Tarih 16 Haziran 1826’dır. Yani tam 190 yıl öncedir. Osmanlı Padişahı 2.Mahmut, o gün dünya tarihinde eşi benzeri görülmedik bir karar verir.
Osmanlı Ordusunun ana gücü olan Yeniçeri Ocağı’nın ortadan kaldırılmasına karar verir.
Yeniçeri Ocağı, 1.Murat zamanında 1362 tarihinde kuruldu.(Bazı kaynaklar 1365 demektedir.) Osmanlı başkentinde ve padişaha bağlı görev yapan maaşlı ve sürekli askerlerdirler…
Asker kaynağı devşirmelerdir.
Bu gelenek III. Murat dönemine kadar sürdü. III. Murat 1582 senesinde oğlu Şehzade Mehmet’in sünnet düğününe katılan cambaz ve hokkabaz ve diğer göstericileri beğenir ve onları ödül olarak Yeniçeri Ocağına kayıt ettirir.
Bu ilk olur ve devşirmeler yerine hariçten ocağa asker kaydı yapılmaya başlanır. Ocak bozulur. Bu bozulmada, fetihlerin durması ile devşirme kaynağının kuruması ve ocağa farklı kaynaklardan asker yazılmaya başlanmasıdır. Bu tür asker yazılanlar genelde torpilli kişilerdir.
Eğitimsiz ve başıboş kimselerin ocağa girmeleriyle bu askerî teşkilât, doğrudan siyasete katılan, devlet adamlarını tayin veya azlettiren, padişahları tahttan indiren veya tahta çıkaran bir kuvvet halini almıştır.
***
Yeniçeri Ocağı ile saray arasında ilk ciddi kriz, II. Osman (Genç Osman) zamanında 1621 tarihinde çıktığı Hotin Seferinde yaşanır.
Lehistan (Hotin) seferindeki başarısızlık sonrası II. Osman Yeniçeri Ocağını kaldırmak ister. Bu konuda Hocası Ömer Efendi ile Kızlarağası Süleyman Ağa padişahı etkileyen isimlerdir.
Ocaklarının kaldırılacağını duyan Yeniçeriler ayaklanır. II. Osman tahttan indirilir. Yedikule zindanlarında Sadrazam Davut Paşa tarafından boğdurularak öldürülür.
Nizam-ı Cedid(yeni düzen) dönemi padişahı olan III. Selim, Yeniçeri Ocağını kaldırmak yerine işlevsizleştirmeye çalışır. Nizam-ı Cedid adlı batı tarzından yeni bir askeri teşkilat kurar.
Yeniçeri Ocağına da düzen vermeye çalışır.
Bu çalışmalar içeride ve dışarıda çeşitli çevrelerce istenmez. 1806 yılında Sırplar isyana teşvik edilir. 1807 yılında ise İngilizler İskenderiye’ye asker çıkartır…
Akka yenilgisini unutmayan Fransızların İstanbul Sefiri Sebastiani ’nin teşviki ve Sadaret Kaymakamı Köse Musa Paşa’nın telkinleri ile isyan çıktı.
Kabakçı Mustafa İsyanı ile Nizam-ı Cedid Ocağı kaldırılır. 1807 yılında III. Selim tahtan indirilir. IV. Mustafa padişah yapılır.
***
Osmanlı Devleti bu isyan sonrasında yeniçerilere büyük tavizler verir. Osmanlı tarihinde daha önce görülmemiş bir anlaşma yapılır. Bu anlaşma ile Kabakçı İsyanında rol oynayan yeniçeri ağaları ve yamakları hiçbir şekilde ceza almazlar! Hatta isyanın elebaşları makamlara getirilir.
Tahtan indirileceği kaygısı ile IV. Mustafa, kardeşi Şehzade II. Mahmut’un ve III. Selim’ in öldürülmesini emreder.
III. Selim öldürülür. II. Mahmut ise cariyeler tarafından saraydan kaçırılır.
Alemdar Mustafa Paşa, II. Mahmut’u tahta çıkartır ve II. Mahmut’ ta Alemdar Mustafa Paşa’yı sadrazamlığa getirir.
Eşkinci Ocağının kurulduktan sonra, 11 Haziran 1826 da 46 maddelik bir layiha ile statüsü ve kuruluş nedeni açıklanır.
Üç gün sonra 14 Haziran 1826 gecesi yeniçeriler Et Meydanında toplanmaya başlar. Padişah, Çırağan Sarayında isyanı öğrenir.
Saltanat kayığı ile Topkapı Sarayına gelir. Devlet erkânını toplar. Ulemanın desteğini alır. Sancak-ı Şerif bizzat padişah tarafından Hırka-ı Şerif Dairesinden çıkartılarak, Şeyhülislam ve Sadrazama “İşte Sancak-ı Şerif, Sultan Ahmet Meydanına dikilsin” diyerek verilir.
Halk saraya desteğe çağrılır. Gelenlere sarayın cephaneliğinden kılıç, silah, barut ve kurşun dağıtılır. Ayrıca 3500 kadar Enderun öğrencisi de “yenmek ya da ölmek” sloganları ile Topkapı Sarayının önünde toplanır.
Yeniçeri kışlaları top atışına tutulur. 6000 yeniçeri öldürülür. O gün ve ertesi gün kaçan yeniçeriler yakalanır ve cezalandırılır!
20.000 yeniçeri ve onlara destek veren kabadayı öldürülmüş ya da sürgüne gönderilmiştir. Bu şekilde Yeniçeri Ocağı kaldırılır.
Osmanlı tarihinde bu olaya “Vaka-i Hayriye” yani “hayırlı olay” denir.
***
15 Temmuz gecesi ülkemiz başarısız bir darbe girişimine sahne oldu. FETÖ(Fetullahçı Terör Örgütü) tarafından gerçekleştirilen bu darbe girişimi önlendi.
Daha sonra haklı olarak TSK içinde ve devlet kurumlarına sızmış olan ve FETÖ ile bağlantılı olanlara yönelik bir temizlik çalışması başlatıldı.
Bu nedenle OHAL Yasası çıkarıldı.
TSK ve kamu kurumlarında FETÖ ile bağlantılı olduğu belirlenen isimler ya açığa alındı ya da gözaltına…
Ancak aynı hamle bir türlü siyasette yapılmıyor!
Bu arada iktidarın bir çabası da dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı ve Hükümet, FETÖ ile mücadele gerekçesiyle Türk Ordusunda KHK’lar yolu ile köklü değişiklikler yapmaya başladı.
Emir-komuta zincirini bozdu.
Harp Okullarına öğrenci yetiştiren Askeri Liseler kapatıldı.
Ordumuza subay yetiştiren Harp Okulları kapatıldı.
Ordumuza kurmay subay yetiştiren Harp Akademileri kapatıldı.
Askeri Hastaneler kapatıldı ve Sağlık Bakanlığına bağlandı.
(İstanbul Haydarpaşa GATA’nın adını “Haydarpaşa Sultan Abdülhamit Eğitim ve Araştırma Hastanesi” yaptılar!)
Kurumların değildir suç… O kurumları FETÖ yandaşlarına ‘yuva’ yapanlarındır…
Asıl sorumlulardan hesap sormak yerine, fırsat ganimete çevrilmek isteniyor.
Kimileri de bu yapılanlara 1826’dan esinlenerek “Vaka-i Hayriye”(hayırlı olay) demeye başladılar.
Çünkü başarısız darbe girişimini bahane ederek TSK için kafalarında var olan planı gerçekleştirme başladılar…
1826 Vaka-ı Hayriye sonrasında “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” ordusu kurulmuştu.
15 Temmuz başarısız darbe girişimi “Vaka-i Hayriye” olarak gösterilerek ve bu gerekçe üzerinden kafalardaki plan, KHK’lar ile gerçekleştirilip ‘Asakir- Mansure-i Saray’ ordusu mu kurulmak isteniyor?
Bunun işaretleri “FETÖ ile mücadele” gerekçesi ile atılan adımlarda görülüyor!
Acaba bunu muhalefette görebiliyor mu?
Yarın, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, TBMM Orduları ile kazandığı 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Savaşının yıldönümüdür. Bu zafer, Büyük Taarruza ve bağımsızlığa giden yolu açmıştır… 30 Ağustos Zafer Bayramı ulusumuza kutlu olsun!