Kuraklık en tehlikeli doğa olaylarından biridir. İnsandan yola çıkarak anlatacak olursak, nasıl ki vücudumuzdaki ideal olan sıvı miktarı azaldığında hastalıklar baş gösteriyorsa, yeryüzü için de durum tam olarak böyledir. Ormanların yok edilmesi, doğaya zarar verecek uygulamalar iklimler üzerinde etki yapmakta ve bu da yağışların azalmasına sebep olmaktadır. Yağışların uzun süre az düzeyde olması veya hiç olmaması, var olan su kaynaklarının bilinçsizce kullanılması kuraklığın en önemli nedenleridir.
Nem miktarında geçici dengesizlik yaşanması sonucu ortaya çıkan kuraklık, su kıtlığı ve birçok doğal felaketi de beraberinde getirir. Kuraklığın hem insan hem de ekolojik denge üzerinde olumsuz sonuçları görülmektedir. Toprakta erozyon oluşumu, balık sahalarında şiddetli daralma, bitki örtüsünün kaybolması, suyun kalitesinde düşme ve hayvanların yaşam sahalarını değiştirmesi kuraklığın doğal denge üzerindeki etkileridir.
Ekolojik sisteme en ağır sonuçları ödeten felaketlerden biri olan kuraklık, insan hayatını da felç etmektedir. Vücudunun 3/4’ü su olan insan, susuz bir ortamda hem beslenme hem de hayatta kalma dengesini koruyamamaktadır. Yiyecek kıtlığı yaşanması, yoksulluk oranında artış, göçler, yaşam kalitesinde düşüş kuraklığın sosyal etkileridir.
Kuraklığın nedenlerini akılda daha kalıcı olması adına şu şekilde sıralandırabiliriz;
Kuraklığın temelinde normalin altında yağış gözlenmesi, nemde düşüş olması, şiddetli sıcaklıkların görülmesi etkilidir. Bu sebeplerden meydana gelecek felaketlerin önlenebilmesi için yapılması gereken ilk şey takip teknolojisini artırmaktır. Hidrolojik ve meteorolojik takip artırıldığında kuraklığın geliş hızı tahmin edilebilir. Bu da gerekli önlemlerin daha rahat alınmasını sağlar.İnsan, kuraklığa neden olacak ağaç kaybını en aza indirerek kuraklık önlemi almalıdır. Bu her ne kadar basit bir önlem olarak görülse de aslında uzun vadede kuraklık için en temel çaredir. Çünkü ne kadar çok ağaç, o kadar yağış demektir. Çok ağaç ise ormanlık alanların genişletilmesi anlamına gelir.