PAZAR SOHBETİ KANAL PROJESİ

PAZAR SOHBETİ KANAL PROJESİ

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Bugünkü sohbet konumuz;
Dillere destan olan ‘Kanal İstanbul’ projesi….

Bundan birkaç yıl önce adına ‘Çılgın Proje’de denilen bu projeyi, para yokluğundan rafa kaldırdığımızı ve biraz öteleyip yarınlara bıraktığımızı sanıyorduk ama; meğersem bırakmamışız…

Her ne kadar -şom ağızlılar- hazinede para kalmadı, tamtakır, kuru bakır oldu deseler de!

Her ne kadar ‘yedek akçe’ olarak saklanan 40 milyar lira parayı hazineye aktarmayı düşünmüş deseler de!..

Her ne kadar para yokluğundan;
Öğretmen atamaları yapamıyoruz…
Para yokluğundan aylardır Emeklilikte Yaşa Takılanlarda uğraşıp duruyoruz!…
Toplu sözleşmeleri sonuçlandıramıyoruz… .
Kesenin dibi göründüğü için emeklilerin maaşına yeteri kadar zam yapamıyoruz…
Bu yüzden halktan bağış olarak toplanan ‘şehit paralarıyla idare ediyoruz’ deseler de…

Adına ‘çılgın proje’ dedikleri ‘Kanal İstanbul’ projesinin ertelemesi düşünülmemiş gibi görünüyor…
Yani (gündem bir hayli çok olmasına rağmen) unutulmasın diye piyasaya sürülüyor…

Ki; bunu da son yıllarda dostluğumuzu iyice geliştirdiğimiz ve adeta iç-içe yaşadığımız Katar Emir’inin annesi Şeyha Moza’nın, açılması düşünülen ‘Kanal İstanbul’ projesinin gerçekleştirileceği mıntıkadan 100 bin dolar gibi bi paraya 44 dönüm arsa aldığını gazetelerden ve görsel medya haberlerinden öğreniyoruz…

Eeeee!
Ne diyelim?
Hayırlı uğurlu olsun…
Allah hayırlı ve yeni komşular nasip eylesin!

‘Hayırlı komşular’ tabirini bile bile kullanıyorum…
Zira koskoca Katar Emir’inin annesi burayı biber-patlıcan ekmek için almadı ya…
E, gecekondu mafyasına parsel parsel satacak hali de yok…

Katar Emir’inin annesi (yeni yapılacak olan) Kanal İstanbul’un mavi sularıyla iç-içe geçmiş bu boğaz manzarasına; ya kendine yakışır bir Saray yapmak için aldı..
Yada tokmağı ve pencere pervazları altın kaplamalı bir Malikane inşa etmek için para saydı!

Hele önce o bir yapsın…
Bakın ardından nasıl sökün edip geliyor diğer Köşkler ve Malikaneler…
Dizi dizi Villalar ve saraylar…

Seyrine doyum olmaz vallahi!
Üstelik bu sayede dünyanın en önde ve en saygın kentlerinden daha saygın olur İstanbul’umuz!

Şunu da unutmadan söylemek gerekir ki; (laf aramızda)
Katar Emir’inin annesi de boyuyla-posuyla, endamıyla, modern giyimi ve kuşamıyla tıpkı bizim Osmanlı Sultanlarına benziyor ha!

Yani diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi tepeden-tırnağa kara çarşaflara bürünmemiş!
Üstelik doğrusunu söylemek gerekirse; güzel kadın da!
Her neyse…
Biz şu sözünü ettiğimiz ‘Kanaldan’ ayrılmayalım…

Efendim…
Şimdi düşünüyorum da;
Demek ki -bu zamana kadar yeten- 29 kilometre uzunluğunda İstanbul kanalı (Boğazı) bize yetmemiş olacak ki; şimdi 40 Km. uzunluğunda yeni bir ‘Kanal’ açma gereksinimi duyduk…

Yine saçma-sapan düşünmeye devam ediyorum;
Anadoluyu-Trakya’dan ayıran mevcut İstanbul Boğazına 96 yıllık cumhuriyet döneminde ancak 3 köprüyü zor yapabildik…

Yani, yeni yapılacak olan 40 Km. uzunluğunda ‘Kanal İstanbul’ yani (boğazına) öte tarafa geçmek için yeni-yeni köprülerde gerekmeyecek mi?

Bence gerekecek…
Hemde 29 Km. uzunluğunda bir ‘Kanala’ 3 köprü gerekiyorsa, bu yeni yapılacak olan 40 Km. uzunluğunda kanala en az 5 köprü gerekir diye düşünüyorum…

Yani madem böyle bir işe giriştik; tam girişelim…
Ürküttüğümüz kurbağaya değsin öyle değil mi?

Ne demişler;
“Nerede hareket, orada bereket”

Onun için hiç zaman geçirmeden;
Gelsin yeni yeni ihaleler…
Ortaya çıksın yeni yeni müteahhitler!
Gelsin yeni yeni paylaşım ve bölüşmeler!
Gelsin de gelsin!
Varsın kim ne derse desin…
İsteyen “devlet malı deniz”
İsteyen ‘yemeyen domuz” desin..
Vız gelir tırıs gider!
Sizce de öyle değil mi?

Ha birde şu saçmalık geçiyor aklımdan ister istemez;
Eğer çılgın projemiz ‘Kanal İstanbul’ projesini yaşama geçirirsek, Trakya bölgesini ikiye ayırdığımız gibi aynı zamanda dört tarafı denizle çevrili bir ADA meydana geliyor.

Yani özetle demem o ki;
Sadece yeni bir ‘boğaza’ veya ‘kanala’ sahip olmuyoruz..
Bir taşla iki kuş vurup;
Birde yeni bir ADA’ya sahip oluyoruz…

Eeeeee!
Şimdi bu yeni adamıza bir isim bulmamız gerekmez mi?
Bence gerekir…
Onun için şimdiden düşünmeye başlasak iyi olur!

Ama her şeyden önce ve ivedi bir şekilde şu iki ‘kanalı’ arasında oluşan yeni ADA’ya bir isim bulmalıyız.
Örneğin benim naçizane aklıma gelen isim şu;
‘Rant Adası’ olsun…
Hem kulağa daha hoş geliyor…

Sizler isim üzerinde düşünürken benim ayrıca şöyle bir önerim daha olacak, o da şu;
Eğer bu ‘çılgın projemizi’ gerçekleştirmeyi başarırsak, dünyada sadece bizde yan-yana iki deniz arasında iki bağlantı sağlayan ‘kanal’ veya boğaz’ var…

Yani su-üstü vasıtaların daha rahat yol almalarını ve trafik akışı daha iyi olsun diye GİDİŞ-GELİŞ biçiminde tanzim edilirse daha iyi olur diye düşünenlerdenim…
Üstelik bu konuda sizlerinde düşünmesini isterim..

Siz yeni isimler üzerinde düşünüp dururken…
Ben sizleri kendi düşüncenizle baş-başa bırakıyor;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıklar içinde kalın diliyorum…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?