Bu çağın insanı olamazlar….
Olsalar olsalar;
Ya emperyalizmin ayak işlerini yapan el-ulağı!
Ya çıkar ortağı!
Ya da onların kirli işlerini sürdüren uşak olurlar!
Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Şu son haftalarda Afganistan sorunlarıyla yatıp kalkıyoruz…
Televizyon kanallarında sabah-akşam yönetimi ele geçiren Taliban nasıl bir ‘yönetim biçimi’ getirecek, onu tartışıp duruyoruz…
Kısacası;
Afganistan’da yönetimi ele geçiren ‘Talibancılar’ üzerinden ülke olarak kendimize bir vazife çıkarmaya çalışıyoruz…
Neymiş efendim;
“Taliban yönetimi ele geçirdiği için değişecekmiş!”
Yani, yönetim biçimi ‘Şeriata’ dayalı bir ‘İslam Emirliği’ olsa da;
“Gömlek değiştirdiği” için, belli bir yumuşama gösterecekmiş!…
Vesaire, vesaire…
Yani, bu dünyanın patronluğunu yapanların ve onlarla ortaklık kuranların sözcükleri seçerek ağızlarında gevelemesinden belli ki;
Bir zamanlar terör örgütü olarak ilan ettikleri Taliban Yönetimini çok kısa bir zaman diliminde tüm dünya ülkelerinin tanıyacağı şimdiden belli olmaya başladı…
Taliban yönetimi;
“Kadınlara peçe takma, erkeklere takke ve sakal bırakma zorunluluğu getiriliyor”
“Sakalını kesenlere 6 aydan başlamak üzeri hapis cezası veriyor”
“Peçe takmayan kadınları meydanlarda kırbaçlıyor”
“Erkekler, evlerine en yakın camide 5 vakit namazlarını kılma mecburiyeti getiriyor”
“Namaz surelerini bilmeyenler, herkesin gözleri önünde kırbaç cezası veriyor.”
“Bundan sonra zinhar televizyon izlemek yasak” deniliyor…
Ve hatta “Bilgisayarlar da televizyon görevi yaptığı için ele geçirilen bütün bilgisayarların kırılacağını ilan ediliyorlar.”
Ceza verme yöntemi olarak;
“Herkesin gözleri önünde vatandaşın parmakları kesiliyor.
Ve o kişinin yüzüne katran sürerek, sokaklarda kesilen parmaklar teşhir edilmek için gezdiriliyor.”
Bir zamanlar ‘terör örgütü’ denilen, fakat bugün kendi felsefesine uygun ‘Şeriata’ dayalı ‘İslam Emirliği’ kurduğunu ilan eden Taliban Yönetimini tanıyıp-tanımama konusunda tereddüt içinde olan ülkeler; “bekleyelim görelim” mantığı içerisinde bekleyip duruyorlar..
Halbuki Afganistan’da yönetimi ele geçiren Talibancılar kendilerini saklamıyor;
Ne yapacağını?
Nasıl bir yönetim biçimi uygulayacağını tüm dünyaya ilan ediyor…
Hatta ilan etmekle de kalmıyor;
Düşündüklerini bizzat yaşamın pratiğine taşıyıp uyguluyor…
Bütün bunlara karşın;
Emperyalizmin ağababaları ve onun ekseninde el-pençe divan durup, emirlerini bekleyen ülkeler ise -özgürce karar veremediği için- sözleri ağzında eveleyip-geveleyip, bocalayıp duruyor!
Örneğin, bizim Dışişleri Bakanımız önce şöyle diyor;
“Taliban’ın yönetim anlayışını, rejimini benimsiyoruz, olumlu karşılıyoruz” diyor…
Daha sonra bir topuk selamıyla çark ediyor ve şöyle diyor;
“Önce hükümetin nasıl kurulacağını görmemiz lazım. Tutumlarımız ve vereceğimiz mesajlar aynı olsun diye tüm ülkelerle görüşüyoruz.
Kapsayıcı bir hükümet kurulacak mı bunları görüşmemiz lazım.
Uluslararası camiayla birlikte hareket edeceğiz” diyor..
Ancak ‘Taliban Yönetimini’ hiç kimseyi beklemeden tanıyan üç ülke var, onları da unutmadan hemen söyleyelim;
Pakistan…
Suudi Arabistan…
Ve Birleşik Arap Emirlikleri, Taliban Yönetimini tanıdıklarını ilan ettiler…
Şimdi gelin bu ‘abdestsiz sohbetimizi’ birlikte şu soruların altını doldurarak sonlandıralım;
Sonu 1:
Dünyanın ve çağın en modern silahlarını hangi ülkeler yapıyor?
a) Yemeye ekmek bulamayan, yarasına ilaç süremeyen ülkeler mi?
b) Yoksa halkları mezhep, ırk ve din kavgası çıkararak birbirine düşüren emperyalist patronlar mı?
Soru 2;
Şu an yeryüzünde var olan tüm ‘terör örgütlerinin’ silahlarını ve lojistik desteklerini kimler sağlıyor?
a) Balı çok olduğu için kıçına süren ülkeler mi?
b) Silah tüccarlarını siyasi olarak temsil eden hükümetler mi?
c) Yoksa karnını doyurmak için çöplerden atık toplayan baldırı çıplaklar mı bu dünyayı karıştırıp, altını üstüne getiriyor?
Bu iki sorunun ‘şıklarına’ yanıt verdik mi gerisi kolay…
Gerisi iplikten kopan tespih taneleri gibi bir-bir yere dökülür!
Ve bu konuda hiç uzman olmaya gerek yok;
“Yaşadığımız dünyayı yaşanmaz hale getirenlerin ve kirletenlerin emperyalist ittifaklar ve onlarla işbirliği yapanlar alenen görülür!”
Bize de sıra gelir mi bilemeyiz…
Şimdilik film tadında izlemekteyiz…
Üzerinde düşünüle..
Tekrar görüşmek üzere…