ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA ERİŞİM OLSADA OLMASADA |
O eğitim bizim eğitimimiz…
Ekonomik nedenlerden dolayı;
Öğrenci tableti alamıyorsa…
Uzaktan aldığı eğitimi alabilmek için;
Elinde ‘Eğitim Tableti’ yoksa…
Veya bu araçlar olmasına rağmen;
İnternet ulaşımını sağlayamıyorsa…
İşte o ‘uzaktan eğitim gören’ öğrenciler;
Bizim öğrencilerimiz…
Yani;
Eğitimini düzenli alan öğrencilere imrenenlerimiz…
Sevili dostlar.
Bugünkü sohbetimiz;
‘Uzaktan alınan eğitim’ üzerine olacak…
Diyeceksiniz ki;
Durup-dururken şimdi bu da nereden aklına geldi?
Hemen yanıtlayayım;
Aslında bu konuyu -bir ara- dile getirmek aklımdan geçiyordu ama bir türlü sizinle paylaşamadım…
Ancak;
Geçtiğimiz günlerde kısa adı BUFAD ve paranteze açılımı (Bulancak Farklılık Platformu) gönüllülerinden Duygu Kaçar isimli gencecik bir kızımızın bu konuyu ‘mahalli gazetelerimizde’ dile getirmesi. beni eski bir eğitimci olarak hem düşündürdü…
Hem de utandırdı….
Basına verdiği demeci şöyle gerekçelendiriyor Bulancak Farkındalık Platformunun gönüllüsü Duygu Kaçar;
“Korona-virüs salgını nedeniyle ülkemizde Mart ayı itibarıyla uzaktan eğitime geçilmiştir. Ve uzaktan eğitim süreci devam etmektedir…
Bu süreç hem öğretmenler, hem öğrenciler ve hem de veliler için zorlu bir süreç olmuştur…
Uzaktan eğitimde herkes eşit olanaklara sahip olmadığı için birçok öğrenci dezavantajlı durumda kalmıştır.
En büyük dezavantajı ise yüksek kesimdeki köylerde İnternet sorunu olmasıdır…
Birçok öğrenci uzaktan eğitim sürecine verimli bir şekilde katılamamakta ve derslerden geri kalmaktadır…
Öğrencilerin çok az bir kısmı derslere katılabilmektedir” diyor…
Ve Bulancak ilçesinin yüksek köyleri başta olmak üzere, Dereli, Güce ve Çanakçı köylerinden de isim-isim sayarak örnekler veriyor…
Üzerinde hepimizin birlikte düşünmesi gereken bu ciddi konuya Bulancak Farkındalık Platformu ve onun gönüllü üyeleri bu soruna dile getirdiği için, öncelikle onlara teşekkür edip, ve bundan sonra da hep birlikte düşünmemiz gerekir diye düşünüyorum…
Ve ister ‘eğitimin bileşeni’ olun, ister olmayın…
Bende sizleri birlikte düşünmeye davet ediyorum…
Ve ben kendi düşüncelerimi ‘soru-yorum’ biçiminde dile getirmek istiyorum;
Sahiden bizim ülkemizde ‘eğitimde fırsat eşitliği’ var mı?
Varsa hangi konularda var?
Yoksa hangi konularda yok?
Örneğin bizim öğrencilik dönemimizde -kısmen de olsa-vardı…
Tamam; birçok köyde ve yerleşkede okul yoktu…
Ve birçok köyde okul olmasına karşın, yeterli öğretmen yoktu…
Kısacası; her alanda mağduriyet çoktu…
Fakat bütün bunlara rağmen, ülkenin dört-bir yanında şehirde okuyan öğrenciden, köyde okuyan öğrenciye kadar herkes aynı müfredatı takip eder ve aynı kitapları okurdu…
Aynı kitapları okuduğu içinde;
Hangi sınava girersen-gir; şehirlisinden-köylüsüne kadar bütün öğrenciler aynı ders kitabının içinde bulunan ‘bilgiden’ sorumlu tutulurdu…
Yok, eğer geçmişte -azda olsa- eğitimde fırsat eşitliği olmasaydı;
Isparta’nın-İslam Köyünde okuyan Süleyman Demirel, nasıl öne çıkardı?
Yine o dönemlere ait, onlara devlet adamı…
Onlarca, yazar-çizer takımı…
Çarık kültüründen gelen onca büyük bürokratlar nasıl öne çıkardı?
Her neyse…
Tekrar güncel konumuza geri dönecek olursak…
Bir zamanlar köy okullarımız vardı…
Sabahtan-akşama kadar öğrenciler serçe kuşu gibi cıvıldardı…
Nerede şimdi o okullar?
Neden kapılarına kilit vurulup kapandı?
Okulların kapanmasıyla birlikte köyler neden boşaldı?
Neden bütün köylüler birer-birer göç ettirilerek, kentlerin çöplük dökülen alanlarına ve gecekondu semtlerine tıkıldı?
Köyden-şehre göç edip de, kenar mahallelerde duran ailelerin çocuklarının ‘Bilgisayar, Tablet ve Cep telefonundan’ eğitim alma gibi bir sorunları var mıdır, yok mudur onu bilemeyiz ama…
Şu an köylerde ve küçük kasabalarda kalan -bir avuç öğrencinin- teknolojik araç-gereci olmadığı için uzaktan eğitim alma konusunda çok mağduriyet yaşadığını söyleyebiliriz…
Peki bu sorunlar çözülemez mi?
Çözülmez olur mu kardeşim, çözülmez olur mu?
Yeter ki çözülmek istensin…
Vallahi de çözülür, billahi de çözülür…
Yeter ki ‘çobanın gönlü’ tekeden süt sağmak olsun!…
Şimdi ben böyle dedim diye, sizlerde belki diyeceksiniz ki;
“Çözülür, çözülmesine de…”
“Eğitime ciddi yatırımlar yapmayı düşünenler olursa çözülür”
“Üstelik bütçe tamtakır, kuru bakırsa nasıl çözülür birader?” diye düşünenleriniz de vardır mutlaka…
Bende diyorum ki;
Eğer sorun ekonomikse…
Yani, devlet bütçesinde öğrencilere ‘tablet, bilgisayar’ gibi görsel eğitim yapacak araçları ödenek filan bittiyse…
Milli Piyangoda kimseye çıkmayan büyük ikramiye ‘Vakfa’ aktarma yerine, öğrencilerin eğitim araç-gereçlerinin temini için harcansın…
Kıkır-kıkır gülüp durmayın…
Bizi yönetenlerin ve bazı anlı-şanlı akademisyenlerin ‘saçmalama’ özgürlüğüne katlanıyorsunuz da…
Arada-bir benim yaptığım saçmalıklarıma mı katlanamıyorsunuz?
Her neyse…
Bu sohbet konumuzu şöyle bitirmek istiyorum;
Eğitim ve sağlık her ülke ve her toplum için ciddi bir konudur…
Eğer bu iki konunun ciddiyetine herkes aynı fikirde olup inanıyorsa;
Ne yapıp-edip, şu an ‘tablet, bilgisayar ve internet’ sorunları bir an önce ‘sivil inisiyatiflerinde’ baskısıyla bu sorun çözülmeli…
Ve ‘uzaktan eğitim verilmek istenen’ öğrenciler mağdur edilmemeli.
Buyurun…
Şimdi söz sırası sizin…
Bu konuda ne düşünüyorsanız, sizde söyleyin…