ÜNYELİ KÖYLÜLER BİR ARAYA GELDİ MEZAR KAZICILARI GERİ GÖNDERDİ |
Evet, evet…
Yanlış okumadınız…
Aynen üst başlıkta dediğim gibi oldu…
Ne zaman mı oldu?
Bundan üç-dört gün önce olmuştu ama;
Bu demek değil ki, bundan önce hiç olmadı…
Bundan öncede buna benzer eylemler çok oldu;
Siyanürle altın aramak isteyenlere karşı direndiler…
Yaşam alanlarını yok eden HES şirketlerine karşı direndiler…
Yaylalarının tanımadıkları kişilere satışına karşı direndiler…
Yaylalarınıza ‘Yeşil Yol’ yapacağız diyenlere karşı direndiler…
Direndiler-oğlu direndiler…
Ömürleri direnmekle geçti…
Geçti geçmesine de;
Mezar kazıcılar bir türlü inadından vazgeçmedi!
Yani bir bakıyorsun;
Bir gün suları satın alan patron şantiyesini kurmuş derenin dibine.
Bir bakıyorsun;
Bir başka gün ‘altın avcıları’ ölçüm yapıyor evinin önünde…
Hadi ondanda kurtuldun diyelim…
Aradan çok fazla zaman geçmeden birde duyuyorsun ki;
“Madenciler, filan yerde sondaj yapıp maden arıyor.”
Hangi birisine koşacaksın kardeşim…
Hangi birisine yetişeceksin…
Yakayı birinden kurtarsan;
Başka bir ‘mezar kazıcıyla’ karşılaşıyorsun!
Yani kısaca demem o ki;
Vatandaşta hangi tarafa koşacağını şaşırdı…
Yaşam alanının savunmak için ‘direnişe’ gitse;
İşi-gücü yarım kalıyor…
“Bana ne direnişten” deyip, işine gücüne baksa;
‘Dolar avcıları’ çoluğuna-çocuğuna, torununa-toprağına nefes alınmayacak zehirli bir dünya bırakıyor…
İşin en düşündürücü tarafı da şurası;
“Tamam…”
Sadece bir bölgede, bir ilde ve bir ilçede değil;
Ülkenin dört-bir yanında ‘toprak altı’ talanları var..
Toprak üstünde yaşayan canlıları diri-diri gömmek için;
Mezar kazıcıları var…
Var olmasına var da…
Ancak bu ülkenin yönetsel erkleri abuk-sabuk şeyleri gündeme taşıyıp ve en yüksek perdeden bu toplumu ikna etmek için çırpınıp duruyorlar da…
Bir gün olsun televizyonlara çıkıp da şunu söylemiyorlar;
“Bak vatandaş!”
“Altın arayıcılarına karşı çıkmayın”
“Toprağın altından çıkarılan altınlarla hazinemizin kasasını dolduracağız”
Veya da;
“Toprak altından çıkaracağımız ‘altınları’ dış ülkelere satacağız”
“Dışarıya olan borcumuzu kapatacağız”
Veya da ne bilim ben;
“Bu altın madeni arayan şirketlerden hazineye şu kadar yüzde alıp, sizleri bundan sonra adam gibi yaşatacağız” gibi…
Buna benzer hiçbir şey söylemiyorlar yönetsel sorumluluklarını üstlendikleri vatandaşlara…
Örneğin yine buna benzer;
“Bırakın değerli madenlerimizi arayan şirketler özgürce çalışsın.”
“Altın ve gümüş madenlerimiz toprağın altında saklı kalmasın.”
Toprağımızın altına petrol varsa;
“Türküler söyleyerek, halay çekilerek çıkarılsın… ”
Çıkarılsın ki;
“Bugün kapı-kapı iş arayan gençlerimiz bu şantiyelerde çalışsın… ”
Çıkarılsın ki;
Sadece bizlerin değil, çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceği de kurtarılsın.” gibi;
Aydınlatıcı bilgiler vermesi gerekmez mi bu toplumu yönetenlerin?
Peki neden bilgilendirmezler?
Neden bilgilendirmezler de; direnenlerin karşısına jandarmayı ve polisi dikerler?
Tıpkı;
Ülkenin hangi köşesinde olursa olsun; haksızlığın ortadan kaldırması için direnenlere karşı -kendi içinden çıkan- oğlu, kardeşi, komşusu durumunda olan polis ve jandarmayı çıkardıkları gibi…
Tıpkı;
Geçtiğimiz günlerde yaşam alanlarını korumak isteyen Ünye’nin;
Yeşilkent, Çiğdem ve Üçpınar köylülerinin yaşadığı çevreyi korumak için bahçelerine sondaj yapan Maden Şirketine karşı çıktıkları için karşılarında jandarmayı buldukları gibi…
Ancak iyi ki ‘sondaj yapanlar’ arama ruhsatlarını gösteremiyorlar, jandarmaların aracılığıyla iş tatlıya bağlanıyor da….
Maden Arama yapan şirketin çalışanları gerisin-geri dönüp gidiyor.
Bu ‘sondajlı’ sohbet konumuzu özetleyerek sonlandıracak olursak;
Vatandaşların söylediğine göre;
Çiğdemli, Yeşilkent, Gökçebel ve Üçpınar’da 50 noktada sondajlı Maden arama izni var…
Kaymakamlığın resmi verilerine göre ise; 40 noktada var…
Her neyse…
Yaşam alanlarının bozulmamasını isteyen Ünyeli köylüler; bir araya gelip sondajla maden arayan şirkete karşı direndiler…
Ve şimdilik gelişigüzel “maden arıyoruz” diyen ‘Mezar Kazıcıları’ geri gönderdiler…
Bakalım bundan sonra ‘ansızın’ ne zaman gelirler?
Bekleyip göreceğiz…
Son söz;
Örgütlü toplum her zaman kazanır…
Örgütlü hareket itmeyen toplum her zaman kaybetmeye mahkumdur…
Buyurun;
Şimdi söz sırası sizin…
Ancak çok dikkat edin;
Aranıza patronların ve muktedirlerin yağcıları girmesin!…