VİCDANLARINIZIN KAPILARINI AÇIN YAZIKTIR GENÇLERİMİZE KIYMAYIN

VİCDANLARINIZIN KAPILARINI AÇIN YAZIKTIR GENÇLERİMİZE KIYMAYIN

Merhaba dostlar,
Değerli canlar;
Ne oldu Allah aşkına bize?
Toplum olarak nazara mı geldik?
Yoksa atalarımızdan, dedelerimizden beddua mı yedik!
Söylesenize; n’oldu Allah aşkına bize?
Bir yanda apartman çöküyor; onlarca ölü, onlarca yaralı…
Bir yanda filan yerde helikopter düştü; dört ölü, iki yaralı…
Günde en az bir ‘şehit’ cenazeleri gelmesine zaten alıştık!
Çarşı-pazar pahalılığından zaten söz etmeme gerek yok;
Onu bire-bir herkes yaşıyor!…
Eeeee!
Şimdi şu sıralarda ‘atanamayan öğretmenlerin’ intihar etmesine; ve KPS sınavında iki yıl arka arkaya ‘yazılı sınavında’ en yüksek puanı almasına rağmen, sürekli ‘mülakat sınavında’ kaybeden ve bir türlü ataması yapılmayan genç öğretmenlerimizin sorunlarına ne zaman vakit ayırıp, duyarlılık göstereceğiz dersiniz?
Sevgili dostlar,
Değerli canlar;
Birkaç gün önce (6 şubat) Çorumda, yıllardır bir türlü ataması yapılmayan İngilizce öğretmeni Halil Mustafa B….intihar ediyor.
Bu son intiharla birlikte ‘atanamayınca’ intihar eden öğretmen sayısı (bildiğim kadarıyla) 50’yi çoktan aştı…
İzninizle burada kısa bir parantez açmak istiyorum. O da şu;
(Okulunu bitirip, 33 yaşına gelmesine rağmen hala atanamayan ve intihar ederek, aramızdan ayrılan bu genç öğretmenin ismini gazeteler açık-açık yazarlarda soy ismini niye saklarlar işte bunu bir türlü anlayamıyorum. Yani intihar eden öğretmenin onurunu mu düşünürler? Bana göre bu da ayrı düşünülmesi gereken bir olay)
Her neyse….
Şimdi geçelim bir türlü ataması yapılmayan ikinci öğretmenimize.
Bu öğretmenimiz çok şükür (birilerine kızıp) intihar etmemiş ama ‘intihar etmekten’ daha kötü duruma sokmuşlar…
Sanırım duymuşsunuzdur…
Ama ben yinede (duymayanlar için) bir kezde daha duyurmaya çalışayım.
Atanamayan genç bayan öğretmenimizin adı; Deniz Eren Demir.
Yapılan KPS yazılı sınavlarında arka-arkaya -Türkiye genelinde- en iyi dereceyi yapıyor genç bayan öğretmenimiz…

İlk girdiği KPS yazılı sınavında en yüksek puanı olarak;
Türkiye İKİNCİSİ oluyor…
Ama mülakat sınavında -jüri karşısında- en düşük puan alarak kaybediyor ve atanamıyor…
İkinci yıl girdiği KPS yazılı sınavında en yüksük puanı alarak;
Türkiye BİRİNCİSİ oluyor…
Ama jüri karşısında yapılan mülakat sınavında en düşük puanı alıyor ve atanamıyor…
Şimdi ister-istemez -art niyetli davranıp- (! ) hınzır-hınzır düşünmeden edemiyorum!
Genç öğretmenimizin;
Ön isminin DENİZ EREN olmasından dolayı, acaba mülakatta kaybetmiş olabilir mi?
Belki de (şeytanca ve art niyetli düşünüyorum ya!) jüri karşısına başı-saçı açık girdiği içinde “mülakatı kaybetmiş’ olabilir diyede düşünüyorum açıkçası!
Neden olmasın!
Şimdi burada yine bir parantez açmak istiyorum; (belki gereksiz bir kuşku ama; bende -ileriye dönük olarak- kuşkular taşımaya başladım torunum için; Çünkü benim torunumun adı da Deniz Eren)
Her neyse…
Şimdi sözü fazla uzatmadan özetleyerek ve kısaca demek istiyorum ki;
Saygıdeğer yönetenlerimiz,
Saygıdeğer efendilerimiz,
Muhterem büyüklerimiz;
N’olur ellerinizi kısa bir süreliğine cüzdanınızdan çekiverin de; birazda vicdanınızın üzerine koyun şu ellerinizi!
Tabi hala yerinde duruyorsa!
Azda olsa, birazcık olsun vicdanınızda kırıntılar kaldıysa!
Şu gençlerimize göz göre-göre kıymayın efendiler…
Pırlanta gibi gençlerimizi, çocuklarımızı, evlatlarımızı siyasi çıkarlarınıza uygun ‘uygulamalarınızla’ mahvetmeyin!
Yahu saltanatınızı bir gün daha fazla sürdürmek için pırıl-pırıl gençlerimizin umutlarını sömürmek zorunda mısınız?
Yahu düşünmeyi beceremeyen sıradan bir insan bile bugün ülkemizde 130 bin dolaylarında öğretmen açığı olduğunu ve aynı zamanda ‘atanamayan öğretmen’ sayısının 450 bini çoktan geçtiğini -düşünme fakiri- insanlar bile ezbere biliyor!
Eğer sizde biliyorsanız; neden planlı bir ‘öğretmen yetiştirme’ planı yapmıyorsunuz?
Neden hala (dalga geçer gibi) Eğitim Fakülteleri açıp ve hala Eğitim Fakültelerine öğrenci alıyorsunuz?
Niye?
Niçin?
Neden?
Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Az önce sıraladığım bu soruların yanıtını bizleri yönetenlerin vermesi gerekiyor ama; ne yazık ki onlar bu soruların yanıtını çok iyi bilmelerine rağmen vermezler…
Veremezler!…
Daha doğrusu -umut sömürüsü düzenlerini- bozmak istemezler!
Onun için, bizi yönetenleri bir tarafa bırakalım da…
Bizler bir araya gelerek düşünelim çocuklarımızın, torunlarımızın geleceklerini…
Ama yinede siz bilirsiniz!
Can sıkıcı bir başka sohbette daha bulaşmak üzere;
Hoş kalın,
Hoşça kalın.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?