Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
TARLALARIMIZ NADASA BIRAKILIYOR DIŞARIDAN BUĞDAY SATIN ALINIYOR
  • 0
  • 151
  • 04 Ağustos 2020 Salı
  • +
  • -

Hani Anadolu bir tarım ülkesiydi…
Hani bu topraklara taş ekilse yeşerirdi!
Hani bu topraklar bereketli topraklardı!
Hatta bu konuda romanlar bile yazıldı!
Hani ‘biz-bize’ yeterdik!
Evvel-Allah kimselere minnet etmezdik!
N’oldu?
Ne değişti de; gün geçtikçe yiyeceğimizi-içeceğimi dışarıdan satın almaya başladık?
N’oldu da;
Ülkemizin verimli topraklarını unutur olduk da, toprak büyüklüğü bizim orta ölçekli bir ilimiz kadar olan ülkelere yakayı kaptırdık?
Örneğin;
Komşumuz Yunanistan…
Yani ekip-biçtiği tarım alanı 2.3 milyon hektar olan bir ülkeden on kat daha büyük olan, yani 23 milyon hektar tarım arazisi olan bu benim güzel ülkem Yunanistan’dan buğday satın alabiliyor?
Üstelik nasıl oluyor da; (malum gazetelerin dediği gibi) biz “höt” dedik mi; korkudan tir-tir titreyen!
Nereye ve hangi deliğe kaçacağını bilemeyen!
Ancak bütün bu iddialara rağmen Ege Kıt’a Sahanlığında 19 adayı işgal eden bir ülkeden biz ‘buğday satın’ alabiliyoruz?
Örneğin;
Eğer basının ve istatistiklerin dedikleri doğruysa…
Bu Yunan milletiyle oldum-olası aramız bir türlü düzelmemesine rağmen…
2015 yılından bu yana ithalat yüzdemiz 632 kat artış göstermiş.
Her neyse…
Arı yuvasına çomak sokmayalım da!
Söz buğday satın almaktan açılmışken; başka hangi ülkelerden buğday satın alıyormuşuz, birde o ülkelere bakalım…
Türkiye’nin buğday ithalatı (satın aldığı) ülkeler 2018 yılından bu yana (%) olarak şöyle açıklanmış;
Komşumuz İran; 3.9
Arjantin; 4.6
Belçika; 10.7
İtalya; 11,.6
Hollanda; 14.6
Bosna-Hersek; 38.8
Ve diğer; 03 olarak buğday satın alırmışız…
Dikkatinizden kaçmamıştır diye düşünüyorum…
Gördüğünüz gibi Yunanistan başta olmak üzere, buğday satın aldığımız ülkelerin çoğu Avrupa ülkesi..
Yani demem o ki;
Bizler köylülüğü bir kenara bırakalı yıllar oldu!
Daha açık bir ifadeyle; nadasa bıraktığımız tarlalarımız orman oldu!
Koooskoca (AB) Avrupa Birliği üyesi olduğunu iddia eden ülkeler hala köylü işleriyle ve tarımla uğraşıp duruyorlar!
Üstelik;
Sanayi devrimini tamamlamalarına rağmen…
Modern toplum aşamasını çoktan geçmiş olmalarına rağmen!
Hemde yaşam standartları bizlerden çok-çok iyi olmalarına rağmen hala ‘köylülükten’ ve ‘çiftçilikten’ kurtulamamış olacaklar ki; hala arpa-buğday ekip duruyorlar!
Hatta bunlar yetmiyormuş gibi birde ‘besi hayvancılığı’ işiyle uğraşıyorlar!
Ama biz öyle miyiz?
Asla ve asla değiliz!
Açıkçası öyle olmayı da istemeyiz!
Öyle olmak istemediğimiz içindir ki;
Bundan tam 40 yıl önce ‘köylülükten’ kurtulma kararı almışız!
Kazmayı-küreği, yabayı-tırmığı bir kenara atmışız!
Ekip-biçtiğimiz verimli toprakları ‘nadasa’ bırakmışız!
Ve ondan sonra da yatağı-yorganı omuzlayıp, kapağı şehirlere atmışız!
Bunu devlet yetkililerinin istatistikleri ve verileriyle ifada edecek olursak;
Bugün 83 milyon nüfusun sadece 6-7 milyonu köylerde yaşıyor.
Yani, geriye kalan 76 milyon kişiyi doyurabilmek için bu kadar küçük bir tarım işçisi didinip duruyor…
Eh, haliyle yeteri kadar tarım ürünü yetiştiremeyince de, zorunlu olarak dışarıdan ‘buğday ithalatı’ yoluna gidiliyor..
Şimdi özetleyerek toparlayacak olursak…
Sohbetimizi patenti bize ait olan öz-deyişlerimizle sonlandıracak olursak;
“Bağ ile bostan, yan-gel yat Osman” misali..
Ekip-biçmeden..
Tarlaya-tapana girmeden;
“Beyle-bacanak” rahatlığı içerisinde yaşayıp gidiyoruz işte!
Yani bir başka atasözümüzün dediği gibi;
“Üzümünü ye, bağını sorma” anlayışımızı ve rahatlığımızı sürdürüyoruz!
Bakalım nereye kadar?
Bakalım ne zaman kaşıkla verdiklerin, kepçeyle geri alırlar!?
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Siz yinede siz olun;
Benim söylediklerimi bir tarafa bırakın..
Ve ülke sorunlarından uzak kalmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM