OSMANLI’DA EĞİTİMİ YABANCI DİN ADAMLARI VERİNCE NE OLDU? |
Yabancıların Osmanlı topraklarında okul açmasını sağlayan asıl etken , 1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Fransa ile imzalanan dostluk anlaşmasıyla verilen kapitülasyonlardır.
İlk Amerikan misyoner okulu 1830 yılında Beyrut’ta açılır. Bu tarihten sonra çok sayıda şehirde okullaşmaya hız verilir. Ayrıca Amerikalılar , ilk , orta , lise , kolej , anaokulları ve kreşler de açarlar. Bu okulların asıl amaçları , Bulgar ve Ermenilere milliyetçilik duyguları aşılamaktır. İlk Bulgar dergisi, 1844 yılında Amerikalı Protestan misyonerleri tarafından çıkarılır. Balkanlar’da ilk misyoner okulu 1860’da Filibe’de açılır. Robert Koleji’n kurucusu Cyrus Hamlin uzun süre Bulgaristan’da dolaşır. Bulgarlar, en çok Robert Kolej’e rağbet ederler. Bir İngiliz ajanı, 1906-1907 yıllarında, üstlerine yazdığı bir raporda, Bulgaristan’ın doğuşunu ve mevcudiyetini Robert Kolej’e borçlu olduğunu yazar.
Osmanlı döneminde, Museviler, genellikle Alliance İsrailite okullarına giderler. Süryaniler ise, daha çok Ermeni okullarını tercih ederler.
Yabancı okulların zengin ve üst düzey ailelerine hitap etmesi , eğitim , ticaret ve siyaset alanlarında ülkenin ve devletin kaderine hükmedecek mevkideki insanları yetiştirmesidir.
Batı gazeteleri o adımları “Osmanlı’nın dört bir yanında kültür merkezleri açıyoruz , büyük paralar ödüyoruz .Boşa gitmiyor bu paralar . Kültürümüz için harcadıklarımız daha fazlası geri geliyor. Kültürümüzle yetişen insanlar otomobil alacaksa Fransız otomobilini seçiyorlar. Edebiyatımıza hayranlık besliyorlar , giyim kuşamımızı takip ediyorlar. “diye yazmıştır
Osmanlının son döneminde ;
465 ABD okulu
83 İngiliz
72 Fransız
44 Rus
24 İtalyan
7 Alman
7 Avusturya
212 Bulgar
3 Yunan
3 İran okulu açılmıştır..
Fransızların , Galatasaray , İzmir’deki Frenk okulları ile Suriye’deki Cizvit okulları meşhurdur.Yabancı okullardan mezun olanların genelde , bilgili , kültürlü , aydın fikirli , sanattan anlayan , zevk ve eğlence düşkünü oldukları görülür. Buna mukabil, bu mezunlar milli ve manevi değerlerden biraz uzak bir kişilik sergiledikleri düşünülmektedir.
Tabi istisnalar hariç..
Bu okulların çoğu papazlar tarafından yönetiliyordu
En önemlisi okulun olması değil ,okulda neyin öğretildiği idi…
Matematik dersinde ne öğretebilir aynı diyebilirsin . Ancak oturup kalkerken her harekette kendi kültürünü aşıladılar.
Siz üstünsünüz .
Bu fikir halen devam ede gelir.
Şu üniversiteden mezun diğerine göre kendini üstün görür.
Kültürel değişim, bir milletin kendine ait kültür değerlerini değiştirmesi , başka milletlerin kültürlerini taklit etmesi , milli , dini ve ahlaki kimliğini kaybetmesi demektir.
Kurtuluş savaşı ardından Lozan’da yabancı ve gayrimüslim okulları imtiyazları kaldırılır.
Tevhid-i Tedrisat kanunun kabulüyle yeni bir eğitim modeline geçilir . Bu modelle , Türk eğitim sisteminde milli ve manevi değerler esas alınır.
Ancak bu bahar uzun sürmez.
27 Aralık 1947’de imzalanan “Fulbright Antlaşması” ile oluşturulan eğitim komisyonu, 70 senedir Türk eğitim sistemini şekillendiriyor .
Gölge Milli Eğitim Bakanlığı gibi hareket eden Fulbright komisyonu ,4’ü Türk, 4’ü ABD’li 8 üyeden oluşuyor. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda ise komisyonun başkanlığını ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçisi üstleniyor.
Köyleri , kasabaları , şehirleri , birbirine bağlayacak eğitim sınıfları , garip çizgilerle dolu eğitim öğretim duvarları .Sınıfların kalbi sızlatan duvarları…Bizi bizi anlatan misyoner okulları millete karşı arzı endam ederek bu milletin geleceğini şekillendiriyor.