RAMAZAN BAYRAMI

RAMAZAN BAYRAMI

İslâm dininde ramazan ve kurban olmak üzere iki bayram vardır. Arapça’da îdü’l-fıtr ve îdü’l-adhâ şeklinde adlandırılan her iki bayram da hicretin 2. yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. Esasen ramazan orucu da aynı yıl farz kılınmıştır. Bu ayı oruçla geçiren müminler sonraki ayın (şevval) ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Bu sebeple bu bayrama ramazan bayramı veya bayramdan önce fitre (fıtır sadakası) verildiği için fıtır bayramı denilmiştir.

Bayramlar sevinip neşelendiğimiz günlerdir. Her toplumun kendilerine özel dini ve milli günleri, bayramları vardır. Ramazan bayramında müminler bir önceki ayı ibadetle geçirmenin ve Allah’ın rahmetine nâil olma ümidinin sevincini taşırlar.      Medineliler İslam’dan önce senede iki defa bayram yapıyorlardı. Seviniyor, neşelenip eğleniyorlardı. İslam’ı kabul edip Müslüman olduktan sonra yaptıkları bu bayramlarından sevgili Peygamberimize bahsettiler.

İslam toplumunda ramazan ve kurban bayramlarının, eski dönemlerin izlerinden arınması ve müstakil bir kimliğe bürünmesi gerekiyordu. Nitekim Peygamber efendimiz Medine’ye hicret ettikten sonra, Medinelilerin İran’dan alınma Nevruz ve Mihricân bayramlarını kutladıklarını öğrenince şöyle buyurdu:

-Allah’u Teala sizin için o iki sevinç günlerinizden daha hayırlı olan iki bayram vermiştir. Bunlar Ramazan ile Kurban bayramlarıdır.

Ramazan ve kurban bayramları bayram namazının kılınmasıyla başlamaktadır.  Müslümanlar bu günlerde birbirlerini ziyaret eder, bayramlaşır, yer, içer ve meşrû bir şekilde eğlenerek günlerini neşe ile geçirmeye çalışırlar.

Bayramlara önceden hazırlanılması, bu günlerde temiz ve güzel elbiselerin giyilmesi, gusledilmesi, dişlerin fırçalanması, güzel kokular sürülmesi, güler yüzlü olunması, namazdan önce ramazan bayramında hurma vb. tatlı bir şey yenilmesi, namaza mümkünse yürüyerek gidilmesi ve dönüşte başka bir yolun kullanılması, çokça sadaka dağıtılması, fitrenin namazdan önce verilmesi, namaza giderken tekbir getirilmesi menduptur.

Bayram günlerinde İslâmî ölçüler içinde eğlenilmesi ve bazı oyunların oynanması câizdir. Bir bayram günü Hz. Âişe ile birlikte bulunan Hz. Peygamber’in yanında Buâs Harbi’ne ait ezgiler söyleyen iki kız çocuğuna müdahale etmek isteyen Hz. Ebû Bekir’e Resûlullah’ın, “Her milletin bayramı vardır, bu da bizim bayramımız” dediği yine bayram günleri mescidde mızrak kalkan oyunu oynayanları seyretmek isteyen Hz. Âişe’ye yardımcı olarak onunla beraber seyrettiği bilinmektedir.

Bu iki bayramın dışında cuma gününün de müslümanlar için haftalık bir bayram olduğunu belirtmek gerekir. Bir hadiste cuma günü için “Şüphesiz bu, Allah’ın müslümanlara tahsis ettiği bir bayram günüdür. Cumaya gelecek kimse yıkanmalı, varsa güzel koku sürünmelidir; ayrıca misvak kullanmanızı da tavsiye ederim” denilmiştir.

Ezan okunmadan ve kāmet getirilmeden kılınan bayram namazı cuma namazı gibi iki rek‘attır. Fakat diğer namazlardan daha fazla tekbirleri vardır. Hanefîler’e göre ilk rek‘atta “Sübhâneke”den sonra, ikinci rek‘atta ise rükûa varmadan önce üçer defa namaza başlarken olduğu gibi eller kaldırılarak tekbir alınır. Bunlara zevâid tekbirleri denir ve vâciptir. Namaz bitince hatip hutbe okur. Bayram hutbesi sünnettir.

Hz. Peygamber’in bayram namazını mescitte değil dışarda musallâ denilen geniş bir alanda kıldığı bilinmektedir. Hz. Peygamber musallâya giderken ve evine dönerken farklı yollardan geçmeyi tercih ederdi. Ramazan bayramında namazdan önce hurma yerdi.

Bizlere iman huzuru, ibadet neşesi ve bayram sevincini yaşatan Rabbimize sonsuz hamdu senalar olsun. Mübarek Ramazan bayramı hepimiz için hayırlara vesile olsun. Bayramımız mübarek olsun.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?