İster inanın ister inanmayın.
Eğer gazetelerin yazdığı ve televizyonların verdiği haberler doğruysa…
İstanbul valisi bu sıralar ‘Savaşa Hayır’ sloganlarını ve eylemini yasaklamış..

Eh, bu ‘yasaklama’ eylemini gülünç bulanlar olduğu gibi, mantıklı bulup canı-gönülden destekleyenler de vardır…
Eh, sonuçta herkesin kendine özgü bir düşüncesi var…
Nede olsa düşüncesini özgürce ifade eden, özgür bir ülkenin insanlarıyız!

Yani demem o ki;
Kimi kavgayı-gürültüyü sever…
Kimileri de yeryüzünde hiç kavga olmadan kardeşçe yaşamayı…

Ve bu kısa tespitten sonra şu sözcüklerin üzerinde sizinle birlikte düşünelim;
‘Savaş’
‘Dövüş’
‘Kavga’
‘Şiddet’
Bu sözcüklerin neresinde bir sevimlilik var Allah aşkına?

Şimdi birde şu sözcüklere bakalım;
‘Barış’
‘Sevgi’
‘Dostluk’
‘Kardeşlik’
Yukarıdaki sözcüklerle bu sözcükler arasında dağlar kadar fark yok mu sizce?

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Az sonra yapacağım bir tespite kim nasıl bakarsa baksın…
Kafasına göre kim nasıl değerlendirirse değerlendirsin…

Benim tarihi bilgime göre bu dünyada iki büyük savaş komutanı gelip geçmiştir…
Birisi Napolyon Bonapart, bir diğeri ise Mustafa Kemal Atatürk…

Napolyon Bonapart’ın dünyaya bıraktığı söz mirası;
“Para, para, para’dır”

Mustafa Kemal Atatürk’ün bıraktığı söz mirası ise;
“Yurtta barış, dünyada barış’dır”

Hatta ve hatta Mustafa Kemal Atatürk bu sözle de yetinmemiş;
“Ulusun hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir” demiş.

Ve en önemlisi de Atatürk’ün bu sözlerini sağ duyu sahibi ve aklı başında olan bütün dünya ülkeleri önemsemiş ve kendi ülkesinin en büyük meydanlarına, caddelerine ve parklarına Atatürk’ün en görkemli heykellerini yaptırıp ve heykellerin önlerine de (en az üç dört dilde “Yurtta barış-Dünyada Barış’ sözünü yazdırmışlardır…

Örneğin görselde paylaştığım heykel Küba’nın başkenti Havana meydanına o ülkenin efsane lideri Fidel Kastro kendi heykelini yaptırmamış, Atatürk’ün heykelini yaptırmıştır…

Sadece Küba’da mı?
Hayır…
Bugün 60’ın üzerinde ülkenin Meydan ve Parklarında, cadde ve sokaklarında Mustafa Kemal’ın daha çok ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözünün yazılı olduğu Heykel ve Kaideler vardır…

Eeeee!
Peki bizler ne kadar önemsiyoruz ‘barış’ sözcüğünü?
Daha doğrusu önemsiyor muyuz?
Yoksa ‘barış’ sözcüğünü yasaklayıp, onun yerine ‘savaş’ sözünü veya sözcüğünü mu benimsiyoruz?
Hangisi?

Bu sözcüklerin üzerinde düşünmek o kadar zor mu?
Bunları düşünebilmemiz için mutlaka da siyasi düşünce olarak birbirimizden farklı mı olmamız gerekiyor?
Yani illada bir partiye mensup olursak mı bu sözcükleri düşünüp taşınmamız gerekiyor?

Özetin özeti ve sonuç;
Bugün Orta Doğu coğrafyası fokur fokur kaynıyor…
Millet nereden nereye kaçacağını, nereye sığınacağını bilmiyor.
Kaçabilen kaçıyor, kaçamayanlar ölüyor…
Aç kalıyor…
Açıkta kalıyor…
Dereden, ırmaktan geçerken boğuluyor…
Boğulup ölmeyenler dipçiklenip, tekmelenerek öldürülüyor…
Küçücük bebeler ağlamaktan gözleri kan-çanağına dönmüş ve anasını-babasını yitirmiş ve hüngür hüngür gece gündüz ağlıyor.

Eeeee!
Şimdi bu insanlık öyle mi?
Şimdi bu ‘savaş’ denilen şey hangi dinin kitabında yazıyor?
Yahu kısacası; Savaşları kim çıkarıyor, kimler ölüyor?
İnanın bunun yanıtını vermek o kadar zor değil…

Yeter ki birlikte düşünelim..
Yeter ki birlikte düşünmeyi öğrenelim…