız!

Yoksa, üstünüze düşen ağırlığın altından kalkamazsınız…

Ama yine de siz bilirsiniz…

Son söz;

Bu uyarı ve tavsiyeler herkes için geçerli değildir…

Kimin için olduğu zaten apaçık ve alenen bellidir…

Hoş kalın,

Hoşça kalalım,

Sağlık ve esenlik içinde olalım…

En önemlisi de;

Siz aldırmayın benim klasik düşüncelerime…

İki günlük dünyada sıkıntı çekmeye değmez;

Çalsın davullar-zurnalar, içimizden geldiği gibi oynayalım!…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM