Her yörenin kendine özgü efsaneleri,söylence ve menkıbeleri olduğu gibi bizim yöremizde de birbirinden güzel efsaneler ve söylenceler vardır…
Hemde öylesine birbirinden güzel söylence ve efsaneler vardır ki;
Dinleyenlerini ya üzerinde uzun-uzun düşündürür…
Ya da kasıklarına sancı düşürene kadar güldürür!
Başka yörelerde anlatılan söylence ve efsanelerin tarihçesi nasıl ve nereden başlar onu bilemeyiz ama Giresun yöresine ait fıkra, söylence ve efsanelerin tarihçesi genç yazarımız Murat Akyol’un araştırmalarına göre M.Ö. 430 yıllarına kadar iniyor…
Yani “Giresun’da: Efsaneler-Söylenceler- Masallar” isimli yeni yazdığı kitapta bu konuya bayağı emek vererek bizlere çok güzel bir -kaynak kitap- niteliğinde eser kazandırdığını söyleyebilirim.
(burada söz Murat Akyol’dan söz açılmışken, çok kısaca onuda tanıtmadan geçmeyim. Zaten sözünü etmek istediğim söylence ve efsane kitabını kaleme alan genç yazarımız Murat Akyol)
Murat Akyol, sağlık teşkilatında çalışan bir kamu görevlisi…
Yayınlanmış şiir kitapları var…
Giresun’un renkli simalarını kitap haline getirmiş bir kitabı var.
Ayrıca Giresun Adasının tarihçesini konusunu araştıran ve zor bir çalışma sonucu -mitolojik- bir kitap yazarak onuda Giresun iline kazandırdı…
Şimdi son olarak da ‘Giresun da;Efsaneler-Söylenceler Masallar’ isimli çok güzel bir eserle buluşturdu bizleri…
Giresun Kültür-Sanat ve Turizm Derneğinin kuruluş aşamasında yer aldığı gibi aynı zamanda ‘Başkanlığını’da yapan yazarımız Murat Akyol, Çal dağının zirvesine yaptırılan “DENİZ FENERİ” projesinde de en önde koşanlardan birisi olup, yazdığı kitabı da yönetim kurulu arkadaşlarıyla birlikte -imece- çalışması yöntemi ile yürüterek, Giresun arşivine güzel bir eser daha kazandırdı…
Kitabı (gecikmeli de olsa) okudum..
Yörede öne çıkan efsane, söylence ve masalları gerçekten çok güzel bir şekilde kaleme almış ve anlatmış…
Örneğin “Gelin Kayasına” niye ‘Gelin Kaya’ denir?
Anlatılan öykü, nereden yola çıkmış gelir?
“Çoban Bağırtan” efsanesinin ortaya çıkış nedeni nedir?
Çobanı bağırtan neymiş?
“Elik Keçi” denilen efsanenin altında saklanan gerçek neymiş?
“Seyyid’i Vakkas, kesik başını nereye ve nasıl getirmiş?”
Çal dağı yöresinde bulunan tarihi bir köyümüzde vatandaşlar ‘Fi tarihinde’ tarlalarına nasıl tuz ekmiş?
Tuz ekmenin sonucu nasıl bitmiş?
Yine aynı köyümüzün yüksek bir tepesinde -dumanların üstünde- Kayık ve Gemi nasıl yüzdürülmüş?
Daha doğrusu yüzdürülebilmiş mi?
Ve daha buna benzer birbirinden güzel söylence ve efsaneleri en anlaşılır bir dille kaleme almış genç yazarımız Murat Akyol…
Okudum ve çok beğendim…
Bizlere böyle güzel bir eser kazandırdığı için kendisine çok-çok teşekkür ediyor, alın teri ve emeği karşısında saygıyla eğiliyorum.
Ve kendisini bu sayfa üzerinden bir kez daha kutluyorum…
Ayrıca siz değerli sayfa arkadaşlarıma da bu kitabı okumanızı öneriyorum…
Ve bu son cümleden sonra da hepinize;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Her şeyden uzak kalın ama kitaptan uzak kalmayın diliyorum…