YERLİ VE MİLLİ OLABİLMENİN KOŞULLARI

YERLİ VE MİLLİ OLABİLMENİN KOŞULLARI

‘Yerli ve milli.’ Son zamanlarda sıkça duyduğumuz iki sözcük.

Cumhurbaşkanının ardından, başbakan da konuşmalarında kullanmakta.

AKP treninde yer bulan ve saray sözcülüğü görevi üstlenen Bahçeli’de kervana katıldı.

‘Ülkenin ulusal çıkarları doğrultusunda hareket eden’ anlamı taşımakta.

Tanımları ayrı gibi olsa da, ortak paydaşta buluşmakta.

Yerli; Tamamı yurt içinde yapılmış, kendine özgü nitelikleri taşıyan.

Milli; Ulusal, milletle ilgili, O’na özgü anlamında ifade edilmekte.

Milli olması için, yerli olması da yeğlenmekte.

Yerli olacak, ulus sahiplenecek, kendine mal edecek ki milli olabilsin.

Çıkara dönüştürülen ve ne anlama geldiği önemsenmeyen bu iki kavram üzerinden sorgulamalar başladı.

Tamamen dışarıya bağımlı duruma gelmiş ülkemiz vatandaşları için sunulan bir hayal.

‘Benim gibi düşünmüyor, ardımdan gelmiyorsan’ ne yerli, ne de millisin.

‘En yerli ve milli’ lider, bürosundaki saatinin ayarını 17/25’te durduran Bahçeli idi.

Saat ayarını düzeltip, AKP’ne iltica ettikten sonra vazgeçti.

Bu kavramlar sözde değil, uygulamada olmalı.

Ülkemizde  ‘hem yerli, hem de milli’ olmanın koşulları neler olabilir?

İktidar olmanın nimetlerinden yararlanmak.

Aklını kiraya vermek, düşünmemek, sorgulamadan kaçınmak, biat etmek.

Güçlü gördüklerinin karşısında eğilmek, el etek öpmek, emirlerini beklemek.

Din, ırk, mezhep ayırımı yaparak, toplumsal barışı çatışmaya dönüştürmek.

Üretmeden, hak etmeden rüşvet anlamındaki doğrudan gelir desteğini almak.

‘Yan gelip yatarak’ büyük paralar kazanmak hayali ‘Çiftlik Bank’a para yatırmak.

80 milyon nüfusu az gelip Uganda, Tanzanya, Etopya…gibi ülkelerden sporcu satın alarak, milli takım oluşturup madalya peşinde koşmak.

İzlanda, Hollanda, Ukranya, Sırbistan…gibi ülke takımları karşısında ezilen Milli takımın başına getirdiğin adama yılda en az 15 milyon (trilyon) TL. vermek.

Daha düne kadar en ağır sövgü ve hakaretler ederek, ‘alçak, şerefsiz, din bezirganı, hırsız.. hesabını sormazsam namerdim, namussuzum..’dediğini yok sayarak, çıkar uğruna ortak noktada buluşarak, el ele dolaşmak.

Son yıllarda tamamen yerlerde sürünen eğitim ve insan davranışlarındaki olumsuzlukları görmezlikten gelerek dini, yaşamın her alanında çıkarlar için kullanmak.

Ürün, bitki ve verimlilik yönünden dünyada ilk beş ülke içerisinde bulunan Anadolu’da üretimi azaltarak, 100’e yakın ülkeden her çeşit tarım ürünleri ithal etmek.

Giresun büyüklüğündeki Singapur, Sırbistan, Kosava’dan et satın almak.

Pancar üretimini düşürerek, fabrikaları yenilememeden zarar gerekçesiyle satmak.

Asıl yerli ve milli ise;

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve Atatürkçü düşünceyi özümseyenler,

Tüm yoksunluklara karşın ülkeyi Osmanlı’nın küllerinden yeniden yaratanlar,

Varlığını borçlu olduğu ülkesine adayan, hizmet eden, üretim yapanlar,

Çocuğunun battaniyesini merminin üzerine kapatarak ‘Kutsal Savaş’a katılan,  üretime sürekli katkıda bulunan kadınlar,

‘Ne Amerika, ne Rusya, tam bağımsız Türkiye’ diye yola çıkanlar,

Yönetim felsefesi, ‘ Ne ezilen, ne ezen, insanca hakça bir düzen’ yaklaşımı olanlar,

‘Toprağa düşen alın terine saygı duyan, emek en yüce değerdir.’ diyenler.

‘Hem yerli, hem de milli’ olabilmek için daha yüzlerce madde sıralayabilirsiniz.

‘Yerli ve milli’ olabilmenin koşulları bazılarının sandığı gibi öylesine ucuz değildir.

Her şeyden önce hak, hukuk, adalet, barış, eşitlik, insanca yaşam, demokrasi, ulusal değer ve kavramlar, emek, üretim, eğitim… gibi sözcüklerin içeriğini bilecek, içselleştirecek, biraz da olsa yaşamında uygulayacaksın.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?